12 Mayıs 2017 00:30

Derbiden kalanlar

Derbiden kalanlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerilimi, sporun olmazsa olmazı olarak gördüklerini açıkça dile getiren spor pazarlamacıları, kadınlar voleybol ligi final karşılaşması sonrasında yaşanan dostluk görüntülerine bakıp da boşu boşuna üzülmesinler... Geçtiğimiz hafta sonu tanık olduğumuz olaylar, sporu, dostluk kavramıyla birlikte hayata geçirebilecek kültürel ve zihinsel gelişmişliğin ne kadar uzağında bulunduğumuzu bir kez daha gösterdi bize...

“İnsanların deplasmanda maç seyretme özgürlüğü vardır” düşüncesinin baskın çıkmasıyla derbilerde uygulanan deplasman yasağı kaldırıldı ve Fenerbahçeli taraftarlar belediye otobüsleriyle Beşiktaş’ın stadına taşındı. İnsanlara deplasmanda maç izleme yasağı getirmek elbette çok saçma. Ama insanlara!.. Kendilerini stadyuma götüren belediye otobüsünde ne cam ne de kapı bırakan bu vandal sürüsüne insan demek mümkün mü? 

Şiddet sorununa sadece yasaklarla, cezalarla çözüm aramak tam bir ilkellik. Deplasman yasağının yürürlükte olduğu sürede, işin kültürel boyutuyla ilgili olarak hiçbir çalışma yapmaz, hiçbir plan, proje geliştirmezsen, yasak kalktığı zaman elbette eski görüntülerle karşılaşırsın... Deplasman yasağının, bu yaratıkları kendi kendine ıslah edip saygının, vicdanın ve dostluğun anlamını bilen bir seviyeye çıkarmış olabileceğini mi umut etmiştiniz yani?

Sporun ileri derecede yozlaşmasında, “eril zorbalık jargonu” şeklinde nitelendirebileceğimiz ve ağırlıklı olarak kibir, tehdit, küfür, nefret, düşmanlık içeren marazi dilin payı çok büyük.

Öyle enfeksiyonlu bir dil ki, saygının, empatinin zerresi yok... Buna karşılık; emredici, rakiplerine hep üstten bakan, onları aşağılayan, dışlayan, ötekileştiren söylemlerle dolu. Nereye baksak örnekleri karşımızda...

Derbi öncesinde Beşiktaş tribününde açılan dev pankartta, “Burası Beşiktaş Akıllı Ol!” yazıyor mesela. Düpedüz maganda ağzıyla bir tehdit... “Bulunduğun yeri gözeterek ayağını denk al ve direnmeden, mücadele etmeden teslim ol, aksi takdirde başına hiç ummadığın şeyler gelebilir” ifadesini dört kelimeye sığdırmayı becermişler...

Maçtan sonra yaptıkları açıklamalarda, Şenol Güneş ile Oğuzhan Özyakup, Fenerbahçe’yi ezdiklerini söylüyorlar. 9 kişi kalmış rakiplerini sahada yenememenin acısını, kibirli ifadelerle tedavi etmeye çalışıyorlar. Oğuzhan, Fenerbahçeli oyuncuların gözlerindeki korkuyu gördüklerini söylüyor... Bravo!.. Başarı budur işte!.. Rakibinizi, korkudan titrettiğiniz için ne kadar takdir edilseniz azdır!.. Üstün oynadıkları ve üstelik de rakiplerinin 9 kişi kaldığı bir karşılaşmada neden galip gelemediklerini sorgulayacakları yerde saçma sapan söylemlerle rakiplerini aşağılayarak kendilerince teselli buluyorlar. Maçın skorunu; şans, kader, talih, kısmet gibi kavramları kullanmadan açıklayabilecek bilgi donanımına ve derinliğine sahip değiller... Maçı, kendi takımınızdaki eksikliklere, hatalara, yanlışlıklara değinip öz eleştiri yaparak yorumlamaktansa böyle boş laflarla değerlendirmek çok daha kolay ve tatmin/teskin edici ne de olsa... 

Derbideki gerilimin fitilini Talisca ile Volkan ateşledi. Talisca yaptığı el hareketiyle Volkan’ı çileden çıkarırken, Volkan da maç boyunca ve maçtan sonra bu hareketin hesabını sormak için çıldırmış bir intikamcı edasıyla fırsat kovaladı. Bizde malum, cezalandırma yetkisine sahip kişilere, kurumlara güven duyulmadığı için “Kendi hesabını kendin gör” anlayışı makbuldür.

Talisca’nın ahlaksızlığını karşılıksız bırakmamaya kararlı görünen 

Volkan hıncını ancak maçtan sonra alabildi. Tam da futbol ortamımıza yakışan bir dille... Yeşil sahaların maganda kabadayısının, Brezilyalı oyuncu hakkında Şenol Güneş’e söylediklerinde nefret suçu, cinsiyetçilik, tehdit, hepsi var...

Aslında sorun şu ki, hiçbir Beşiktaşlı, Talisca’nın hareketini eleştirmediği gibi, hiçbir Fenerbahçeli de Volkan’ı kınamıyor. Beşiktaşlılar Talisca’ya yaptıklarını gerekçe göstererek Volkan’ı, Fenerbahçeliler de Volkan’a yaptıklarını gerekçe göstererek Talisca’yı suçluyor. Buradan, kulüplerin dillerinden düşürmedikleri “erdemli duruşa”, bazı çirkeflikleri hiç gocunmadan sineye çekebilme yeteneğinin de dahil olduğu sonucuna varıyoruz. Çirkefliklere sahip çıkacakları yerde, Beşiktaş Talisca’yı, Fenerbahçe de Volkan’ı cezalandırsa, bu; hem dostluk, hem de yeni bir spor anlayışı oluşturma yolunda önemli bir adım olabilir. 

Tabii böyle bir şeyin gerçekleşebilmesi için rant uğruna onurdan, dürüstlük, mertlik gibi erdemlerden, vicdandan, saygıdan asla ödün vermeyen bir anlayışı özümsemek gerekir. Bu anlayışa uygun, empati üzerine temellendirilmiş bir dostluk dilini de elbette. Ne yazık ki şimdilik, buna dair umut veren minicik bir işaret bile yok... 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...