16 Haziran 2017 00:15

İşçi sınıfı ve mücadele

İşçi sınıfı ve mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15-16 Haziran büyük işçi direnişinin üzerinden 47 yıl geçti. 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu’nda yapılmak istenen ve işçiler için mücadeleci bir sendikada örgütlenmeyi olanaksız hale getirmeyi amaçlayan değişikliğe karşı yüz binlerce işçi İstanbul merkez başta olmak üzere eyleme geçmişti. Sonuçta eylemlerin etkisiyle Anayasa Mahkemesi bu gerici yasaları iptal etmişti. Bu eylemin ayrıntılarına burada girmek gerekmiyor, emek basınında bunlar genişçe yansıtılmış durumda.

Ancak burada işçi sınıfının mücadele birikiminin ve deneyimlerinin değerlendirilmesi açısından, bütünlüklü ve eksiksiz bir tablo çizme kaygısına kapılmadan bazı noktalara değinmek gerekir. Ülke ’60’lı yılların başından itibaren genel bir uyanış içine girmişti. İşçi eylem ve direnişleri, üretici köylülerin hareketleri, gençliğin uyanışı vb. halkın uyanışını ifade eden bu genel tabloyu oluşturan ana unsurlar durumundaydı. Mücadeleci bir işçi, kuşağı oluşmuş, bunlar genellikle DİSK’te örgütlenmiş, bu işçilerin mücadeleci eğilimleri sendika yönetimlerini de daha ileri adımlar atmaya zorlamış, bazen de yöneticilerin karşı iradelerine rağmen onları sürüklemişti. 15-16 Haziran bu dönemin zirvesidir.

’70’li yıllar boyunca çeşitli iniş ve çıkışlarla işçi mücadelelerinin devam ettiği görülmektedir. 12 Eylül faşist darbesi bu süreci kesintiye uğratmış, ’89 Bahar Eylemleriyle mücadeleci yeni işçi kuşağının geldiğine tanıklık edilmişti. Zonguldak madencilerinin grev ve direnişleri, metal grevleri, kamu çalışanlarının örgütlenmesi, eylem çizgisinin doğruluğu tartışmalı Ankara yürüyüşleri, yasal ve yasa dışı işçi eylemleri grev ve genel grevler sonraki döneme damgasını vurdu.

AKP Hükümetinin iş başına gelmesi ve giderek tüm alanlarda etkisini kurması ve yerleşmesi işçi ve halk hareketinde farklı bir dönemin yaşanmasının kapılarını açtı. Kazanılabilmeleri durumunda emek mücadelesinin, ilerici, demokratik birikimin tabanı olabilecek önemli bir işçi, emekçi kesimi burada ayrıntısına girilemeyecek ama güçlü bir demagojiye ve yanılsamalara dayanan nedenlerden dolayı bu partinin tabanında yer aldı. Giderek yasal grev yapmak olanaksızlaştı, işçi eylemlerine karşı sert tedbirler alındı. İşçi sendikalarının ve kamu sendikalarının üst yönetimlerinin önemli bir kısmı hükümetin ardında hizaya girdi. Mevzii işçi eylem ve direnişleri devam etmesine karşın güçlü, kitlesel eylemler görülmedi.

Ama hükümetin ve sermayenin saldırılarının işçi kitleleri içinde hoşnutsuzluğu ve öfkeyi içten içe biriktirdiği bir süreç yaşandı. Metal Fırtına artık işçi hareketinde farklı bir dönemin başlamakta olduğunun güçlü işaretlerini verdi. İşçi hareketi sendika bürokratlarına, sermayenin adamı yöneticilere karşı mücadele etmeden ilerleyemiyordu ve artık çıta yüksek bir yere konmuştu. Sürekli düşük tutulan ücretler, hak kayıpları, sendikalaşma özgürlüğü, sendika bürokrasisine tepki vb. bu dönemin işçi hareketinin harekete geçirici etkenleri oldular.

İşçi sınıfı içinde dipten gelen ve bazen kendini açığa vuran bu dalganın genel bir halk hareketine dönüşmesinin koşulları da olgunlaşmaktadır. Son referandumda büyük şehirlerde ortaya çıkan eğilim, halkın yaygınlaşan hoşnutsuzluğu kuşkusuz devam edecektir. OHAL tedbirleri bu gelişmeyi önleyemeyecektir. Artık yeni bir işçi kuşağı yetişmektedir ve bunlar hem kendi deneyimlerini, hem de geçmiş kuşakların mücadele deneyimlerini tartışıp, özümsedikleri koşullarda hiç kuşkusuz kendi yollarını bulacaklardır. Çıktıkları bu yolda bu kuşağa yardımcı olmak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...