21 Nisan 2017 00:15

Dağılma ya da kardeşleşme

Dağılma ya da kardeşleşme

Fotoğraf: Envato

Paylaş

YSK tarafından ilan edilmiş şaibeli sonuçlara karşı itirazlar, protestolar, eylemler sürerken en azından 2019 seçimleri gibi yakın bir gelecek için şimdiden nasıl bir tahkimat yapılacağı sorunu hem ‘evetçi’ hem de ‘hayırcı’ kesim için mühim bir tartışma konusu. AKP-MHP blokunun, üzerine hile hurda gölgesi düşen referandumdan istediği sonucu alamamış olması işinin kolay olmayacağını gösteriyor.

Zaten referandum öncesinde yapılan anketlerde bu cenahın oylarında ciddi bir erimenin ortaya çıktığı; kentli, kadın ve genç nüfusta bu blokun ortak projesine karşı kuşkuların giderek arttığı biliniyordu. Sonradan bu kuşkunun vaktiyle merkez sağ partilere oy veren, kentli muhafazakar tabandaki huzursuzluğun bir karşılığı olduğu IPSOS’un anketinde de tespit edilmiş oldu. 

Bu tablonun evet blokğunun dümenindeki AKP’de yol açtığı panik, partili kalemlerin tespit ve önerilerinden, aktarılan kulis bilgilerinden anlaşılıyor. Cem Küçük’ün AKP’nin radikal İslamcılarla  ve Mavi Marmaracılarla ilişkisini kesmesi gerektiğine ilişkin, sosyal medyada şiddetli tepkiler almış olan “önerisinin” sadece bir boşboğazlık olmadığı söylenebilir. İktidarın, temsil ettiğini düşündüğü blokun dağılan unsurlarını toparlayabilmek üzere ittifaklarını dizayn etme görevini bir biçimde önüne koyduğunu tahmin etmek zor değil. İktidar sandıktan aldığı olumsuz mesajdan nimet çıkarmak için önlemler almaya hazırlanırken bu türden kartları açan çok olacaktır. Öte yandan bu dağılma, devletin dizaynı için kitlesel mobilizasyon ve meşruiyet sağlama rolünü oynayan AKP’yi aşan bir sorun. Devletin çeşitli düzeylerinde de arkasında hizaya geçilecek bir “başkan” ile yürüme arzusu konusunda pürüzsüz bir mutabakatın sağlanamadığının işaretleri kadim devlet partisi MHP’nin durumundan da okunabilir. Blokun yeniden tahkim edilip edilemeyeceğini veya nasıl tahkim edilebileceğini biraz da ‘hayırcı’ların bundan sonraki tutumu gösterecek.

Referandum ‘evetçi’ cenahı dağıtırken bunun dışındaki kesimleri, ‘hayır’ yanıtında birleştirdi. Şimdi bu süreçten, referandumda yeter sayıyı bulmasına rağmen yara alarak çıkan bir taraf dağınıklığı toparlamaya çalışırken, OHAL koşullarına, propaganda engellemelerine, YSK usulsüzlüğüne rağmen kendisini kazanmış hisseden ‘hayırcı’ taraf edindiği moral üstünlükle hem sokakta ve adliyede “Biz kazandık” ilanında bulunuyor hem de yakın gelecek için bu birliktelikten çıkan inisiyatifi  nasıl koruyacağına kafa yoruyor.
Referandum süreci kimlik bariyerlerine, ideolojik benzemezliklere rağmen çok temel ve yalın bir talep etrafında oldukça heterojen bir kitleyi bir araya getirdi. Gezi direnişinde ve 7 Haziran seçimlerinde de kısmen ortaya çıkan bu türden bir mobilizasyonun siyasi bir getirisinin ve sosyolojik bir karşılığının olduğu artık açık. Bugün ‘evetçi’lerle ‘hayırcı’ların artık kardeşleşmesi gerektiğini söyleyen Başbakan da AKP’ye yakın yazarlar da tabloyu kendilerine massedebilecek sonuçlar çıkarmak için karşılarındaki güce bakarak öğreniyorlar. Ancak bu kesimleri bir araya getiren iktidar baskısı, özgürlüksüzlük, hukuksuzluk ve bunların sonuçları orta yerde dururken sırf AKP istiyor diye kardeşleşmek söz konusu olmaz. 

‘Hayırcı’ cenahtaki kardeşleşme ortak ve yakıcı bir talep etrafında birleşerek mahalle mahalle, sokak sokak kuruldu. Şimdi YSK yolsuzluğuna yönelik protestolar da bu kardeşleşmenin kurulduğu sokaklarda sürüyor. Memleketi daha geriye götüren bir anayasa tasarısına ve tek adam yönetimine karşı ister istemez mevcut mevzileri korumaya odaklanmış, bileşimi karışık bir hareketin yakın gelecekteki tutumunu öngörmek, antidemokratik bir paket karşısında birlikte durabilirken nasıl daha demokratik bir sistem kurulabilir sorusunda ortaklaşılıp ortaklaşılamayacağını şimdiden kestirmek zor. Ne var ki, kimlik bariyerlerini ve ideolojik duvarları esneten, onları bir engel olmaktan çıkaran ortak talep, kendi etrafındaki geçici ittifakları yaratırken ‘hayırcı’lar için de ne yapılması gerektiğini biriktirerek öğretiyor. 

“Herkesin hayırı kendine” diye başlayan, emekçilerin ve ezilenlerin siyasal görüşlerine, kimlik kaygılarına ve ideolojik farklılıklarına rağmen sokakta yan yana bulunmayı mümkün kılan model, halkın kardeşleşmesine dair temel saikin sağlam bir talep olduğunu gösteriyor.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...