21 Mayıs 2017 01:00

Açlık grevi

Açlık grevi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Açlık grevi geleneklerimize aykırıdır’ diyebilirsiniz. Bu demektir ki, gelenekleriniz vücudu sahibinden kopartarak toplumsallaştıran bir toplumsal kurgu kültürünün ürünleridir; fikriyatınız, ‘Bireyin vücudunu toplumsallaştırarak ele geçirirsem varlığına derinliklerimden inandığım ruhuna da hakim olurum’ desisesinden mülhemdir. Ruhuna hakim oldunuz mu, bireyi geleneklerinizin tevekkül ve itaat öngören değerleriyle yeryüzünde terbiye edebileceğinizi düşünürsünüz; güç kullanabilmenin meşruiyetini sağladığınızı sanırsınız. 

Oysa açlık grevi yapan kişi sizin kullanageldiğiniz gücün meşruiyetine meydan okumaktadır: Vücudunun başkasınca tasarruf edilemez özgünlüğüne sahip çıkmakta, onu toplumsallaştıran değerlerinize aldırmayıp kendi vücudu üzerinde bizzat karar vermekle teslim olmazlığını saygınlığının değer ölçütü kılmakta ve sizin kendi saygınlığınızı ölçtürmek için kullandığınız gücün karşısına dikmektedir. 

Açlık grevini mücadele biçimi olarak başlatmış kişiyi umursamaz, bu seçimiyle kendini cezalandırdığını düşünür hatta açlık grevinin ölümle sonuçlanmasını umar, içten içe sevinirsiniz belki de, kendini ölümle cezalandırmaya mahkum etti diye...

Bu demektir ki, değerler sisteminiz ölümü cezalandırma ya da ödüllendirme temelinde  toplumsallaştıran bir toplumsal kurgu kültürünün ürünüdür; fikriyatınız ölen kişinin ölümünü, onu kahramanlık menkıbeleriyle güzelleyerek kutsayıp ödül sayanlar ile aynı kişinin ölümünü, onu ihanet suçlamalarıyla aşağılayarak  ceza sayanlar arasında gidip-gelen, aynı zaman-mekanda ödülün cezaya, cezanın ödüle dönüştüğü tek bir anın gerçekliğine olan inancı doğal gerçeklikmiş gibi yaşayıp-yaşatma göz boyamasından mülhemdir. 

Oysa açlık grevi yapanlar ‘Varlığım varlığına feda olsun’ kahramanlığının kutsayıcısı değiller: Onlar ölümün ödül cazibesini yücelten inancın cazibesine kapılmış da değiller. Onlar davranışlarını ödül umuduyla sürdürmüyorlar ki siz bu davranışın sürmesinden ceza çıkmasını bekleyesiniz!..

Onlar, ilişkilerdeki toplumsal dengeyi sağlayan değer ölçüsü niteliğiyle hukuk terk edilerek yerine gücün değer ölçüsü olarak dayatıldığı ortamda, gücün güç kaynağı olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesiyle ve sebebi gücün sorgulanamazlığında gizli ‘Öyle uygun görüldü’ açıklamasıyla işlerinden edildiler, güce boyun eğmeye zorlandılar.

Onlar kendilerini boyun eğdirmeye zorlayan güce karşı kendi güçlerini dikerek meydan okuyorlar: Vücutlarına sahip çıkıyorlar, bu onların gücü; sağlıklarını, yaşamlarını kendilerini tehdit eden, evcilleştirmek, yola getirmek, kendilerine sunulacak akıbeti itaatkar ve mütevekkil beklemeye zorlayan güce karşı seferber ediyorlar. Vücutlarını toplumsallık kurgusundan kurtarıp siyasi iktidar gücüne karşı saygınlıklarını korumada mücadelelerinin gücü olarak değerlendiriyorlar. Zulmün siyasi gücüne karşı vicdanların dayanışma gücünü harekete geçiriyorlar.

Açlık grevi yapanlar saygınlıklarının öz gücünü vicdanların dayanışma gücüne dönüştürüyorlar: Zulmün siyasi iktidar gücü, güç kalmakta ısrarını sürdürdükçe, vicdanların dayanışma gücü karşısında zehrini kendi bünyesine akıttığının farkına bile varamayacaktır...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...