30 Nisan 2017 01:00

Savaşa, faşizme ve sömürüye karşı, birlikte 1 Mayıs'a

Savaşa, faşizme ve sömürüye karşı, birlikte 1 Mayıs'a

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1 Mayıs’a doğru gittiğimiz şu günlerde; işçi sınıfını, taleplerini tartışırken yeniden yeniden hatırlıyoruz: 1980’lerin sonlarında, emperyalizmin ideologları-propagandacıları, küreselleşme ile birlikte refahın daha adil paylaşılacağı, işçilerin çalışma koşullarının görülmemiş biçimde iyileşeceği, işsizliğin sorun olmaktan çıkacağı ve işçinin istediği gün-istediği saatlerde çalışıp; istediği zaman tatil yapacağı (Aslında bunun adı esnek çalışmadır) bir çalışma yaşamı vadediyorlardı. Giderek sömürünün ortadan kalkacağı, herkesin mutlu olacağı, savaşsız  ve barış içinde bir dünya da; bu propagandanın devamıydı. 

Bütün bu söylemler, 20. yüzyılın başında Kautsky başta olmak üzere ultra emperyalizmin savunucularının iddialarından farksızdı. Günümüzün küreselleşmecileri bu yalanları, 80 yıl kadar beriye çekip cilalamış, çekici renklerle boyamış ve büyük bir gürültü kopararak “Tarihin sonuna gelindiği” iddiasıyla tedavüle çıkarmışlardı.

Ancak aradan geçen çeyrek yüzyılın sonunda emperyalizmin ve kapitalizmin ideologları, artık “Küreselleşmenin insanlığın hiç bir sorununu çözmediği” ve “çöktüğü”nü kabul ediyorlar.

Küreselleşme, -daha o günlerde dünyanın gidişatına dair gerçeklerin farkında olanların söylediği gibi- aslında özelleştirme adı altında kamu kurumlarının büyük sermaye gruplarına yağmalatılması ve işçi sınıfının iki yüzyıllık mücadelesinin ürünü olan kazanılmış hakların tasfiye süreci oldu.

KAPİTALİZMİN İNSANLIĞA DAYATTIĞI DÜNYA

Son yıllarda 1 Mayıs alanlarına şöyle bir bakmak, işçilerin hangi taleplerle alanlara çıktığını görmek bile, kapitalizmin son umudu (“Tarihin sonu”nun bir anlamı da bu) olarak öne sürülen “küreselleşme” politikalarının işçi sınıfı ve halkları nasıl bir dünyaya mahkum ettiğini göstermektedir: 

- İşsizlik, yoksulluk ve gelecek güvencesizliği: İşsizlik, yoksulluk, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun büyümesi, gerçek ücretlerde düşme, çalışma sürelerinin uzun olması, iş güvencesi, sağlık ve sosyal hakların tasfiyesi, gelecek güvencesi...büyük sosyal-sınıfsal sorunların Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda...gibi en gelişmiş ülkelerde bile büyük soruna dönüştüğü artık herkesin kabul ettiği bir gerçektir. 1 Mayıs’a giderken bunu; gelişmiş ülkelerden işçi sınıfının talepleri ve karşı karşıya bulundukları sorunlar üzerine arkadaşlarımızın yaptığı haberlerde görüyoruz.

- OHAL’e, içeride ve dışarıda savaşa hayır diyerek, iş ekmek ve özgürlük talepleriyle: Türkiye’de bu büyük sorunlar daha da keskin ve acıtıcı olarak yaşanıyor. Gerçek ücretler sürekli düşerken enflasyon çift haneli rakamlarla ifade ediliyor. Günde 4-5 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesi, iş güvenliği ve işçi sağlığı yasasının uygulanmasının her yıl yeniden bir yıl daha ertelenmesine engel olmuyor. Dahası ortalama işçi ücreti ile asgari ücret neredeyse aynileşirken, açlık sınırının 1520 TL’ye çıktığı ülkede asgari ücret sadece 1404 TL’dir. İş güvencesine son darbe için Hükümet; bir yandan “kıdem tazminatı”nı fona bağlayarak, öte yandan kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırmak için son hazırlıkları tamamlamaktadır. İşsizlik ise son yıllarda zirve yaparak, yüzde 13.7’nin üstüne çıkmıştır. İşsizlik; faturası kadınlara yıkılarak ve kadın sömürüsü artırılarak aşılmak istenmektedir. Genç işsizliği oranı ise yüzde 25’e dayanmıştır. Hükümetin gençliğe vaadi “şehitlik”, “gazilik” ve “Kanıyla toprağı sulayıp bayrağı renklendirmek”ten ibarettir! Ülkede yasal grevler bile Hükümet tarafından ertelenmekte, OHAL sürekli bir düzen olarak korunmak istenmektedir. Bütün bunların üstünde “tek adam rejimi” inşa edilmesi için hayli yol alınmış bulunmaktadır. Ülkenin her önemli sorunu içeride ve dışarıda savaş politikaları devreye sokularak çözülmek istenmektedir. Irk, din-mezhep ve siyasi ayrımlar körüklenerek işçiler, emekçiler bölünmeye çalışılmakta, cihatizm kışkırtılmaktadır. Öte yandan Türkiye’nin işçileri 131 yıl öncesinin temel talebi olan “8 saatlik iş günü” talebini 1 Mayıs pankartlarına yazarak alanlara çıkacaklardır.  

- Savaşa, faşizme, cihatizme karşı: Faşizm ve savaş tehlikesinin kapıya dayanmış olması ise kapitalizm ve onun küreselleşme politikalarının vardığı yerdir. Halklar en gelişmiş ülkelerde bile yükselen faşizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığını, cihatizmi, Demokles Kılıcı gibi kullanarak halklara ve işçi sınıfına ayar vermeye çalışmaktadırlar. En büyük emperyalist ülkeler, dünyanın gerilimli bölgelerinde iç savaşları ve bölgesel çatışmaları kışkırtarak, dünyanın nimetlerinin yeniden paylaşımında mevzilerini güçlendirmek için her yola, her araca  başvurmaktadırlar.

SÖMÜRÜYE, SAVAŞA, BASKILARA KARŞI 1 MAYIS’A 

Dolayısıyla 2017 1 Mayısı; bir yandan işçi sınıfının kazanılmış haklarının savunulması, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, öte yandan yükselen ırkçılığa, faşizme, cihatizme karşı mücadelenin, özgürlüklerin ve demokratik kazanımların korunup geliştirilmesinin, hükümetlerin savaş politikalarına ve bu politikaların işçi sınıfına ve halklara fatura edilmesine karşı mücadelenin taleplerinin haykırıldığı bir gün olarak kutlanacak görünmektedir.

Öyleyse bütün dünyanın işçileriyle birlikte;

- İşçi sınıfını ve emekçilerin haklarının daha ileriden savunulması için,

- İş, ekmek ve özgürlük için,

- Savaşa, savaş politikalarının faturasına, ırkçılığa, faşizme, cihatizme hayır demek için,

- Sömürüye, emperyalist-kapitalist “çözümlere” ve “kurtuluş planlarına” hayır demek için 1 MAYIS’ta alanlara!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa