Sağlık için: Basın özgürlüğü
Fotoğraf: Envato
Muayene olmak için bir hastaneye kim neden gelir? Öncelikle belirtmek gerekir ki bizim ülkede hasta olmak gerekmiyor, canı isteyen gelebilir. Her ne kadar GSS (Genel Sağlık Sigortası) ilgili mevzuatı sevk zincirinden dem vursa da sistem tarafından teşvik edilen isteyenin istediği hastaneye sevk almadan gitmesi. İster üniversite hastanesi olsun ister eğitim hastanesi hiç fark etmiyor bu pratik.
GSS yasalaşma ve SSK Hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devir sürecinde yani 2005’li yıllarda hastalar için sıkça kullanılan “müşteri” nitelemesi artık çıplak haliyle kullanılmasa da makyajlı haliyle daha da bir hayatın içine yerleştirildi.
Sağlığı metalaştıran piyasa anlayış hasta hekim diyaloglarını da yeniden şekillendirdi. Misal “Hazır gelmişken size de bir muayene olayım dedim” veya “internette gözüme ilişmişti, bende de olabilir mi acaba?” ya da “Televizyonda izlemiştim, sanki beni anlatıyor”, ‘Tüm tahlilleri yapmanızı istiyorum ‘cümleleri ve illa ki ‘Romatoloji, endokrinoloji, gastroenteroloji vb. sevki istiyorum’ bir muayene odasında hekime söylenen ilk cümleler olmaya başladı giderek.
Geçmiş yazılarımdan birinde de belirtmiştim. Heredot Tarihi’nde eski İran’da şifa arayan hastaların yatağı ile sokağa çıkarıldığı, gelip geçenlerin kendi deneyimlerini aktardığı anlatılır. Günümüzde ise tam tersine televizyon sağlık programları ve internet ile sokak yatak odalarımıza taşınıyor. Üstelik bu geçmişin masum sokaklarından çok farklı. Piyasacı aklın dizayn ettiği bir alan / sokak bu. Ne yazık ki bu alandan en fazla etkilenen yine kadınlar.
Son dönemde bir çok hekim arkadaşıma soruyorum, ‘Muayeneye gelen hastalar içerisinde kadın hasta sayısında daha da bir artış var mı?’ diye. Neredeyse tamamı ‘Evet, sen sorunca daha da bir hissettik’ diyor. Muhtemelen görünmez kılınmak istenen ekonomik kriz etkisi ile kadın hasta sayısı ile erkek hasta sayısı arasında neredeyse uçurum oluştu. Özellikle eski hekimler kriz dönemlerinde önce erkek hasta sayısında azalma olduğunun farkındadırlar. Ama artık bunu salt kriz ile izah edemeyiz. Piyasacı sağlık ortamının öncelikle metallaştırdığı kadınlarımızın sağlığı oldu sanırım.
Çok sayıda gazete ve televizyonun kapatıldığı OHAL sürecinde bir başka ciddi risk iktidarın yani neoliberal sağlık politikalarının uygulayıcısı Sağlık Bakanlığı, daha yalın hali ile “Dünya Bankası” politikalarının kalemşorlarının çoğalacak oluşudur. Bu belki de son on yılların en ciddi toplum sağlığı tehdididir. Basın özgürlüğü sağlık hakkı için vazgeçilmezdir. Özellikle de kadın sağlığı için.
Sağlıcakla kalın.
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40