16 Mayıs 2017 01:00

'Başının çaresine bakmak!..'

'Başının çaresine bakmak!..'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Baykal ne denli rol çalmaya kalksa da, olmuyor! İktidarın –ve medyasının– eline birkaç günlüğüne açmazlarının üstünü örtme fırsatı sağlayarak, hırslı beyefendinin Cumhurbaşkanı olma ateşi yanıyor gibi bile olmadan söndü.

Kim saptırmaya uğraşırsa uğraşsın, muhalefet, ancak iktidarı hedef alan bir mücadeleye giriştiğinde “majestelerinin muhalefeti” olmaktan çıkıp gerçek bir muhalefet olabilecek. Ve ancak o zaman gündemi belirmek üzere kendisini ve halkın sorun ve taleplerini dayatmayı başarabilecek. Yoksa gündem, iktidarın üst üste yığılan içinden çıkılmaz sorunları içinde bir o yana bir bu yana salınıp durmasıyla değişiyor gibi görünürken, halkın tahammül sınırlarını giderek daha çok zorlayarak ve belki patlamalara yönelterek akıp gidecek.

Halkı kuşatma altına almış olan milliyetçilik ve dincilik şimdilik belirli bir etkide bulunmayı sürdürüyor. Ancak fiili zor ve hile-hurdaya başvurulmadan yönetmenin giderek zorlaştığı da gerçek. Barajlar, diz boyu eşitsizlik ve adaletsizliklere rağmen, 7 Haziran’da sarsılan iktidar zorla toparlanabildi ve 16 Nisan’da halkın çoğunluğunun rızaya dayalı onayına artık sahip olunmadığı net olarak bir kez daha görüldü.

“Başının çaresine bakma” zamanı gelmiş görünüyor!

Ama “başının çaresine bakma,” sadece, halkın ya da hep söylendiği gibi milletin iradesinin artık “cepte” olmaktan çıkmasıyla zorunlu hale gelmiyor. Tümü halktan kopmaya götürücü çok sayıda duvarlar var toslanan. Biri, Amerika ile ilişkiler.

İ. Karagül gibi çaresizliğin aşılmasını dolduruşa gelmede ve getirmede arayanlar az değil. Ama ölçüler büyüyünce destekleri son derece azalıyor. Hangi tekelci patron içi “hüp” etmeden Amerika ve Almanya ile bozuşmayı göze alır? “Yandaş” pozisyon tutmuş tekelci bile, ihracatın yarısından çoğunun geleceğini mi düşünsün, yoksa “Suriye’de ABD’yle çatışma çıksa ne olur?” korkusuyla yatıp kalkarken “yerli-milli silah sanayii”nin tatlı karlarının nasıl hayalini kuracağını mı? Gündem yüklü. Zor zamanlar!

Türkiye 1952’den bu yana NATO ülkesi. NATO uğruna, Kore’de ne zayiatlar verilmişti! Şimdi İngiltere’den, Türkiye için, NATO’nun “bir üye devlet saldırıya uğrarsa ortak savunulur” diyen 5. maddesinin işletilmemesi isteniyor. Bizzat ABD Başkanı Trump, NATO müttefiki dururken, Suriye’de, o “müttefik”in ısrarla “terör örgütü” dediği YPG ile ittifak yapıyor. Açıktan sınırda silah gösteriyor.

Çin filan ama... Çin’in bugünkü 1 nolu ortağı Rusya henüz domates ambargosunu bile kaldırmış değil. Üstelik, YPG onun da müttefiki. Rusya da, tıpkı Amerika gibi, Kürt Kantonlarının Türkiye sınırında askerleriyle nöbetler tutuyor, silah gösteriyor yani. Oysa, hem Çin hem Rusya, Türkiye için Amerikan ağırlığını dengelemek ve aradan sıyrılmaya çalışmak için önemli sayılıyorlardı! Çin yine Şanghay İşbirliği Örgütü’ne çağırıyor, ama o kadar. Bir de ekonomik ilişkilerin iyileştirilmesi...

C.Bşk., yine de “ittifaka gölge düşecekse başımızın çaresine bakarız” diyerek, son kozunu oynuyor. Ne tür bir çare bu bakılacak olan? Binali Bey “Amerika ile savaşacak değiliz ya” demişti, ama silahlar ortalıkta! Ya Trump “ne haliniz varsa görün” derse, peki? NATO’dan çıkıp ŞİÖ’ye mi girecek o zaman Türkiye? Var mı bunun koşulu?

Daha üstelik doğrudan iktidar sorunuyla ilişkili iki sorun var ABD ile ilişkileri ilgilendiren: Bir türlü iadesi sağlanamayan Gülen ve Zarrap meseleleri! Haydi biri darbeye kalkışmıştı, ya doğrudan hükümet sorunu yapılan diğeri?

Başta Almanya, Avrupalılara ve AB’ye de yönelik olarak da en üst perdeden konuşulmuştu. Şimdi “stratejik ortak” filan denerek manevra yapılmaya çalışılıyor. Sadece ekonomik yönden bakılsa bile, Batı’dan kopma bir yana, araya mesafe konma şansı ne kadar?

Tümü gelip halkla iktidar arasındaki mesafenin açılmakta oluşuna bağlanıyor. Ne yanıt alırsa alsın, ABD dönüşü C.Bşk., partisinin kongresinde AKP Gn. Bşk. da olacak. Hem halkla ilişkilerdeki bozulmayı hem de Cemaat ilişkileri kapsamında AKP içinde soruları aşmak için, bütün ipleri elde toplayacak!

Ama bu, içte ve dışta tek hedef olmak da demek! “Tek adamlık” özenilecek şey belki, ama çaresizlik başa bela!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...