19 Haziran 2017 00:15

Emanet

Emanet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta kıymetli bir emanet aldık kadınlardan. Güzel yaşamış, güzel mücadele etmiş bir kadın, Şirin Tekeli yaşamı ile açtığı yollara ölümüyle de bir yol açmış, bedenini öğrencilerimiz için İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’na bağışlamıştı. Perşembe günü bir yanımız hüzne bir yanımız gururlu bir heyecana kesmiş bekledik Bodrum uçağını. Son yıllarını geçirdiği Bodrum’dan kadınlar uğurlamıştı morlar içinde. Bizler karşılayacaktık. Zamanında öğrencimiz, sevgili dostum Özcan, gencecik bir doçent sevgili İlke, günün sonuna yaklaşırken aynı heyecanla bekleyen tüm emekçileri ve Anatomi Anabilim Dalı’nın özenli planlaması ile hastaneden ambulans yola çıktı. Hepimizi adım adım haberdar ederek geldiklerinde, morlar içinde her kuşaktan kadın karşıladı sevgili Şirin Tekeli’yi. Sevgili dostum, avukatım, her anlamda vekilim Filiz Kerestecioğlu bir bilim kadınını bir diğer bilim kadınına emanet etmekten söz etti ya, biz bilim insanları olarak devralırken kıymetli emanetimizi, geleceğin bilim insanlarına da öğretmen olacaktı emanetimiz.

Şirin Tekeli TÜMAS üyesiymiş 70’li yıllarda. Öğrenciliğimizin en kıymetli öğretmenleri var dostları, yoldaşları arasında. Henüz gencecik asistanlardı ama bize öğretenler, yoldaşlık edenler de onlardı tıp fakültesi yıllarımızda. Farklı fakültelerde olunca biz sonradan öğrendik, kadının siyasetteki yeri üzerine tez yapma mücadelesini, aramızdan bilenler, o mücadelesinde yan yana duranlar çok elbet o dönem.

Bir başka dostum, yoldaşım ve kitap tedarikçim sevgili Tanıl Bora her zaman olduğu gibi beni sevindirdiği kolilerinden birinde kendi kitabını, “Cereyanlar Türkiye’de Siyasal İdeolojiler” başlıklı ansiklopedi cildini koliye dâhil etmişti senenin başında da, evin içinde kucağımda kitap dans etmeme vesile olmuştu, sağ olsun. Okuması hayli sürdü elbet, eşlikçi çerezlerimle birlikte. Çerez deyince siyasetçiliğinin ötesini mapus damına düşünce öğrendiğim yazar, şair, ressam Selahattin Demirtaş’ın yazısında da belirttiği üzere İzmirlilerin mahpushanede de dediği gibi çiğdem anlaşılmasın lütfen. Bizim evde de çereze cinayet romanı denir.  

Bitti mi, hayır. Pek kolay bitecek bir kitap değil, boşuna ansiklopedi demedim. Kitabın sondan bir önceki bölümü feminizme dairdi ve daha yeni Şirin Tekeli’nin çok sık alıntıladığım feminizm tanımını, kadın gözüyle görmeyi bir kez daha, bu kez Türkiye siyasal tarihinin içinde gene Şirin Tekeli’nin tabiriyle devlet feminizminden bugüne değişen kadın mücadelesini okumuştum. Uluslararası sözünün o zamanlar arsıulusal olduğunu, 1935 yılında arsıulusal kongrenin 12. sine evsahipliği yapan Türk Kadınlar Birliği’nin “Bundan böyle Türkiye’de bir kadınlık meselesi yoktur” dedikten 2 hafta sonra sevinç içinde kendini feshettiğini de ayrıntılarıyla öğrenmiş oldum.

Şimdi bunca emek, kadın, çocuk hakları ile ilgili mücadele yürüten örgütün KHK’lerle OHAL marifetiyle kapatılması da bundan olmasın! Bundan böyle sorun yok mu demek istediler acaba? Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlıklarının 103. gününde inatla, umutla işlerini geri istemeseler, Yüksel’de her gün dostlar gaza boğulmasalar, askerler biner biner zehirlenmeseler, çözüm süreci denerek başlatılan dönemde ölmezken çatışmalarla birlikte insanlarımız yüzer biner ölmeseler, farklı söz söyleyenin mahpushaneye yollandığı yerde ana muhalefet partisi başkanı “adalet” deyip yollara düşmese; memlekette her şey yolundaymış meğer!

Biz emanete hıyanet edenlerden değiliz de, bu devlet idaresi emanet edilenler için durum farklı anlaşılan…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...