16 Haziran 2017 00:15

Çıplak kral ve adalet

Çıplak kral ve adalet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Açıktır ki, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıl ceza verilip tutuklandığı MİT TIR’ları davası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha en başından “Bedelini ağır ödeyecekler” diyerek müdahil olduğu siyasi bir davadır. Berberoğlu’ya verilen bu ağır ceza iktidarın uluslararası hukukta savaş suçu olarak tanımlanabilecek girişimlerinin ifşa edilmesine duyulan öfkenin dışa vurumudur. Ancak bunun da ötesinde 15 Temmuz darbe girişimini kendi muhaliflerini baskı altına alıp tasfiye etmenin bir dayanağı olarak kullanan iktidarın bu operasyonu CHP’ye kadar genişletmiş olmasının ülke siyaseti bakımından önemli sonuçları olacaktır.

Aslında Enis Berberoğlu’nun “Devletin gizli belgelerini ifşa ederek casusluk yapmak”tan cezalandırılmış olması, iktidarın Suriye’de MİT üzerinden çeşitli cihatçı gruplarla kurduğu ilişkinin itirafı anlamına da geliyor. Bilindiği gibi Türkiye ile ilişkilerinin gerilimli olduğu dönemde Rusya BM’ye “Türkiye-IŞİD ilişkisi” konusunda bazı belgeler sunarak Türkiye’yi şikayet etmişti. Herhalde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Suriye politikasının büyük yanlışlarla dolu olduğu”nu söylerken bu tür girişimlerden söz ediyordu.

Bugün Erdoğan iktidarının MİT TIR’ları davasını CHP’ye müdahale etmenin bir dayanağı haline getirmiş olması, önümüzdeki dönem saldırı politikalarının artarak ve daha geniş kesimleri kapsayarak devam edeceğini gösteriyor. Her şeyden önce Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla haklarında dava açılmış diğer CHP’li vekillerin de tutuklanmasının önü açılmış oldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar AKP Başkanı olduğu kongrede demokratikleşme konusunda yeni adımlar atılacağı beklentisi yaratılmıştı. Oysa CHP’li Berberoğlu’nun tutuklanması, darbe girişiminin üzerinden 11 ay geçtiği halde iktidarın ülkeyi OHAL ve KHK’lere dayanan baskı politikalarıyla yönetme ısrarını ortaya koyuyor. Başka bir deyişle darbecilerle mücadele adına yapılan siyasi darbenin genişleyerek devam edeceğine işaret ediyor.

Elbette tek adam rejiminin baskı politikaları, ülkedeki emek ve demokrasi güçleri bakımından yazın çok daha sıcak geçeceğini gösteriyor. Ancak baskı politikalarının böylesine geniş toplum kesimlerini hedefine koyması, kaçınılmaz bir şekilde toplumun daha geniş kesimlerinin bu rejime karşı mücadelesinin de önünü açıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nün toplumun geniş kesimleri tarafından desteklenmesi de mücadele yönündeki eğilimi gözler önüne seriyor. HDP, EMEP, ÖDP gibi partilerin ve emek örgütlerinin destek ve dayanışma yönünde ortaya koyduğu tutum, adaletin yok edildiği bu baskı rejimine karşı demokrasi mücadelesinin büyütülmesi bakımından büyük önem taşıyor. Bu demokrasi ve adalet mücadelesinin Berberoğlu’nun ötesinde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekilleri ile işlerine geri dönmek amacıyla açlık grevi yaptıkları için tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça başta olmak üzere bu rejimin hiçbir hukuki dayanağı olmadan tutukladığı binlerce siyasetçi ve emekçiyi de kapsayacak bir çerçevede yürütülmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu iktidarın borazanı yazarlar, baskı politikalarını meşrulaştırmak için 15 Haziran’da yeni bir darbe girişimi olacağı söylentisini yaymışlardı. 15 Haziran’da darbe girişimi olmadı ama 14 Haziran’da iktidar siyasi bir darbesini yeni bir boyuta taşıdı. Artık karşımızda çıplak zorundan başka bir şeyi kalmamış bir iktidar var. Dolayısıyla bu çıplak zorun hedefi olan bütün emek ve demokrasi güçlerinin önünde OHAL’in kaldırılması, KHK’lerin iptal edilmesi, demokrasi ve adaletin tesis edilmesi için birlikte mücadeleden başka bir yol yok!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...