06 Mayıs 2017 00:51

Başkanlık kodları saptanıyor

Başkanlık kodları  saptanıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Küreselleşme olgusu kesinlikle salt ekonomi alanında yaşanmamaktadır. Olayı tetikleyen sermayenin devinim ve birikim sürecidir, ama dipten seyreden süreci hızlandırmak ve kolaylaştırmak için üst katmanlarda siyasette, hukukta, hatta felsefe ve ideolojide de çok köklü dönüşümler yaşanmaktadır. Sermayenin küreselleşmesinin en temel koşulu çözülemeyen ulus devletlerin yapısal pekişmeleri ve dünya hakimiyetini ele geçirme mücadeleleridir. Günümüzde ABD ile Rusya arasında yaşanan sürece gelecekte muhtemelen Çin, belki Hindistan ve sair büyük ve büyüyen ülkeler de katılacaktır. Genel tablo öylesine şekilleniyor ki, sermaye küreselleşirken, ulus devletler de dünya hakimiyeti için yoğun mücadele içine girmiş bulunuyor. 

Böylesi devler arası mücadelede taraflar saflaşırken, yandaş seçimi ve/veya yönlendirme politikası yürütmektedir. Oluştuğunu düşündüğüm sanal küresel federal yapılanmasında eyalet dokularının şekillendirilmesi de güçler arasındaki ekonomi-politik güç dengelerine göre ortaya çıkacak gibi gözüküyor. Potansiyel sanal eyaletleri taraflarına alabilmek için, bunların çeşitli açıklarının karşılanmasında birbiri ile yarışan büyük devletler, bu yarışta kendi aralarında olduğu kadar potansiyel eyaletlere karşı da nazik tavırlar sergilemektedir ve sergileyecektirler. Ancak böylesi uzun ince yolda ilerlemeye çalışan egemenler dizginlerin elden kaçmamasına da özel özen göstermektedirler. Kısacası, günümüzün küreselleşme koşulunda başat emperyalist egemen olmanın da binbir güçlüğü bulunmaktadır. Örneğin, Türkiye üzerinde manevralarda ABD ve Rusya’nın birbirlerine karşı nasıl manevralar yaptığını, tüm bu manevralarda da Türkiye’ye karşı hassas dengeyi korumaya çalıştıklarını görmekteyiz. Küresel finans krizinin Türkiye’yi doğrudan vurmaması nasıl Türkiye’nin krize sürüklenmiş ekonomiler düzeyinde olmamasının doğal sonucu idi ise, aynı şekilde, ABD ve Rusya arasında ülkemizin manevra alanında dolaşabilmesinin günah ve sevabı da salt Türkiye’ye ait olarak görülemez ve öylece değerlendirilemez. Resmin arkasını iyi görüp değerlendirmek gereklidir. Bu değerlendirmede ufak bir ipucu hangi liderin ne kadar dış geziye gitmesi ile ilgilidir. Örneğin, Putin ülkemize kaç kez geldi, ya da ABD başkanı ülkemize kaç kez geldi? Kısacası, kimin kime şeref konuğu(!) olarak gidiyor olması siyasetin vücut dilidir. Bir ülkenin diğer bir ülke ile gidiş gelişlerde ne düzeyde temsil edildiği ve bu tür seyahatin frekansı ülkeler arasındaki görünmez hiyerarşinin vücut dili ile ifadesidir. 

Türkiye’de referandum ile yaşanan rejim değişikliği ve onu izleyen dönemde siyasi lider ve liderlerin irticalen ve denetimli konuşmalarını iyi analiz etmek gerekmektedir. Evinde konuşur gibi irticalen yapılan, biraz da heyecan taşıyan ve ruh halini yansıtan denetimsiz konuşmalar ve beyanlar ile düzgün ve denetimli konuşmalar arasındaki büyük uçurum, başkanlık kodlarının oturtulma sancılarının yansımalarıdır. Bu süreçte basiretli siyasetçinin tavrı, bu farkı yansıtmaması olabilir. Aslında bu farkın toplum tarafından görülmesi, algılanması ve basiretle anlamlı yorumlanabilmesi hem siyasinin hem de ülkenin yararınadır. Böylesi fevkalade önemli rol iktidarda bulunan siyasi ekibin basiretli ve uzak görüşlü davranışı ile başarılabilir. İşte bundan dolayıdır ki, küreselleşen dünyamızda zor koşullarda yürütülen siyasi liderin en önemli avantajı güçlü parlamento ve kuvvetler ayrımı ilkesinin yürürlükte olmasıdır. Ülke içi güç ile uluslararası arenada güç ilişkisi farklı dokuları gerektirir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...