11 Mayıs 2017 00:04

Açlık grevleri: Bir şey yapmamız lazım!

Açlık grevleri: Bir şey yapmamız lazım!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir şey yapmamız lazım!

Ankara’da Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile Dersim’de Kemal Gün’ün açlık grevleri sürüyor.

60’lı günlerden 70’li günlere uzandı, açlık grevi yolu ile hak talebi…

Birisi, sonuç olarak çalışma hakkı, akademik özgürlüklerle ilgili;  diğeri ise “mezar hakkı” olarak nitelenen ama inanç özgürlüğü ve elbette birinci grup için de geçerli insan onuru ile ilgili.

Her ikisi de, daha önceki yazılarımızda da vurguladığımız gibi, bizim anlayışımıza göre, şeref ve haysiyet (onur) meselesidir.
Şu soru çok soruluyor: “Biz ne yapabiliriz?”

Ben bütün hak mücadelelerinde ve desteklerde, sadelikten yanayım. Herkes- hepimiz verilen mücadelenin bir parçası olabiliriz.
Ankara’da olanlar için mesela ziyaret, insan hakları anıtı önüne gitmek.

İkinci olarak konu-komşuya duyurmak. Üçüncü olarak hangi parti ya da dernek, vakıf, oda üyesi-sempatizanı olursak olalım, siyasi iktidarı uyarması için girişimde bulunmak.

Ya da bizim şu anda yapmaya çalıştığımız gibi, yazma/çizme olanağı olanların ve haber verme/yazma olanağı olanların bu işlevlerini yerine getirmesi gibi...

“Biz ne yapabiliriz?” sorusunun pek çok cevabı olabilir.

Pek çok şey yapılabilir. Bir imza sevgili okuyucular, bir imza attığımız için olumsuzluk anlamında, hayatlarımız değişebiliyor;  biz de bir imza ile koşulları, hayatları değiştirebiliriz.

O nedenle herkesin her türlü katkısı olabilir. Herkes/hepimiz, kendimiz takdir edebilir ve  katkıda bulunabiliriz.

İnsan hakları savunucuları, hak mücadelesinde meseleye şöyle bakarlar:

Eylemcinin eylem yöntemine değil, itiraz ve talep konusuna bakmak…Eğer konu insan hakları konusu ise egemenlerin, “Bak eylemciler şiddet kullanıyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor” diye ithamlarına değil, konuya, yani korunan/korunmak istenen değere bakarlar.

Korunan/korunmak istenen değer, insan hakları mı değil mi?

Biz, her iki eylemde de en başta insan onurunun korunması ve insan haklarına saygı mücadelesi verildiğini düşünüyoruz.

Yaşam hakkını savunuyoruz. Bir hak arama yöntemi olarak açlık grevlerine/ölüm oruçlarına yaklaşımımız ne olursa olsun, eylemcinin hak talebinin içeriğine bakıyoruz. Hak talebinin konusu insan hakkı ise biz bu talebi savunuyoruz.

Elbette eylemcinin inanç özgürlüğünü savunuyoruz. 

Mesela Dersim’de baba Kemal Gün’ün eylemi…

İnsan hakları herkesin doğuştan sahip olduğu haklar ise, Kemal Gün’ün oğlunun ölmeden önce inancına göre gömülme hakkı vardı. Senin/ benim, yani yaşayan insanlar olarak yaşarken sahip olduğumuz bir haktır bu. Gömülme/gömme hakkının ille de bir ulusal üstü insan hakkı belgesinde yazması gerekmiyor. İnanç özgürlüğünün bir parçası ve insan onuru anlayışının bir parçası olarak düşünmek lazım.

Baba Kemal Gün’ün de bu hak bağlamında oğlunu, kendi inancına göre ya da oğlunun inancına göre gömme, cemevinde ya da camide dini törenle ya da törensiz (Başka inançtan olanlar açısından kül olma, denizlere, nehirlere ya da havaya/doğaya karışma) hakkı vardır.
Her iki mesele de (Açlık grevleri yoluyla dile getirilen talep), insan hakları meselesidir.

Biz biliyoruz ki, her iki eylemci grubu da ölüm orucu değil, süresiz/dönüşümsüz açlık grevi yapıyorlar.

Bir şey yapmamız lazım!

Yaşamaları ve daha fazla bedenlerinde hasar oluşmadan meselenin halli için eylemcilerin istemlerine (talep konusu) sahip çıkalım:
Nuriye ve Semih için ve aynı durumda olan yüz binin üzerinde ihraç edilenlerin işlerine geri dönmeleri için…

Baba Kemal Gün’ün oğlunun ruhu huzura kavuşsun diye; insan onuruna saygı için, mezar hakkı için… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...