09 Haziran 2017 00:51

‘Yeni Türkiye’nin futbolcuları

‘Yeni Türkiye’nin  futbolcuları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidarın, ülkenin son halini tanımlamak için uydurduğu bir kavram olan “Yeni Türkiye”nin futbolcuları da böyle işte. “Yeni Türkiye” nasıl ki milliyetçi, muhafazakar ideolojinin kibir, küstahlık ve zorbalık sosuna bulandırılmış iktidarını ifade ediyorsa, bunun futbol alanındaki karşılığını da mafya özentisi, kibirli, küstah ve linç kültürüne eğilimli futbolcular oluşturuyor... Her fırsatta Tayyip Erdoğan’a ve onun iktidarına hayranlıklarını ortaya koyan, yeri geldiğinde de açık desteklerini esirgemeyen Burak Yılmaz, Emre Belözoğlu ve Arda Turan gibi popülaritesi yüksek futbolcular, “Yeni Türkiye” ifadesiyle tarif edilen ve sosyal ilişkilerini ağırlıklı olarak nefret, düşmanlık üzerinden kurup yürüten ucubeliği, yeşil sahada hakkıyla temsil eden figürlerin başında geliyorlar...

“Yeni Türkiye”nin ideolojik çerçevesi milliyetçilik ve muhafazakarlıkla sınırlı değil. Bu aynı zamanda, kendisi gibi olmayanı/düşünmeyeni dışlayan, ötekileştiren, yeri geldiğinde aşağılamaya çalışan, hedefe ulaşma yolunda engel olarak gördüklerine hayat hakkı tanımayan, doğayı, bilimi, sanatı, hukuku, kadını, çocuğu, LGBTİ bireyleri kendisine düşman bellemiş, saplantılarla dolu bir nefret ideolojisi...

Dillerden düşmeyen ve iyi insan olmayı “adamlık” denen cinsiyetçi kavramla özdeşleştiren pespaye anlayışın da bu ideoloji içinde özel bir yeri/değeri/anlamı var. Evet, iyi insan olmak, bu ideoloji kapsamında “adamlıkla” yani erkeklikle özdeşleştiriliyor... “Yeni Türkiye”de ancak erkek iyi insan olabilir... Kadın iyi olamaz ya da kadının iyi insan olması o kadar da önemli değildir, çünkü zaten kadının toplumsal hayatta pek bir değeri/ağırlığı yoktur... Kadın, her şart altında erkeğin ihtiyaç ve taleplerini karşılamak zorunda olan ve bunun dışında en çok küfürlerle anılan bir varlıktır “Yeni Türkiye”de...

Milli Takımın Kaptanı Arda Turan, uçakta Gazeteci Bilal Meşe’ye küfürler eşliğinde saldırıyor, boğazını sıkıyor. Gerekçesi de Bilal Meşe’nin, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası zamanında Arda’yı, prim tartışmalarında da ismini geçirerek eleştiren kişilerden olması... Ama Arda; şerefine, onuruna, ailesine dil uzatanları ömrü boyunca asla unutmazmış ve rastladığı yerde de -havada, karada, denizde hiç fark etmez- cezalarını kesermiş!..

Saldırıdan sonra instagram hesabında, Galatasaray formasını giydiği gençlik zamanlarında çekilmiş fotoğrafı eşliğinde bir bilgilendirme yazısı paylaştı Arda. Savunma değil, bilgilendirme yazısı olduğunu özellikle vurgulamayı da unutmadan... Hazır bilgilendirme demişken keşke 2016’daki prim meselesini de açıklığa kavuştursaydı. Çünkü gelişmelerin skandal boyutuna ulaşmasının temelinde o zamanki prim tartışmaları yatıyor ve bu nedenle de insanlar, prim konusunda neler olup bittiğini bilme ihtiyacı hissediyor...

Ama Arda kolaya kaçmış. İşin en başından beri ne tür gelişmeler yaşandığını ortaya koyacak ve herkesin durumu net bir şekilde anlamasını sağlayacak aydınlatıcı, somut bilgiler vereceği yerde, insanların gönlünü hoş tutacak birtakım soyut ve manevi kavramları kendi kişiliğiyle özdeşleştirerek saldırganlığını haklı çıkarmaya çalışmış... Biliyor ki; “ay yıldız”, “bayrak”, “milli forma için fedakarlık”, “adam olmak” gibi ifadeler kullanmanın yanı sıra arada biraz da “Allah”ın adını anmak, bu memlekette baş tacı edilmek için yeterli...

Ama keşke, ay yıldızlı, bayraklı laflar edene kadar, çok sevdiğini söylediği ülkesinin dilini doğru dürüst yazmayı öğrenseydi de meramını anlatmaya çalışırken ettiği çelişkili, tutarsız, anlamsız laflarla gülünç duruma düşmeseydi... 

Arda her şeyi; şerefini, onurunu, aile değerlerini korumak adına yaptığını ve “adamlığın” kendisi için iyi ya da yıldız futbolcu olmaktan çok daha önemli olduğunu söylüyor. Şerefin, onurun, aile değerlerinin cinsiyetçi küfürler ederek ya da insanların boğazına sarılarak korunacağını sanması ilginç tabii... “Adamlık” öyle  gerektiriyor herhalde... Ayrıca, şeref, onur, aile değerleri sadece “adamlar” için önemlidir zaten!.. 

“Yeni Türkiye”nin bir özelliği de herkesin kendi adaletini kendisinin vermesi konusunda gösterilen esneklik... Arda gibi dünya çapında tanınan bir şahsiyet bu esneklikten faydalanmaya kalkışmayacak da kim kalkışacak? 

Yaptığından pişmanlık duymadığını ve benzer bir durumda yine aynı tepkiyi gösterip aynı davranışı sergilemekten kaçınmayacağını dile getirmesi ise pişkince bir “tüy dikme” vakası. Ona göre, babası yaşındaki insana fiziksel saldırıda bulunması, yanlış da olsa onurlu davranmak anlamına geliyormuş! Anlaşılıyor ki, zorbalığı, küstahlığı onur zannedecek kadar kafası karışık. Ayrıca milli takım kariyerinin sonlanmasını da “Onlar kovmadı, milli takımı ben bıraktım” diyerek açıklıyor... Kibirle çürümek, bu olsa gerek...

“Yeni Türkiye”de gazeteciyi evinden aldırmakla, kelle kesme işaretiyle tehdit eden futbolcular gördük, gazeteciyi linç etmeye kalkışan futbolcu grubu gördük, küfürler eşliğinde gazetecinin boğazına sarılan futbolcu gördük... Bakalım daha neler göreceğiz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa