15 Haziran 2017 00:30

Ağır saldırılar, derin açmazlar ve mücadele gücü

Ağır saldırılar, derin açmazlar ve mücadele gücü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan geçenlerde, “Elhamdüllilah 1’e 10 gidiyor” diyerek Kürt “cephesi”nde “kazanılan ve kazanılmakta olun zafer”i müjdeledi! Hemen ardından “emsalsiz cesareti ve kararlılığı”yla kendisinden önceki bakanlara fark atarak dağbaşlarında “terörist kovalayan” İçişleri Bakanı, 9 ayda 1006 “teröristin etkisiz hale getirildiğini” duyurdu. Ardından da, TSK’nın kurmay başkanlığı, “son terörist yok edilene kadar sürecek savaş kararlılığı”nın etkili olmaya “başladığı”nı ve “dört teröristin devletin şevkâtli ellerine teslim olduğunu” duyurdu. Bu demektir ki, devletin en etkili üst yöneticilerinin Kürt sorunundaki politikaları “ezerek etkisizleştirme” hattında olmaya devam ediyor. Giderek ağırlaşan ve sürdürülmesinde ısrar edildikçe içeride ve bölgede daha büyük felaketlere yol açacak bir politika ve açmazın adıdır bu.  

Güç gösterileriyle etkisi artırılmak istenen, ve karşı tepki ve itirazları bastırmak için şiddeti giderek artırılan bu politika, hakları için mücadele eden işçi ve emekçinin karşısına grev kırıcı, yasaklayıcı, ücret düşürücü, işten atıcı, sosyal hakları gaspedici bir güç ve tutum olarak çıkıyor. Patronları OHAL’in ekonomik-politik yararları yönünde “bilgilendiren” iktidarın başı, işçilerin hak arayışına karşı olduğunu ilan ederken, emrindeki polis ve yargıç gücü anında seferber oluyor. Bu da yetmiyor, “Cübbeli” türünden din bezirganlarıyla rant yiyici yalaka takımı devreye girip fetva kesiyorlar. Bu politika, sosyal, siyasal ve ekonomik gerçeklikleri bir biçimde ve kısmen de olsa dile getirmeye çalışan gazeteci, yazar, sanatçı ve aydının karşısına polis sopası, ceza hükmü, idari soruşturma ve işten atma olarak realite kazanıyor. Kadına karşı aşağılama ve caniliğin kışkırtıcı olanağına dönüşüp gençlerin bugün ve gelecek umudlarını karartan karabasan dalgalarına bürünüyor. Ülkeden kaçış eğilimini besliyor, iktidar muhaliflerinin topyekün “düşman” ilan edilmelerine korugan oluyor. Palalarla, kılıçlarla sokağa çıkıp iktidar karşıtlarına saldıranlar, devlet yöneticilerinin konuşmalarıyla  galeyana geldiklerini söyleyerek piyasa yapıyor, mafya tetikçileri, ilerici politikacı ve aydınları “kanlarını oluk oluk akıtmak”la tehdit edip siyasal iktidarın baş sorumlularıyla güç gösterisi yapabiliyorlar. Fiiliyatta, iktidardakilerin “bu anayasa bizi bağlamaz” anlayışlarıyla ve kendi eylemlerini yasaların yerine ikame etmeleriyle yürüyen metazori bir rejim var. Yalan ve ikiyüzlülüğün yönetme politikasındaki yeri genişledi. Kişilik bozuşması ve ahlâki çürümenin arttığı, rüşvet ve yolsuzluğun “işbilir”liğe; iktidar tekelinden “nasip”lenenlerin ve onların önünde takla atanların “muteber kişi” statüsüne yazıldığı bir dönemdeyiz. 

Ama bu ne bir başarı ne de değer kazanımıdır: İşsizlik, kayıt dışı çalışma, asgari ücretin altındaki gelirle yaşama tutunma çabası, geleceğe güvensizlik ve tüm bunlarla birlikte giderek büyüyen açmaz giderek ağırlaşıyor. Toplumsal tarih, böylesi dönemlerin ve bu türden olgu ve gelişmelerin sadece çürüme ve çözülmeye değil, tüm bunlara karşı ilerici- devrimci çıkış güçleriyle olanaklarının da gelişme ve büyümesine işaret ettiğini gösteriyor. En karanlık dönemlerden bile, mücadeleyle çıkılmıştır. Baskı altında tutulan, sömürülen insanların buna karşı ayağa kalkmayacaklarını sanmak ve  toplumu sürekli boyun eğenlerden oluşur görmek büyük bir yanılgıdır. Kitlelerin talep ve çıkarlarını gözeten, işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesine güç veren, karşıdevrim güçlerinin güç  ve destek bulmasına hizmet etmeyen mücadele yöntemleri ve araçlarıyla  ilerlemek için, bugün daha da fazla gerekli olan daha fazla kararlılık, çalışma azmi ve cesarettir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa