Trump; ‘Pax-Amerikana’ silahını çıkarıyor
Fotoğraf: Envato
Katar krizi, diplomaside pek görülmeyen bir hızla derinleşip yaygınlaşıyor.
* Katar kuşatmasına katılan ülkelerin sayısı 10’a çıktı.
* IŞİD, İran’da Humeyni’nin mezarına Meclis binasına saldırdı. Saldırıda 17 kişi hayatını kaybetti (Gazetemiz baskıya girdiği sırada yaşamını yitirenlerin sayısının 17 olduğu belirtiliyordu). Bu IŞİD’in İran’a yönelik ilk doğrudan saldırısı olurken, İran saldırıdan Suudi Arabistan’ı sorumlu tuttu ve “Amerika’ya ölüm” ve “intikam” sesleri yükseldi.
* Rusya, İran’ın yanında olduğunu ve desteğini sürdüreceğini açıkladı.
* Suudi Arabistan, bir uzlaşma için Katar’a 10 şart dayattı ve bu şartların yerine getirilmesi için 12 saat süre tanıdı! İran’la diplomatik ilişkilerin kesilmesi, Hamas ve İhvan üyelerinin Katar’dan sınır dışı edilmesi ve bu kişilerin bankalardaki hesaplarına el konulması, terör örgütlerine her tür desteğin kesilmesi...Suudi Arabistan’ın dayattığı şartlar arasında.
* İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif önceki gün Türkiye’ye geldi ve Katar’a yönelik Suudi Arabistan önderliğinde alınan yaptırımları konuştu
* Türkiye’nin Katar’da askeri üs kurması ile ilgili Katar’la yapılan anlaşmanın, AKP’nin girişimiyle TBMM’de görüşülmesi öne alındı. Meclis genel kuruluna getirilen anlaşma, AKP’li vekillerin oylarıyla Meclisten jet hızıyla geçirildi.
* Önceki gün öğleden sonra, “Katar’a yönelik girişimlerin arkasında ben varım” diyen Trump, gece Katar Emirini arayarak, tarafları Beyaz Saray’a çağırdı; “ara buluculuk” önerdi!
TÜRKİYE KATAR’IN YANINDA YER ALIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Katar’a yönelik yaptırımların arkasında kim var bilmiyoruz” demesinden bir gün sonra Katar’da üs kurulmasına ilişkin anlaşmanın, alelacele TBMM Genel Kurulundan geçirilmesi elbette ilginçtir.
Bu tür anlaşmaların Meclisten geçirilmesi bir “protokol icabı”dır. Ancak Katar’da üs kurulmasına ilişkin anlaşmanın Meclisten geçirilmesi, olağan biçimde gündeme gelmemiştir. Eğer AKP grubunun müdahalesiyle Meclis Genel Kuruluna getirilmeseydi, bu anlaşma belki de aylarca sırasını bekleyecekti. Anlaşmanın AKP’li vekillerin girişimiyle genel kurula getirilip geçirilmesi, elbette Katar’a yönelik yaptırım uygulayan ülkelere karşı bir tutum, Katar’a da “Türkiye arkanda!” diyen bir jesttir. Bu nedenle de bu girişim, “protokol icabı”nı çok aşan, siyasi bir tutuma karşılık gelmektedir. Üstelik de bu tutum, Katar’ın asker sayısının üçte birine yakın sayıda (üç bin dolayında) TSK mensubu askeri personelin Katar topraklarına yerleştirilmesi ve Katar jandarmasına eğitim vermesiyle ilgili olduğu için “siyasi-askeri bir tutum” olarak da ifade edilebilir.
Böylece Türkiye; Katar’a yaptırım uygulayan ülke sayısı 10’a çıkarken, Katar’a açık destek veren (İran dışında) tek ülke konumuna geçmiştir.
Elbette böylece Erdoğan-AKP Hükümeti; “Bu krizde Türkiye tarafsız kalmalıdır!” diyen CHP’nin isteğini umursamazken, “Türkiye ara bulucu olsun” diyenleri de pek ciddiye almadığını göstermiş oldu.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in Türkiye’ye gelmesi de bu kapsamda oldu. Daha bir ay önce, İran’a karşı ortak bir tutum içinde olan Türkiye-Katar-Suudi Arabistan bloku parçalanmış, bölgedeki yeni saflaşmada karşı karşıya gelebilecekleri yollara savrulmuşlardır. Çünkü bindikleri arabanın direksiyonunda kendileri oturmuyordu!
BİR PAX-AMERİKANA MI?
“Katar krizini ben çıkardım” diye böbürlenen Trump’ın bu açıklamasının üstünden bir gün bile geçmeden Katar Emirini arayıp Beyaz Saray’a “davet” ederek “ara buluculuk” girişimi yapması elbette ki, ilk bakışta hayret verici görünmektedir. Ancak ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya hegemonyasını; dünyanın gerilimli bölgelerine müdahale edip gerilimi krize dönüştürmesi, sonra taraflara bir “anlaşma” sunarak onları “barıştırması”na Pax-Amerikana (Amerikan barışı) deniyordu. “Pax-Amerikana” da “barışın” koşulu ise;
1 ABD’nin sunduğu (dayattığı demek daha doğru) şartların taraflar tarafından kabul edilmesi,
2 ABD’nin bu anlaşmanın “başlıca inisiyatifi”, “garantörü” olmasıydı. Kısacası “Pax-Amerikana”da, “Başında Amerika yoksa barış da yok”tu!
Trump’ın önce krizi tetikleyip bunu açıkça ilan etmesi, sonra da tarafları Beyaz Saray’da toplayıp “Sizi barıştırayım” demesi tipik bir “Pax Amerikana” tutumudur.
Burada belki de sürecin bu kadar hızlı olması, “Trump farkı”dır!
Bu girişimiyle Trump, bölgedeki tüm Amerikancı gericiliğe ayar vermeyi, bozulan disiplini sağlamayı amaçlamaktadır. Disiplin sopası ise terörizme karşı mücadele ve İran’ın cezalandırılmasıdır.
ABD’NİN BÖLGEYE MÜDAHALESİNDE ‘YENİ EKSEN’!
Elbette ki, Trump’ın bu girişiminin başarılı olmasının yakın şartı; Katar’ın Trump’ın “davetini” kabul etmesidir.
Ama öte yandan Rakka’ya yönelik SDG’nin giriştiği savaşın Rakka’nın IŞİD’den kurtarılmasıyla sonuçlanacağını göstermektedir. Yine Musul’un kurtarılması için yürütülen operasyonların da sona yaklaştığı haberleri gelmektedir. Bu da bölgede IŞİD’in ve ondan çok da farkı olmayan diğer cihatist grupların büyük ölçüde etkisizleşmesi anlamına gelmektedir, gelecektir. Ki, ABD de bunun farkında olduğu için, krizin merkezini Katar-İran eksenine taşıyarak, hem müttefiklerini “hizaya getirme” hem de bölgedeki etkinliğini artırma, “harita çizimi”nde pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Böylece de ABD, IŞİD’e karşı mücadelede bölgede olağanüstü bir güce ulaşan Rusya ve İran’ın etkinliğini sınırlamayı da hesaplamış görünmektedir.
Bu gelişmelerin sonuçları yaklaştıkça, elbette Türkiye’nin bir yandan Suriye ve Irak’taki dış politika başarısızlığını daha açık biçimde gözler önüne sererken, Katar’ın ABD ve Suudi-Arabistan’ın baskıları karşısında “Pax-Amerikana”ya boyun eğmesi, Türkiye’yi daha da açığa düşürecektir.
Elbette burada; “Türkiye’nin bölgedeki kadim rakibi, İran’la yakınlaşması, bu yakınlaşmanın Rusya tarafından desteklenmesi, ABD-Suudi Arabistan üstünden gelecek baskıyı, dengeleyebilir mi?”, “Suriye ve Irak’ta dış politikası çöken Türkiye’nin aynı yeni Osmanlıcı kaygılarla hareket ederek ‘taraf değiştirmesi’, faturayı nasıl büyütür?” ...gibi çok önemli sorular gündeme gelmektedir.
Bu ve benzeri soruların elbette, antiemperyalist mücadele çizgisinden genel yanıtları vardır ama daha somut yanıtlar için gelişmeleri de yakında göreceğiz.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15