17 Nisan 2017 00:57

‘Pirus Zaferi’ bile değil!

‘Pirus Zaferi’ bile değil!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’yi “tek parti tek adam rejimi”ne sürükleyecek anayasa değişikliği için düzenlenen halk oylaması dün yapıldı.

Gazetemiz baskıya girdiği sırada YSK’deki CHP temsilcisinin verdiği bilgiye göre (ki, YSK’deki CHP temsilcisi sonuçlara itiraz etmiştir) vatandaşların yüzde 51.3’ü “evet”, yüzde 48.7’si ise “hayır” dedi.

Gerek sonucun “bıçak sırtı” olması gerekse oylamalar sürerken başlayan, “hayır” cephesinin iki büyük partisi  CHP ve HDP’nin itirazları referandumun kendisinin de tartışma konusu olacağını göstermektedir. Ki önümüzdeki günlerde, hatta aylarda bu konunun siyasi gündemin önemli maddelerinden birisi olacağını şimdiden söyleyebiliriz.   

Kuşkusuz ki, ülkenin rejiminde önemli değişimlere yol açmayacak konularda yapılacak herhangi bir referandumda teknik olarak yüzde 50+1’i alan taraf galip sayılır. Ama, dün oylanan anayasa değişikliği herhangi bir düzenleme değildir. Tersine dün referanduma sunulan anayasa değişikliği, ülkenin rejiminin önemli ölçüde değiştirilmesini amaçlayan bir anayasa değişikliği idi. Bu yüzden de vatandaşın yüzde 51’nin “evet” dediği bir anayasa değişikliğinin büyük sorunlarla karşı karşıya olan Türkiye’de halkı birleştirmesi, çeşitli toplumsal kesimler arasında uzlaşma sağlaması, toplum indinde “meşru” görülmesi  beklenemez. Üstelik bu seçimin sonucu da şaibelidir. 

Üstelik bu anayasa değişikliği;

1-) Anayasa değişikliğinin ilk etabı olan Mecliste; TBMM İç Tüzüğü’nün gerektirdiği muhalefetin söz hakkı, vekillerin oylamalarda gizli oy kullanması kuralı gibi önemli ölçütleri umursamadan, MHP-AKP vekillerinin kaba gücü de devreye sokularak, dahası Meclisin üçüncü partisinin, HDP’nin eş başkanları ve 13 vekilinin tutuklandığı ve bu partinin Meclis faaliyetlerinin adeta dışlandığı koşullarda geçirilmiştir.

2-) Referandum boyunca, “evet” cephesi;

* Devletin, hükümetin ve yerel yönetimlerin araç gereçleri (hükümetin emrindeki 9 uçak ve 3 helikopter ve makam araçları dahil) başta olmak üzere her imkanı “evet” lehine seferber ederek,

* OHAL’i, KHK’leri, TMY’yi siyasi ortamı terörize etmek ve “hayır” cephesini sindirmek için kullanarak,  

* Valileri, kaymakamları, savcıları, emniyet güçlerini devreye sokarak, “hayırcı”ların illerde ve ilçelerdeki miting ve diğer etkinliklerini yasaklayarak, 

* Emniyet güçleri yanı sıra mafya bağlantılı çevreleri ve çeşitli yerel sivil milis örgütlenmelerinin önünü açarak,

* “Hayır” diyenleri “darbecilerle”, “FETÖ” ile aynı safta göstererek,

* Milliyet, din-mezhep, inanç, ahlak, kültür alanında halkın kutsal gördüğü bütün değerleri istismar eden bir kara propagandayı ülke üstüne bir kabus gibi çökerterek,

* İç ve dış politikanın en hassas konularının bile istismarında fütur tanımayarak; bütün bir referandum sürecini haksız, hukuksuz, adaletsiz bir “yarış” dönemi olarak domine etmiştir.

Toplam açısından bakıldığında, 18 maddelik anayasa değişikliğinin; gerek Meclisten geçirilmesi, gerekse OHAL koşullarında ve “hayır” diyenler için son derece zor ve hiçbir adalet ölçüsüne sığmayan koşullarda referanduma gidildiği apaçıktır.

Bütün bu baskılara, engellemelere ve şaibeli seçim sonuçlarına karşın; yüzde 51.3’e 48.7’lik “bıçak sırtı” bir “skor” ortaya çıkmıştır.  

Bu kadar önemli diğer bir gösterge ise; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya gibi en büyük illerde (bu sırayı bozan sadece Bursa’dır. Ki, orada da hayır beklenenden öndedir) “hayır” önde çıkmıştır! Bu tablo aynı zamanda AKP’nin büyük kentlerde kaybetme sürecine girdiğini gösteren bir işaret olması bakımından da son derece önemlidir. 

Elbette ki önümüzdeki günlerde referandumda ortaya çıkan gerçekler pek çok yönüyle tartışılacaktır. Bu tartışmayı bu köşeden de sürdüreceğiz.

Ama bugünden şunu söyleyebiliriz ki, bu referandum;

* Türkiye’nin iç ve dış politikasına ilişkin sorunları azaltmayan ama tersine artıran gelişmelerin önünü açacaktır.

* Referandumun ve referanduma dayanılarak yapılan anayasa değişikliğini meşruiyetini tartışmaya açacaktır.

* Bu sonuçlarıyla referandumda “evet”in önde çıkması bir Pirus zaferi bile değildir.

* Ve referandumun ortaya çıkardığı gerçekler gerek “hayır” cephesi gerekse Türkiye’nin ilerici demokrat güçleri, sınıf partisi açısından yakın geleceğe dair, gerek Türkiye’de siyasetin yeniden yapılanması, gerekse emekçi sınıfların mevzilerinin ilerletilmesi bakımından son derece önemli imkanların ip uçlarını ortaya çıkarmıştır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa