08 Haziran 2017 00:51

Açlık grevi direnişi ve umuda dair

Açlık grevi direnişi  ve umuda dair

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi direnişi 90’lı günlerde…
Üstelik, şimdi hapislik koşullarındalar.
Acaba açlık grevi nasıl ve ne zaman sona erer?
Elbette talep ettikleri ve duyurdukları gibi, işlerine geri dönmelerinin kabulüyle  ilgili bir konudan söz ediyoruz. Onların, geri dönüşü mümkün olmayan bir yolda yürümeye zorlanmalarına hiçbir vicdan rıza göstermemeli diye düşünüyoruz.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sürdürdüğü ve direnişi barışçıl ve demokratik tarzda başka eylem biçimleriyle sürdüren Acun Karadağ, Veli Saçılık, Esra Özakça’nın eylemleri,  bize çok açık olarak OHAL rejiminin keyfi, hukuk dışı ve kolektif cezalandırıcı, ayrımcılık içeren özelliğini ortaya koymaktadır.
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin  raporlarında dile getirilen temel bir mesele var: Bu da ihraç kararlarının ferdileştirmeden alınmış kararlar oluşu.
Aynı zamanda ihraç kararlarının insanların  sahip oldukları siyasi, felsefi ve  inançlarına dayalı ayrımcılık içermesi. Bu özelliği ile ihraçların bizim defalarca bu köşede vurguladığımız İLO’nun 111 sayılı Ayrımcılık (iş ve meslek)  Sözleşmesine aykırılık taşıması…12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde de böyle olmuştu.
Peki hükümet, ferdileştirme noktasına gelebilir mi?
Hükümet anladığımız kadarıyla inceleme komisyonunu da bunun için kuruyor. Ta ocak 2017 tarihinde aldı bu kararı. Komisyon henüz çalışmasına başlamadı. Temmuzda incelemeye başlayacakmış, itiraza konu, 150 bine yakın 
dosyayı.
Düşünün atılmanın (ihraçların) kriteri yok, ferdileştirme yok ama incelemenin kriterleri oluşturulacak. Neye göre olacak bütün bunlar?
Siyasi irade öyle istediği için mi, yoksa  anayasa ve 
yasaya göre, hukuka göre,ulusal üstü insan hakları belgelerine göre mi? Mesela hâlâ Anayasanın 129. maddesi 
yürürlükte ama uygulayan yok. Nasıl olacak bu iş?
129. maddeye göre, kamu görevlisi (memur) savunması alınmadan disiplin cezası yaptırımına muhatap kılınamaz ve elbette ihraç edilemez.
Bence bu işin kestirme yolu, inceleme komisyonunun aciliyet nedeniyle, dosyaları öne alması ve anayasa ve 
yasalara aykırı şekilde alınmış ihraç kararlarını iptal 
etmeleri ve hızla kamu görevlilerinin görevlerine geri 
dönmelerinin yolunu açmasıdır.  
Çeşitli durumda olanlarla ilgili olarak AİHM tarafından uygulanan kopya davalarda pilot kararlar alınmasıdır. Yani Anayasa Mahkemesinin yapmadığını, yapamadığını yürütme organından özerkliği tam sağlanmamış bir komisyondan talep ediyoruz, biliyorum.
Söz gelimi barış akademisyenleri tek bir bildiriye imza attıkları için ihraç edildiler. Bunun gibi kopya davalarda 
pilot karar alınabilir. Tek kararla yüzlerce, binlerce 
dosyadaki haksızlığı giderebilirsiniz.
Hayatın bize öğrettikleri de var. Türkiye pratiğine baktığımızda  hem bazı dönemlerde adli, idari ve cezai yargının hem de çeşitli komisyonların (Zorla yerinden edilenlerle ilgili tazminat komisyonları örnekleri var) bazı dönemlerde, pekala, bazı kararlar alabildikleridir. Saik, genellikle devletin dış politikadaki ihtiyaçları olabiliyor. Bunu tartışmıyoruz ama bilelim.
Hükümete ve komisyona hızla ve etkili çağrı yapılabilir. STK ve her partiden milletvekillerine hayata dair kaygıları olan herkese bu çağrı yapılabilir.
Tuhaf ama bu bir realite. O nedenle zaten AİHS 13. maddenin başlığı “Etkili başvuru hakkı”dır. Bu da sadece mahkeme değildir. Komisyonlar da bu hakkın muhatabı organlar olabiliyor. Komisyon yolu, etkili bir yol mu, değil mi, karar pratiği ile anlayacağız.
Biz deriz ki, Gülmen ve Özakça’nın  yaşam haklarına saygı gösterilmelidir.
Adalet beklentilerine hızla olumlu yanıt verilmelidir.
Öncelikle de özgürlüklerine kavuşturulmalıdır.
Biz bunu umut ediyoruz.
İnsan ve yurttaş olarak da  talep ediyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa