06 Haziran 2017 00:54

Ramazan sohbeti (5): Kursaklar ve kasalar, yenmiş hakla dolu

Ramazan sohbeti (5): Kursaklar ve kasalar, yenmiş hakla dolu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Oruç tutan her mümin ramazana girerken lütfen şöyle defterini, kalemini eline alsın. 
‘Benim üzerimde kimlerin hakkı var’ diye düşünsün. 
Acaba kursağımızda yetimin hakkı var mı diye düşünsün. 
Mümin kursağında yetim hakkı taşıyan insan olmaz. 
Kimin hakkı var? 
Kul hakkı var mı? 
Hesaplasın!
Diyanet bu sözlerle hesaba çağırıyor.
Belki işi kolaylaştırırız diye biz de hesaba katıldık. 
Elinde inancından... 
Evinde yoksul sofrasından... 
İnancında mütevazı duasından... 
Gündelik iyilik-kötülükleri aşmayan kudretinden başka bir hayatı olmayanların... 
Hesabı kolay! 
Diyanetin çağrısı da sadece hesabı kolay olan emekçilere, en alttakilere değildir herhalde! Bu yüzden biz büyük hesaba bakalım.

ŞİŞECAM’DAN BAŞLAYALIM MI?
Şişecam işçileri içinde bulunduğumuz ramazan ayında...
Hak ettikleri ücreti alamadıklarını söyleyerek...
Hak ettiklerini alabilmek için greve gitti. 
Patron oralı olmadı!
Hükümet de patrondan yana oldu; grev Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayı ile yasaklandı.
Acaba işçiler hak etmediği bir şey mi istedi? 
Yoksa patronlar ve hükümet el ele işçilerin hakkını mı gasbetti?
Bakalım!
Şişecam camın tüm temel alanlarında (düz cam, oto cam, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyafı fark etmeksizin)... 
Ve soda ve krom bileşiklerini kapsayan iş kollarında... 
Şişecam dünyanın önde gelen firması. 
İtalya merkezli Nogaro firmasını satın aldıktan beri de... Avrupa’nın en büyük düz cam üreticisi.
150 ülkede satış yapıyor. 
13 ülkede 44 tesiste üretim gerçekleştiriyor.
Dünyada ilk üç hedefine doğru hızla ilerliyor. Bugünlerde Mısır’da yatırım yapmak üzere atağı kalkmış durumda!
Kısaca sürekli yatırım ve yüksek kârlarıyla gündeme geliyor. 
Lakin iş işçiye gelince ücretler sürekli eriyor. 
Bunca yatırıma ve kâra rağmen ‘kriz bahanesiyle’ işçilerin hakları sürekli budanıyor. 
Düşünün... 
2015 yılında işe girenlerin saat ücreti, sözleşme gereği 7.79 lira. Ve bu rakam bu yıl asgari ücrete gelen zamla birlikte asgari ücretin altında kaldı. 
Patron mecburen 11 kuruş zam yaparak, ücreti  asgari ücretle eşitledi. 
Dünya devinin verdiği ücret bu. 
Şimdiki teklifi ise saat ücretine sadece 1.12 TL zam.  
85 milyon avro (340 milyon TL) ver İtalya’da şirket satın al. Yeni yatırımlar için milyonlarca avro hazırla. Sonra da dön işçiye ‘para yok’ de.
Oysa o milyonlar işçilerin ürettiği değer.
Kimin hakkı yenmiş acaba? 
Karar sizin. 

HAK HESABI ÇOK BÜYÜK!
TÜPRAŞ, bir yılda, kârını 11 kat artırdı. 
TÜPRAŞ bu kârın yaratıcısı olan işçilerine ise karşılığını vermek yerine, ramazan öncesi sözleşme döneminde... 
Düşük zam...
Mesai ücretlerinde kesinti... 
Hafta tatilinde ödenen ücretlerin aşağıya çekilmesi... 
Vardiya ve bakım primlerinin düşürülmesi...
Ve benzeri sosyal hak budamasının yanı sıra üç yıllık sözleşme dayattı. 
Başka bir örnek Düzce’den...
Devlet teşviki ile kurulmuş TEKNOROT metal fabrikasından... 
İşçileri yakın zamanda haklarını alamadığını direnişteydi. 
İŞ-KUR görevlileri de dahil, kamu temsilcileri direnişi kırmak için koştu. 
Senin benim paramın katkısıyla, yani teşvikle kurulmuş bu fabrikada patrona... “Bari işçilere hak ettiğini ver” demek yerine... 
“Geçinemiyorum, ürettiğimin karşılığını alamıyorum” diyen işçiye, “Sus da sana verilenle yetin” denildi.  
Bunlar sadece ramazan öncesi ve ramazanda yaşan bir iki örnek. Hak hesabı çok daha büyük bu ülkede!

ÖYLE BİR ÇARK Kİ...
Hatırlayın iki yıl önce... 
Mayıs ayında grev, direniş ve protesto dalgasının yaşandığı... 
İşçinin saat ücretine 1 TL’lik zam yapmaya dahi yanaşılmadığı... 
Metal/otomotiv sektöründe patronlar kârlarını yüzde 534 artırmıştı. 
Kimse, “bunlar tekil örnekler” diye düşünmesin.
Hiç kimse “bunlar mümin değil” yorumunda bulunmasın...
Bu ülkede bütün patronlar... 
Baştan aşağıya üretene az vermek üzerine kurulmuş iş dünyası üzerinden yükseliyor. 
Bu yüzden Türkiye... 
Gelişmiş ve gelişmekte olan diye tanımlanan ülkeler içinde... 
Gelir dağılımı en adaletsiz 3 ülkeden biri.
Söz konusu gelir adaletsizliği korkunç bir el koyma üzerinden oluştu.
Kul hakkı da var.
Somalı bir yetimin...
Torunlar kulesinde eşini kaybeden bir dulun...
Ermenek’te evladını kaybeden yırtık lastikli babanın...  
Kısacası... 
Kasalar ve kursaklar saymakla bitmeyecek gasbedilmiş haklarla dolu...


Hocanın yaptığı değil de söylediği mi?

DİYANET ile televizyon ve gazetedeki vaizler...
“Acaba kursağımızda yetimin hakkı, kul hakkı var mı? Kimin hakkı var?” diye düşünmeye davet ediyor.
Şimdi önce Diyanete soralım.
Milli Piyango, iddia, loto, at yarışı üzerinden devletin kasasına para giriyor. O paradan Diyanete aktarılan bol kaynak hak mıdır?
Makam aracı 1 milyonluk Mercedes yetim hakkına girer mi?
Sayıştay raporlarında...
Diyanetin açıklanamayan harcamalarından bahsedilirken sessiz kalmanızın sebebi?.. 
Yoksa siz hesap vermeyi öteki dünyaya mı bıraktınız?
Şimdi de bol akçeli vaiz verenlere soralım...
Program yaptığınız kanala sponsor olan, reklam veren şirketlerdeki işçilerin durumundan haberdar mısınız?
Size verilenin onlardan çalınan olduğunu hiç düşündünüz mü?
İnancınız, ‘Allah’ın verdiği canı almayı’ en büyük günahlardan biri olarak sıralıyor. Basit güvenlik önlemlerini almayıp göz göre can alan şirketlerin parası, bana ödenen bedele karışmış mıdır diye hiç araştırdınız mı? 
Yoksa hepiniz birden...
“Hocanın dediğini yap yaptığını yapma” noktasında mısınız?
Bu akçeli işler dünyasında vaazla, fetvayla vaziyet düzeltilemez.
Buradan devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...