25 Nisan 2017 01:00

Canavarın kalbinde*

Canavarın kalbinde*

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugünleri de gördük şükürler olsun. İlk kez 24 Nisan 1919’da yapılan anma İstanbul’da artık yıllardır. Sadece o mu? Kimin aklına gelirdi bir gün Ankara’da, “ama”sız, kıvırtmasız, bir uluslararası soykırım konferansı  düzenleneceğini.

24 Nisan öncesi Brezilya’da Sao Pao Üniversitesinin düzenlediği uluslararası bir soykırım konferansındaydım . Tek şartla katılırım demiştim. 24 Nisan’da Türkiye’de olmamı sağlamanız koşuluyla. 2010 yılında. Aydınların resimlerini bırakmıştım İHD’ye. Ermeni aydınlarının ölüm yürüyüşüne çıkarılacağı Haydarpaşa Garı’nın önünde anma yapılacaktı ve Sultanahmet’te konuldukları şimdi müze olan eski cezaevinin önünde.Manevi açıdan son derece önemliydi bu. Ama siyasal açıdan son derece önemli olan ise, asıl Ankara’da ilk “ama”sız, sansürsüz soykırım konferansının düzenlenecek olmasıydı.

Teşekkürler bunu mümkün kılan Ankara Düşünceye Özgürlük İnisiyatifine. Tam bir bilek güreşi yaşanmıştı T.C. makamları ile. Önce konferansın engellendiği haberi geldi ben Afrika üzerinden uçarken. İner inmez düzenleyen arkadaşları aradım. “Hemen gel” dediler, “Son anda izin çıktı”. 2005 yılında son anda Bilgi Üniversitesinde “Osmanlı Ermenileri” konferansına izin verilmesi gibi. **

Eski Mücadele Birliği üyesi adalet bakanının “sırttan hançerleme” diye nitelemesine, Ergenekon ekibinin bir yandan sokakta protestolar yaparken, mahkemelerden yasaklama kararları çıkarmasına karşın.

Konferans yapılırken, T.C.nin 2. Cumhurbaşkanı İnönü’nün oğlu, İHD Genel Başkan Yardımcısı Eren Keskin’in üstüne yumurta atanlar da, ülkücüleri de sollayan, daha sonra Talat Paşa Komitesi kuracak olan Ergenekonculardı.  En üst otorite, 2010 yılında da, bu yasaklama kararının liberal makyajlarına zarar vereceğini düşünüp, konferansın yapılmasına izin vermişti. Tam da kritik referandum ve seçimler öncesi ve sırasında…

Haklar ve özgürlükler ancak risk alarak, tehditlere karşın yürümeye devam ederek kazanılır. Lütuf bekleyerek değil. 2010 yılında Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi Üniversitesinin rektörleri akademik özgürlüğe sahip çıkacak cesarete sahipti. Ankara’da ise bu cesarete sahip olduğunu Düşünceye Özgürlük İnisiyatifi kanıtladı.  Nice “sivil toplum “ ve “kitle” örgütü, polis “yer vermeyin” deyince kararlarından vazgeçmişti, binada “tadilat var” gerekçesi ile.  Sonunda bir otel bulunmuş, o da baskı üzerine aynı gerekçe ile vazgeçmişti.

Ama izin çıkınca da, o tamirat, tadilat hikayesi rafa kalkmıştı. Ama öyle bir sivil polis ablukası vardı ki, konferansa katılmak da mangal gibi yürek gerektiriyordu. ***

İlk güne yetişemediğim için Ergenekoncular dışarıda protestoda mıydı bilmiyorum. Ama bir yıl önce, Meclise “Mavi Kitap” iletilmesi engellendiğinde, İHD Genel Merkezinde Ara Sarafyan ile yapılan sunum ve basın toplantısı sırasında binanın önünde toplanmayı yine ihmal etmemişlerdi. Bu yıl Ankara’daki anmanın nasıl geçtiğini, artık gazetemizin sayfalarında okuyacaksınız. Ne güzel İzmir Kitap Fuarında Zakarya Midanoğlu’nun  “İzmir Ermenileri / Ege Kıyılarının Yitip Gitmiş Sakinleri” (ARAS Y.) adlı kitabının sunumunun tekrarlanacak olması. 

Teşekkürler, daha ’90’ların ortasında “Azınlık Hakları Komisyonu” (sonra adı Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon oldu) kuran İHD İstanbul Şubesine. 

Teşekkürler, ’90’lı yıllarda 24 Nisan’ı anma cesaretini  gösteren Özgür Gündem geleneğinden gelen gazetelere.. 

İlk 6-7 Eylül ve Kamp Armen Sergisi’ni zorlu ’90’lı yıllarda açılmasını sağlayan komisyonun isimsiz kahramanlarına. Osmanlı arşivinde çalışmaları engellenen iki genç akademisyene, Ara Sarafyan ve Hilmar Kaiser’e konferans verdiren Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyona teşekkür. 2010’lu yıllarda ilk kamuya açık alanlarda 24 Nisan anması düzenleyenlere. Teşekkürler kaybedilen Ermeni aydınlarının resimlerinin ilk kez sergilenmesine izin veren Cumartesi Annelerine. Ataş ve Çankırı’ya aydınların izlediği rotayı izledikten sonra Diyarbakır’da giden Tarihçi Ara Sarafyan ile Dicle Köprüsü’nden soykırım sırasında yaşamını yitirenler için çiçek bırakan Büyükşehir ve Sur Belediyesine. ’90’ların başında o kadar yalnızdık ki, Ermeni tabusu davasında.

1995 yılında bu davanın aydınların düşünce özgürlüğü için başlattığı ilk sivil itaatsizlik kampanyasında. Artık Kürt tabusuna karşı imza verecek cesareti gösteren aydınlarımızın Ermeni tabusu konusunda tavır almaları için 2007 yılında Sevgili Hrant’ın vurulmasını beklememiz gerekecekti. 

* Yazımın başlığını, Küba’nın Büyük Şairi Jose Marti’nin “Inside the Monster: Writings on the United States and American Imperialism” (Mountly Review Yayınları, NY 1975) adlı kitabının başlığından ödünç aldım.

** Konferansta sunulan tebliğler daha sonra”İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlığı altında kitap olarak yayımlandı (BÜY, İstanbul 2011)

*** Konferansta sunulan tebliğler daha sonra,”Öncesi ve Sonrası ile 1915 İnkar ve Yüzleşme” başlığı altında kitap olarak yayımlandı. (Ed: Sait Çetinoğlu ve Mahmut Konuk, Ütopya Yayınevi, Ankara Nisan 20013).

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...