17 Mayıs 2017 01:00

Rant ve risk: Asbest

Rant ve risk: Asbest

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bundan birkaç yıl önce Dilovası’da bırakın erişkinleri yenidoğan bebeklerin ilk kakasında ve annelerin ilk sütünde kabul edilebilir sınırların çok üstünde kanser yapıcı maddeler saptamıştı Bilim İnsanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu. Derken bir baktık ki sorumluları değil Onur Hoca’yı yargılamayı deniyor muktedirler. Aynen “barışa dair” imza sürecinde olduğu gibi... 

Gerek yasalar gerekse Anayasa’nın iktidar aygıtınca hiç de nadir olmayan bir şekilde ihlal edilebildiği dönemlerden geçiyoruz. 

Üstelik “Anayasa’ya aykırı ama TBMM’deki bu yasa değişikliği önerisine evet diyeceğiz (Dokunulmazlıkların kaldırılması) beyanı ile aynı dereye su taşımış bir ana muhalefet partimiz var. İşte bu koşullarda ben size yine de bir mevzuatı hatırlatmak istiyorum, her ne kadar içinizden ‘Yasa dinleyen mi kaldı’ sözünün geçtiğini duyar gibi olsam da: 

25 Ocak 2013 tarih ve 28539 sayılı Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik hepimiz için yaşamsal. Bu yönetmenliğe göre “Asbestin her türünün çıkarılması, satılması ve ithalatı; asbest içeren her türlü ürünün  ithalatı ve satılması; asbest ürünlerinin veya asbest ilave edilmiş ürünlerin üretimi ve işlenmesi yasak”. 

Nedenine gelince, yanıtı çok basit: Kanser! Asbest başta mezotelyoma (akciğer zarı kanseri), akciğer kanseri olmak üzere solunum yolu hastalıklarına neden olması. Ülkemizde kamuoyu asbestle dair riskleri daha önce gemi söküm tesisleri vesilesi ile yakından izlemişti. Şimdi buna bir de kentsel dönüşüm eklenmiş oldu. Hatırlayacak olursak en son yaklaşık bir yıl önce “Fransa’da geri dönüşüm kararı verildikten sonra, zehirli ve asbestli atık bulundurduğu için Avrupa ülkelerinin kabul etmediği bir geminin söküm için Aliağa’ya getirilmesi” çevreciler ve sağlıkçılar başta olmak üzere tepkilere neden olmuştu.

Geldik bugüne, yani yeni / yine / yeniden  rant döngüsüne. Yakın zamanda Ankara Büyükşehir Belediyesi marifeti ile Ankara hava gazı fabrikasının yıkım aşamasında bu uyarılar yeniden gündeme gelmişti. Ama daha yaygın sorun büyük kentler başta olmak üzere kentsel dönüşüm bağlamında yıkılan eski binalarla karşımıza çıkmış oldu.

Türk Toraks Derneği “Asbestin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle ülkemiz dahil birçok ülkede kullanımı ya tamamen yasaklanmış ya da büyük oranda kullanımına kısıtlama getirilmiş olmasına rağmen, geçmişteki yaygın kullanımından dolayı günümüzde halen daha önemli bir mesleki sağlık sorunu olarak önemini korumaktadır” derken “Ülkemizde de ‘kentsel dönüşüm’ ile birlikte ‘gemi sökümü’ işleri en önemli güncel risklerdir.“ tespitini yapmakta.

Artık batı ülkeleri sağlığa dair ciddi risk yarattığından ötürü gemi sökümü yani geri dönüşümüne artık kendi ülkelerinde izin vermiyorlar. Eski gemilerin sökümü ekseriyetle Hindistan, Bangladeş ve Pakistan’da yapılmakta. Ne acı ki Türkiye’de bu işe yol verenlerden.

Ülkemizde kentsel dönüşüm alanlarında bir yandan balyoz bir yandan buldozer, ortalık toz revan içinde. Koruyucu önlemler ise nerede ise hiç yok. Oysa işin uzmanlarına göre, asbestli bina ve yapılar, buldozerle, balyozla yıkılmamalı. “Öncesinde kimyasal maddeler püskürtülüp ardından bu alanların kesilip paketlenerek götürülmesi” tavsiye ediliyor. Her ne kadar şimdilerde yasaklansa da yakın yıllara kadar ülkemizde asbest, dayanıklı bir malzeme olduğu için sıva ve boya malzemesi yanısıra izolasyonda da sıklıkla kullanılıyordu. Ve evlerimizde işlerlerimizde yani tüm kapalı mekanlarda 24 saat soluyorduk. Bu tür maruziyetlerde  kanser yaklaşık 15-20 yıl sonra ortaya çıkabiliyordu. Asbest maruziyetinde önemli bir ayrıntı ise sigara.: “Asbeste bağlı akciğer kanseri riski özellikle sigara içen bireylerde 50 kat daha fazla”. 

Asbest hakkında yazınca kot taşlama işçilerini ve onlara reva görülen silikozis hastalığını anmamak olmaz. Gencecik yaşta üç kuruş para uğruna sermayenin kâr hırsı ve tüketici kılınmış kitlelerin beyazlatılmış kot çılgınlığına kurban kılınmış yoksullarımız onlar.

Sizler bu yazıyı okuduğunuz sırada halkın sağlığını yaşamının merkezinde koymuş bilim insanlarından Halk Sağlığı Profesörü Mehmet Zencir ve Doç Dr Nergül Çördük KHK ile atıldıkları Pamukkale Üniversitesinde son vedalarını yapıyor olacaklar. Kabahatleri ne mi dediniz: Barış, yani sağlıklı olmanın vazgeçilmezini her koşulda şiar edinmek. 

Tıp ve barış tarihi onları onurla anacak. Aynen Onur hoca diğer tüm barış akademisyenleri gibi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...