12 Mayıs 2017 00:30

Emek mücadelesi yükselme döneminin eşiğinde!

Emek mücadelesi yükselme döneminin eşiğinde!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son hafta içinde emek mücadelesi alanında, bundan sonraki gelişmeleri de etkileyecek iki önemli gelişme oldu.

Bunlardan birincisi; Düzce’de kurulu TEKNOROT fabrikasının işçilerinin üç gün süren direnişiydi. Haftanın ikinci önemli gelişmesi ise cam iş kolunda TİS görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması ve Şişecam‘ın 7 fabrikasında grev kararının asılmasıydı. 

Haftanın başında, 1200 TEKNOROT işçisi, Türk Metal’in işçilerin 500 TL’lik zam isteğinin arkasında durmayıp, 200 TL’lik zamma imza atması üzerine şalter indirerek direnişe başlamıştı. Yapılan sözleşmeyi işçilere kabul ettirmek için fabrikaya gelen Türk Metal’in Düzce şube başkanı işçiler tarafından kovulmuş, sendikanın ikna girişimleri işe yaramamıştı. 

Ancak işçilerin karşısında olan sadece patron ve patron uşağı sendikacılar değildi. Emniyeti ve Jandarmasıyla güvenlik güçleri de işçilerin karşısında yer almış, güya “aracılık” adına işçileri tehdit etmişler, sonuçta sendikacılarla, patron, güvenlik güçlerinin iş birliği ile TEKNOROT işçilerinin direnci çarşamba akşamı kırıldı.

Son haftanın ikinci önemli gelişmesi cam işçilerinin sendikası Kristal-İş’in Şişecam Sanayii’nin 7 fabrikasında “grev kararını” asmasıydı. 
Bu karar önemli. Çünkü, 2017’nin en önemli TİS görüşmelerinden birisi cam iş kolunda yapılacak. Ve bu görüşmeler uzlaşmazlıkla sonuçlanmıştı. Dahası cam işçileri Türkiye işçi sınıfının en mücadeleci işçileriydi. Bugüne kadar 1966’daki ünlü “Grev Bildirisi”ni hazırlayan ama grevleri 84. gününde hükümet tarafından yasaklanan bir mücadele kültürü üstünden geliyorlardı.

Cam işçilerinin 1966’dan beri baş vurduğu 10 grevden 5’i hükümetler tarafından “Ulusal güvenliği tehdit ettiği” gerekçesiyle yasaklanmıştı. Cam işçilerinin 2014 grevi de AKP hükümeti tarafından aynı gerekçeyle yasaklanmıştı. 

Şimdi cam işçileri bu mücadeleci geçmişlerinin bilincine, metal işçilerinin 2015’te tüm sınıfa örnek olan direnişlerinin öğrettiklerini de ekleyerek greve hazırlanıyorlar.

Çalışma koşullarının olağanüstü arttığı, ücretlerin maliyet içindeki payının yüzde 4’e gerilediği bir zamanda bu grevi, cam işçileri çok önemsiyorlar.

Nitekim Evrensel'e yazan cam işçileri; “Sendikacılarımıza, istenilen rakamdan kesinlikle bir kuruş dahi düşülmemesini, Otocam fabrikasının gruptan ayrı ele alınmasını kabul etmediğimizi, idari maddelerden kesinlikle taviz vermeyeceğimizi ve bir daha üç yıllık sözleşme imzalanmasını kabul etmediğimizi defalarca söyledik ve bunun için her türlü mücadeleye hazır olduğumuzu bildirdik...Bu dönem elimizin daha güçlü olduğunu buluyoruz. Çünkü metal işçileri bize yol gösterdi, örnek oldu. 2014 yılında yaptığımız hatayı bir daha yapmaz ve metal işçilerinin açtığı yoldan giderek yasağa rağmen üretim yapmayacağız” diyerek kararlılıklarını ortaya koyuyorlar.
Son haftalarda, TÜPRAŞ ve Petkim işçilerinin iş bırakma ve gösterilerle süren ve ortaklaşma aşamasına gelen mücadelesi, lastik fabrikalarının mücadelesiyle de birleşecek bir potansiyele işaret etmektedir. Metal, Cam ve petro-kimya gibi önemli işkollarında birbirini de etkileyecek grev ve direnişlerin emek mücadelesi gündemini belirleyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Son haftadaki gelişmelere bile bakıldığında, emek mücadelesinden yana bakan herkes için şunlar açıkça görülmektedir:  

1- Gerek daha önce hiç bir mücadele geleneği olmayan TEKNOROT işçilerinin “beklenmeyen” direnişleri, gerekse cam işçilerinin patronla uzlaşmayı reddeden tutumu gösteriyor ki, 2017’nin önemli sözleşmelerinde işçiler, “Sendika ile patron anlaşmış, artık olan olmuş!” demeyecek.

2- İşçilerin gazetemize yazdıkları mektuplardan ve işçiler arasında yapılan haberlerden anlaşılıyor ki, işçiler 2015 metal işçilerinden ve kendi mücadelelerinden öğrenerek ilerlemek gerektiğinin farkına varmış bulunuyorlar.

3- İşçiler hükümetin grev yasağına karşı panzehri de keşfetmişler, yasağa rağmen, bu yılın başında Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin yaptığı gibi, mücadeleyi sürdürerek patronu dize getireceklerinin farkındalar.

