1 Mayıs duyarlılığı ile 'kıdem tazminatı'nı savunmaya
Fotoğraf: Envato
1 Mayıs yaklaşırken, her 1 Mayıs sürecinde olduğu gibi işçiler, kamu emekçileri mücadeleci sendikacılar; kendi taleplerini gözden geçiriyorlar.
Öte yandan referandum rüşvetleriyle bütçesindeki delik olağanüstü büyüyen Hükümet ve her sıkıştığında arkasında Hükümetin desteğini bulan büyük patronlar da “Gelen 1 Mayıs’tır; işçileri öfkelendirecek isteklerde bulunmayalım” gibi kaygılara düşmeden, fütursuzca talepler öne sürüyorlar. Nitekim Hükümetin bu yıl “Kıdem tazminatını fona bağlayacak yasayı” çıkaracağını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu yeniden açıkladı; Bakanlık çalışmasının pazartesi günü Hükümette ele alınacağını duyurdu.
FONLAR HÜKÜMETLERİN ‘DENETİMSİZ BÜTÇE’Sİ!
Aslına bakılırsa, patronlar ve sermaye hükümetleri işçilerin, emekçilerin, işsizlik, sağlık, emeklilik,...gibi, kendilerini güvenceye almak için yaptıkları birikimleri fonlara aktarmayı pek seviyorlar. Çünkü oluşturdukları fonların yönetiminde işçilerin, emekçilerin temsilcisi bulunmadığı gibi, hükümetler, Sayıştay, “Meclis denetimi” gibi bir denetim kaygısı da bulunmadan bu fonları kullanıyorlar. Dahası, patronlar her sıkıştıklarında bu fonları sermayenin yağmasına açıyorlar.
Yakın geçmişte İLKSAN ve Konut Fonu’nda biriken milyarların yandaş patronlara nasıl yağmalatıldığı hafızalardadır.
Şimdilerde ise gözde fon “İşsizlik Fonu”dur. Bu fonda halen 106 milyar TL gibi, AKP Hükümetinin ağzı sulanarak baktığı bir miktar toplanmış buluyor. Üstelik de onca yağmalanmasına karşın!
Örneğin en son; “8 milyon emekliye promosyon verdik” denerek referandum rüşveti olarak sunulan “sağlık güvencesi” konulu reklamlar için ‘İşsizlik Fonu’ndan medyaya milyonlarca lira aktarıldı. Yine bu yıl Çalışma Bakanlığının fondan alacağı miktar yüzde 30’dan yüzde 50’ye çıkarılmıştır. Bu kapsamda fondan Çalışma Bakanlığına, geçen yıl 3.9 milyar TL aktarılırken bu yıl bu miktarın 6.6 milyar TL olacağı belirtiliyor. Bu aktarmanın neden yükseltildiği bilinmezken, kimse tarafından da denetlenmemektedir!
Bütün bunların ötesinde Hükümet, İşsizlik Fonu’nu Varlık Fonu’na aktarma hesapları yapmakta, böylece Varlık Fonu’na “Rehine olarak konan” birikimin miktarını birden, iki üç katına çıkarmayı planlamaktadır.
KIDEM TAZMİNATI HAKKINI SAVUNMAK İÇİN ALANLARA!
İşsizlik Fonu’nun Hükümet tarafından nasıl kendi siyasi amaçları ve patronların ihtiyaçları doğrultusunda kullanıldığını gazetemizden, nispeten de genel olarak medyadan izliyoruz.
Eğer “Kıdem Tazminatı Fonu” kurulursa, onun başına da “İşsizlik Fonu” ya da geçmişte yağmalanarak tamamen iflas ettirilen “Konut Fonu”nun başına gelenlerden farklı bir şey gelmesi beklenemez. Tersine Hükümet, İşsizlik Fonu’nun yanına “Kıdem Tazminatı Fonu”nu da ekleyerek, elinin altındaki “denetimsiz” kullanacağı “özel hazineyi” büyütmeyi hesaplamaktadır. “Tek adam rejimi”yle birlikte bu fonların, “tek adam”ın, “örtülü ödenek” kadar özgürce kullanacağı kaynaklar olacağını söylemek de asla bir abartı olmaz.
Bu yüzden de 1 Mayıs’ın yarattığı sınıfın haklarına ilişkin duyarlılığı;
-“Kıdem Tazminatı Fonu’nun ne amaçla oluşturulmak istendiğini,
-İşçilerin alın terinden biriken milyarların çeşitli adlar altında ve her vesileyle patronlara aktarılacağı ve Hükümetin siyasi ihtiyaçları doğrultusunda harcanacağı,
-Böylece kıdem tazminatının en önemli özelliği olan işçinin iş güvencesi olması özelliğinin tamamen ortadan kalkacağı, işçiyi işten çıkarmanın patrona maliyetinin “sıfır lira”ya düşeceği,
-Kıdem tazminatının fona aktarılmasıyla sadece bugün çalışan işçilerin en önemli haklarının değil gelecek işçi kuşaklarının haklarının da gasbedilmiş olacağını,
-Eğer Hükümet kıdem tazminatını fona bağlayan yasayı çıkarırsa, kamu emekçilerinin iş güvencesini de çok kolay biçimde kaldıracak bir pozisyon elde edeceğini, işçiler ve her kesimden emekçiler arasında tartışmaya açmak ihmal edilemeyecek bir görev olarak ortaya çıkmıştır.
Bu yüzden 1 Mayıs tartışmalarında ve alanlarından kıdem tazminatı ile ilgili taleplerin ve sloganların öne çıkması hem sınıfın hem de içinden geçilen dönemin gerçekleriyle uyumlu olacaktır.
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 05:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15
- Partisini motive edemeyen Destici, sorununu ‘Ebu Bevval’ olmakla mı aşmaya çalışıyor? 17 Ocak 2024 04:11
- Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi! 14 Ocak 2024 04:55
- Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? 10 Ocak 2024 05:00
- İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var! 07 Ocak 2024 04:58
- Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? 05 Ocak 2024 04:57
- 2024’ü halklar için daha iyi bir yıl yapmak amacıyla haydi mücadeleye! 01 Ocak 2024 04:35
- Asgari ücretin itibarsızlaştırılarak kaldırılması tartışmaya açılmak isteniyor 29 Aralık 2023 05:00
- Özak tekstil işçilerinin direnişi ile dayanışma ihtiyacı daha da artmıştır! 24 Aralık 2023 04:26