25 Mayıs 2017 00:58

Gülmen ve Özakça tahliye edilsin!

Gülmen ve Özakça tahliye edilsin!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eğitimci Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin 76. gününde tutuklandı.

Gülmen ve Özakça, KHK ile işten çıkarılan on binlerce  eğitimciden ikisi olarak işlerini geri istiyorlardı.

İki eğitimci, Ankara’da, Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde açlık grevi eylemlerini sürdürerek taleplerini hem yetkililere hem de kamuoyuna duyurmayı amaçlıyorlardı. 

Geçen 76 gün boyunca polis, Gülmen ve Özakça’yı gözaltına alarak, destek vermeye gelen yakınlarını, ziyaret edenleri ve çeşitli biçimlerde dayanışma bildirenleri taciz ederek, zaman zaman gazla, copla müdahale ederek İnsan Hakları Anıtı önünde ve civarında sürekli bir taciz faaliyeti sürdürmüştü.

Ancak, önceki gün bir adım daha atarak, yasaları ve insan haklarının en tartışılmaz ilkelerini ayaklar altına aldı; iki eğitimcinin evlerini bastı ve gözaltına aldı. Eylem yaptıkları İnsan Hakları Anıtı’nın etrafını kapattı!  

Polis gözaltına alır da savcılar durur mu?

Savcı, “örgüt üyesi oldukları”, “delilleri karartma ihtimali”, ve “atılan suçun ağırlığı” iddiasıyla iki eğitimciyi, tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. 

Yargıç da savcının iddialarını çok inandırıcı bulmuş olmalı ki, Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasına karar verdi! 

Böylece, hoşlanmadıkları çalışanları “terör örgütleriyle bağlantılı” gösteren idareciler ve KHK’lerle emekçileri işten atarak onları açlığa, yoksulluğa mahkum eden yetkililerle emniyet ve savcılıkların arasındaki doğrudan bağlantı da bir kez daha gözler önüne serildi.

Hani ne zaman haksızlığa uğrayan kişi tepki gösterse; “Haksızlığa uğramışsan devletin polisi, savcısı, mahkemesi var. Git şikayet et. Hakkını yasal yollardan ara!” denirdi ya; aslında Türkiye’de böyle bir şeyin olmadığı da son dönemde yaşananlarla iyice ortaya çıktı. Nitekim bu tutuklama ile KHK’yi hazırlayanlarla polisin, savcının, yargıcın aynı zincirin halkaları olduğu; “bağımsız yargı”nın tamamen yürütmenin gözüne bakarak hareket ettiği, az çok bağımsız yargının olduğu her yerde skandal denecek bu türden kararların sıradanlaştığı, adil kararların “istisna” olduğu bir devirde yaşadığımız bir  kez daha gözümüze sokuldu!

* Cumhuriyet gazetesinin yazar, çizer ve yöneticilerini sudan gerekçelerle tutuklayan, 200 küsur gündür “FETÖ’cü” suçlamasıyla cezaevinde tutanların,

* Sözcü gazetesine “FETÖ” operasyonu düzenleyenlerin,

* HDP’li vekil ve siyasetçileri “tutukla-tahliye et-tekrar  tutukla,...” kuşatmasıyla yıldırma taktikleri uygulayanların aynı zihniyetin, aynı yasa ve insan hakkı tanımazlığının, ifade özgürlüğü düşmanlığının marifeti olduğu böylece bir kez daha görülmüş oldu.

Dahası hekimlerin, “hayati tehlike sınırındalar” dediği Gülmen ve Özakça’yı tutuklayan zihniyetle, İBB Başkanı Topbaş’ın damadını, hakkında gerçek bir rapor olmadan, “uyku apnesi” olduğu, “sağlığı cezaevinde kalmaya elverişli olmadığı” gerekçesiyle tahliye eden zihniyet de aynıdır.

Evet, ihlallerde sınır tanımayarak, hiçbir tepki, uyarı ve eleştiriyi umursamayarak, emniyet ve partizanlaştırılmakta hayli yol almış yargı, tepki gösterenleri de yılgınlığa itmeyi amaçlıyor. İnsan Hakları Anıtı önünde açlık grevi yapan iki eğitimciyi tutuklayarak yargı, umursamazlığı daha ileriye taşıyan bir skandala imza atmıştır.

Dünkü yazısında Çağrı Sarı arkadaşımız, bu alanda açlık grevi yapan iki eğitimcinin tutuklanması ve anıt civarında polisin estirdiği terörün yarattığı karşıtlık tablosunu gayet güzel biçimde çizmişti.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, bugün açlık grevinin 78. günündeler ve tutuklular. “Hayati tehlikeleri” de giderek büyüyor. Ve bundan böyle sorumlulukları artık kendi iradelerinde değil, onları tutuklayan mahkeme ve cezaevi idaresinin omuzlarındadır. 

Kamuoyunun isteği, iki eğitimcinin derhal serbest bırakılmasıdır. Bunu da çeşitli eylem etkinliklerle ifade ediyorlar. 

Umalım ki mahkeme kamuoyunun bu isteğini dikkate alsın, Gülmen ve Özakça’yı tahliye etsin! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...