14 Haziran 2017 00:30

Patron devlet ve bunama vergisi

Patron devlet ve bunama vergisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sağlık ve sosyal güvenlik alanındaki pratik, ülkelerin seçim tarihinde belirleyici olmaya devam ediyor. Ülkemizde AKP’nin devşirdiği oylarda sağlıkta şimdiki zamana dair memnuniyetin belirleyici olduğu malumumuz. Ama ‘devranın döneceği’ bir gün elbette var. Kamu Hastane Birlikleri yasasının hayata geçtiği, GSS’nin (Genel Sağlık Sigortası) harfiyen uygulandığı ve nihayetinde şehir hastaneleri efsanesinin fokurdamaya başladığı bir pratikte tersinden bir seçmen tercihi ile karşılaşacağız muhtemelen. Bunun en net kanıtını geçmiş iki dönemin ABD seçimleri ile geçen haftaki İngiltere seçimlerinde görmüş olduk. Bu bağlamda İngiltereli emekçiler sağlık ve sosyal güvenlik alanında patron devlet düzenlemelerine sandıkta dur dediler.

İngiltere genel seçimlerinin ana tartışma başlıklarından birisi halkın “bunama vergisi” olarak adlandırdığı düzenlemelerdi. İngiltere’nin Muhafazakar Parti’li Başbakanı May, seçim öncesinde sosyal güvenlik sistemi finansmanında reform bağlamında “bunama vergisi” icad edince yer yetinden oynadı. Muhafazakar Parti’nin seçim bildirgesinde ‘evde bakım hizmeti alan kişilerin ölümünden sonra evlerinin değeri oranında mirasçılarından vergi alınmasını’ öngören bir düzenleme yer alıyordu. Bu uygulama hayata geçebilirse özellikle demans gibi evde bakım gerektiren rahatsızlıkları olanları ve mirasçılarını etkileyecek. Ama bir de işin öncesi vardı. İngiltere, bizim TOKİ benzeri bir yaklaşımla insanları 25 yıla kadar borçlandırarak ev sattı halkına ve şimdi bu evleri mirasçılarından adeta geri almak istiyor ‘bunama vergisi’ ile. Tam bir patron devlet kurgusu! Asıl potada olanlar ise yine yoksul mirasçılar, yani ‘bunama vergisi’ ödeyecek parası olmayıp evi satmak zorunda kalacak olanlar...

İşin ‘ayıplı’ tarafı artık neoliberal politikaları şiar edinen politikacıların devlete “patron” deme ücretini gösterebilmeleri. Misal Türkiye! Yaklaşık üç ay önce Isparta şehir hastanesi açılış töreninde sağlık bakanı bizzat devleti patron olarak tanımlamıştı. Demişti ki; “Şehir Hastaneleri’nin özel sektörün hastaneleri olduğu dedikoduları asılsızdır. Burada patron sağlık bakanlığıdır.” Şehir hastaneleri ayrı bir yazı konusu ama burada esas oğlan  “patron” kelimesi. Yani sağlık bakanının bakanlığı ve onun temsilcisi olarak kendisini patron olarak tanımlaması. Tamam, uçan kuşlar dahi ülkede “devletin tarafsız, sınıflar üstü olmadığı, kapitalist bir sınıfın uzun vadeli çıkarları ile mükellef bir yapı olduğunu” bilirdi ama bu kez tanım ilk ağızdan, yani bakandan. 

Sosyal devlet gidip yerine patron devlet devşirilince haliyle bir de “patronun adamları” bahsi devreye giriyor. Bu adamlar boğaz köprüsünde, yeni havaalanında kim ve nasılsa şehir hastaneleri ihale süreçlerinde de benzer şekilde karşımıza çıkıyorlar. Arsa devletten, dış kredi için teminat mektubu yani garanti devletten, 25 yıl işletme hakkı yanı sıra yüzde 70 doluluk / kullanım garantisi yine devletten. Patronun adamları bahsi salt sermaye gruplarına uzanmıyor elbet; alın size cübbeli / cübbesiz bilmem ne hoca! Diyelim ki devleti “büyük patron” olarak tanımlayan hükümet kıdem tazminatını emekçilerin cebinden almak istiyor, devreye hemen patronun adamları girer. İçlerinden biri, Cübbeli Ahmet Hoca çıkar der ki “kıdem tazminatı almak haramdır”. Ya da “büyük patron / hükümet SSK’ı yutmak mı istiyor,  “Diyanet İşleri çıkar bir fetva yayınlar: “Özü itibariyle özel sigortacılık ve SSK arasında bir fark yoktur”. Hoppala!...

Neoliberal politikaların farklı alanlardaki geçirgenliğine ülkemizde de daha fazla tanıklık edeceğimiz günler yakındır diyebilirim. Önce uzun vadeli kredilerle borçlandırılmış halk yığınları sonra bu borç üzerine kurulu ev sahibi olma hayali! Tam tapuyu cebe koymuşken kah üretilmiş ‘tıbbi yoksulluğun’ bertaraf mekanizması olarak kah İngiltere güncelinde gördüğümüz üzere “bunama vergisi” ile yoksulların ve mirasçılarının yeniden mülksüzleştirilmesi. Son dönemlerde ülkemizde toplu kamulaştırma ile TOKİ’leştirilen mahalle ve şehirlerde diğer bölgelere göre evde bakım hizmetleri, evde bakım ücreti oranının görece yüksek oluşu tesadüf olmasa gerek. Hatırlayacağımız üzere neoliberal politikalar İngiltere’de pişer bize de düşer. Zamanında M. Teacher ne yaptıysa zamandaşı Turgut Özal da tercüme etmiş ve bugüne kadar uygulanagelmişti. 

Ama işleri hiç de kolay değil. Dünya halkları uyanıyor: Şimdilik hoşgeldin İngiltere seçmeni, hoşgeldin iklim değilikliği ile mücadele bağlamında Trump’ın neoliberal tercihlerine karşı duran Amerikan şehirlerinin halkları. Ya ülkemiz?

Daha 3 ay önce açılışında “devleti patron” olarak tamamlayan Sağlık Bakanının Isparta şehir hastanesinde çanlar çalıyor. “Büyük patronun” asıl patronlara 25 yıl yüzde 70 doluluk garantisi ile işletme yetkisi verdiği bu hastanede hekimler ve sağlıkçılar ücretlerini alamadığı için grev yolunda.

sparta halkı için sağlıkta neoliberal dönüşüm ile yüzleşme günleri başlıyor. Hadi hayırlısı...

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...