Bunların da ötesinde üç milyon kamu emekçisi ağustosta yapılacak görüşmelere “İş güvencesinin savunulması”  başta olmak üzere pek çok sorunun çözümü için sözleşme masasına oturacaktır. 

Nitekim, iki yıl boyunca sermaye partileri, Türk Metal ve patronun baskısı sonucu Türk Metal’e geri dönen Renault işçileri de “Kendilerine sorulmadan imzalanacak bir sözleşmeyi kabul etmeyeceklerini” yeniden ilan ederek 2015 çizgisinde mücadele için hazırlanmaktadırlar.

Yaz emek mücadelesi açısından sıcak geçecek, sonbahar ise daha da sıcaklaşacaktır.

Gelişmeler bunu şimdiden açıkça gösteriyor.

CAM İŞÇİLERİN MÜCADELE TARİHİNDEN BİR BELGE:GREV BİLDiRİSİ!

1966 yılında cam işçilerin grevi 84. günüde hükümet tarafından yasaklanmıştı. Ancak bu mücadele içinde işçilerin kamuoyunu bilgilendirme amaçlı, emek mücadelesinin tarihinde adı “Grev Bildirisi” olan bildiri artık sadece cam işçilerinin değil tüm işçi sınıfının mücadelesinin bir belgesidir. Nitekim,”Grev Bildirisi” hem işçi kültürünün hem emek mücadelesinin tarihsel bir belgesidir artık. 

Önemli iş kollarında emek mücadelesinin yoğunlaşacağı bir döneme girerken, 1966 ruhuyla yeni grevlere doğru adımlar atarken bu tarihsel bildirinin tam metnini yayımlıyoruz. Nereden nereye geldiğimizi, nereye gelmediğimizin kıyaslanmasına da yardımcı olması ve mücadele tarihinden öğrenmede yol göstermesi dileği ile “Grev Bildirisi”ni yayımlıyoruz.

“Sayın İstanbul Halkına, Biz işçiyiz. Paşabahçe’de bir fabrika Şişe ve Cam yapar, orada çalışırız. Beyoğlu’nda süslü bir mağazası var. Tabaklar, bardaklar görürsünüz de iftihar edersiniz. İşte onları yaparız biz. 1800 derece hararetin altında çalışırız. En eskimiz 30 seneyi dolduranımız, Vergiler dahil saatte 150 kr. Günde 12.00 TL.alır. Saatte 55 kr .80 kr. 90 kr. Alanımız vardır. Vasatisi 125 kr. dur.”

Hepimiz 2500 kişiyiz. Ailelerimizle 10.000. Toplu Sözleşme Kanunu çıktı dediler. Biz de hak isteyebilecekmişiz. 3 sene evvel sözleşme yapıldı. Bize bir şey veren olmadı. Biz de 3 sene bekledik şimdi verin dedik. Bizim İşverenimiz Şahap Kocatopçu imiş. Büyük adammış, zengin adammış. Ama sözleşme yapmak istemiyor. Hakkınız yok diyor. Mahkemeye gittik, Yargıtaya gittik hakkınız var dediler. Ama, adam olmaz diyor.

Biz de greve başladık. Fabrika Devletin malı, zararı Devlete biniyor. Kocatopçu tıkır tıkır maaşını alıyor, zarar ettiği yok. Bize hak vermemek için neler yapmadı ki. En son haberimiz olmadan protokol imzalattı. Netice gene bize bir şey vermedi. Üstümüze tabancalı adamlar geldi. İki arkadaşımız hastanede. Fabrika kapısına ekmek astılar, pencereden tulumba tatlısı gösterdiler, arkadaşlarımız hapishanede yattı. 

Bugün 80 günü geçti gene de hakkımızı istiyoruz. Dağlarda ebegümeci topluyoruz, labada topluyor, balık olursa oltayı alıp koşuyoruz.

Evde fazla eşya vardı kilim, mintan, iskemle gibi. Onları da satıyoruz. Ölüm Allahın emri ama bu adam bizimle masaya oturmalı, mahkeme kararına, Yargıtay kararına uymalı. Bu adamın hem Devlete milyonlar zarar vermeye, hem de bizleri süründürmeğe ne hakkı vardır? Halbuki fabrikanın bir günlük zararını, bize zam diye verse mesele hallolur.

Sayın Hemşehrilerimiz!

Bu adama dur diyen yok. Gazeteler çok yazdılar, çizdiler, her şeyi biliyorsunuz. Sendikamız Karaköy’deki Ziraat Bankasının İstanbul Şubesinde (28653) No’lu hesap açtı. Emekten yana olanlar, haktan yana olanlar, emeği ile, alın teriyle çalışanlar maddi ve manevi yardıma koşuyorlar, hesaba bir kuruş da olsa para yatırıyorlar. 

Biz Cemiyette yalnız kalmadığımızı anladık. Sen de hemşehrim, sen de sesini yükselt, yapılan işlerin, haksızlığın hesabını sor. Biz haksızsak yüzümüze vur ama susma. Bir hemşehri olarak yapabileceğin şeyler vardır. Hakem ol, haklıyı haksızı ayır, sonra bu fakir işçiye, bu fakir devlete daha fazla zarar verilmesine mani ol. Millet isterse, her şeyi yapar, her meseleyi halleder. Hoşça kalın hemşehrilerimiz, birimizin derdi hepimizindir. 1966 yılında bunu anlamayanlar başlarına gelince üzülmesinler.  Halen Grev’de bulunan İŞÇİLER

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...