05 Mayıs 2017 00:59

Gerilim Seviciler

Gerilim Seviciler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadınlar Voleybol Ligi’nde Fenerbahçe, finalde karşılaştığı Galatasaray’ı üç maçta da yendi ve sezonu şampiyon olarak tamamladı.

Ödüllerin ve şampiyonluk kupasının verildiği törenin ardından, iki takımın sporcu ve teknik heyeti birlikte kamera karşısına geçip fotoğraf çektirerek bugüne kadar spor alanlarında ilk kez görülen bir tablo oluşturdular. Lakin, spor anlayışındaki yabancılaşma o denli vahim boyutta ki, gayet doğal ve normal karşılanması gereken bu durumu bile yadırgayıp eleştirenler çıktı. Neymiş, dostluk görüntüsü verirken ölçüyü kaçırıp meseleyi ifrat ve tefrit noktasına getirmemek lazımmış!.. Sporun asli unsurları yüksek rekabet ve kontrollü gerilimmiş!.. Bunlar sporun olmazsa olmazlarıymış!.. Bu tarz görüntüler, sporu spor yapan rekabet ve gerilim üzerinde olumsuz etki yaratabilirmiş!.. Ve daha bir yığın zırva... 

Bu fotonun bir mesaj verme meselesi olmadığını da özellikle vurguluyorlar. Olur ya, başkalarını etkiler ve rekabet algısı değişir diye ödleri kopuyor... 

Açık açık, “Medya olarak rant elde etme yolunda en çok rekabet, gerilim ve fanatizmden besleniriz” diyemedikleri için “yüksek rekabet” ve “kontrollü gerilim” gibi tuhaf kavramlar üzerinden kazanmayı kutsayan endüstriyel spor anlayışını diri tutmaya ve dayatmaya çalışıyorlar... 

Sormak lazım, “Kontrollü gerilim nasıl oluyor” diye. Kim, nasıl ayarlayabiliyor gerilimin dozunu/düzeyini? Gerilimi, önce yükseltip sonra da “Tamam bu kadarı yeterli, daha fazlasına gerek yok” diyerek belli bir çizgide tutmak mümkün mü? Gerilimi kontrol altında tutabilmek için kaç bin polisin görev yapması gerekiyor?

Rekabetin ve gerilimin, sporun temel unsurları olduğundan söz ederken, bir yandan da “Ama kavga, dövüş, küfür olmasın” temennisinde bulunmaktan da geri durmuyorlar. Ee nasıl olacak bu iş? Gerilmiş ve patlama nok-tasına gelmiş insanlar, o andan sonra hoşlarına gitmeyen bir gelişme karşısında nasıl kontrol altında tutulabilir ki? 

Tapındıkları rekabet kavramının fanatizmi beslediğini, fanatizmin de gerilim ve şiddet doğurduğunu onlar da bal gibi biliyor aslında. Ne var ki, ekonomik çıkarları bu döngü içinde boy veriyor. Farklı bir rekabet algısıyla, dostça yapılacak sporun, bu döngüyü kırıp yeni bir spor anlayışını hakim kılma ihtimali onlar için bir tehlike. Bu nedenle dostluk, kardeşlik görüntülerine hiç tahammülleri yok ve bu görüntüleri kabullenemiyorlar.

Oysa ne kadar güzel, örnek alınası ve yaygınlaştırılası bir dostluk tablosu... Maçta herkes elinden gelen gayreti göstermiş, onurlu bir şekilde mücadele edip terini dökmüş. Final maçlarının kaçınılmazı olarak bir taraf kazanmış, bir taraf kaybetmiş... 

Sonuçtan bağımsız olarak, onurlu, erdemli bir mücadele ortaya koymanın huzuru ve mutluluğuyla sporcuların maçtan sonra hep birlikte fotoğraf çektirmesi, sporun hayat memat meselesi olarak algılanmaması ve fanatizmin törpülenmesi adına çok önemli bir şey... 

Fotoğraf çekilirken kupanın ortaya konulmasından da rahatsız olmuş rekabet ve gerilim seviciler... “Fenerbahçe’nin kazandığı kupanın toplu fotoda ne işi var” diye soruyorlar... O kupanın kazanılmasında, Fenerbahçe’nin olduğu kadar diğer takımların da payı, katkısı bulunduğunu bilemeyecek kadar sığlar. Fenerbahçe kendisini zorlayan rakipleri sayesinde çalıştı, gelişme kaydetti, mücadele etti, maçları kazandı ve sonunda şampiyonluğa ulaşıp kupayı müzesine götürdü. Yani rakipleriyle sürdürdüğü mücadele ilişkisi içinde o kupaya uzandı. Tek başına oynayıp kazanmadı ya da para verip mağazadan satın almadı kupayı. Şampiyonluk kupası, rakiplerden soyutlanamayacağı gibi, onu kazanabilmek için ter akıtan diğer rakiplerle birlikte düşünüldüğünde asıl anlamını/değerini kazanır...

Birilerini mutsuz etse, birilerine ise sadece anlık bir hoşluk olarak görünse de, sporu, gerilimden, fanatizmden uzak, bambaşka bir anlayışla icra etmenin pekala mümkün olduğunu gösteren bu fotoyu asla unutmamak ve unutturmamak gerekiyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...