14 Nisan 2017 00:50

İleriye mi, geriye mi?

İleriye mi, geriye mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Artık referanduma saatlerle sayılabilecek bir süre kaldı. Ülke, tarihinde daha önce bu önemde bir politik tercihle karşı karşıya kalmamıştı. Bu nedenle sonuçları da oldukça sarsıcı olacak. Pazar günü yapılacak anayasa referandumunda hayır çıkarsa halk hareketi yeni mücadele dönemine bir adım önde başlayacaktır. Moral toplamış, güç biriktirmiş, kendine güven kazanmış olacaktır. Buna karşın karşı cephe demoralize olmuş, güven kaybına uğramış, iç çelişkileri daha da keskinleşmiş, güç kaybetmiş olacaktır. Peki ama ya evet çıkarsa ne olacaktır? Bu durumda işler biraz daha farklı olacaktır. Tartışılmaz şekilde mücadele yine sürecek, ama bu mücadele iki adım geriye düşülmüş olarak devam edecektir.

Hem yapılmak istenen değişikliklerin niteliğine, hem de mevcut iktidarın bugüne kadar yaptıklarına ve yapmakta olduklarına bakıldığında evet diyecek halk kesimleri şunları görmek durumundadır. Evet demek sadece tek adam, tek parti diktatörlüğüne geçit vermek olmayacak, aynı zamanda komşu Müslüman ülkelere Amerikan füzelerinin daha fazla yollanmasına, bu ülkelerin daha fazla yıkılmasına, varlık fonuyla ülkenin zenginliklerinin emperyalist devletlere ipotek edilmesine, daha fazla yağma ve soyguna, halkın mezhep, ulusal farklılık vb temelde birbirine daha fazla düşman edilmesine de geçit verilmiş olacaktır.

Hayır demek ise bütün bunlara karşı halkın mücadeleci güçlerinin toparlanmasına, ülkenin “yerli ve milli” demagojileri altında büyük emperyalist devletlerin stratejik çıkarlarının peşine takılmasına, onların yağma ve talanına sınırsız açılmasına, ülkenin demokratik ve bağımsız bir ülke haline gelmesi için yenilenmiş bir güçle mücadelenin yükseltilmesi anlamına gelecektir. Yani hayır çıkması durumunda tek adam, tek parti diktatörlüğü kurmanın sadece anayasal temellere kavuşması engellenmeyecek, halk mücadelesinin daha ileriye gitmesinin önü de açılacaktır.

Sözde Amerikan ve emperyalist batı karşıtlığı ile evet kampanyası yürüten iktidar ve onun her türden yandaşı amerikan füzeleri Suriye’yi vurduğunda tüm halkın önünde ne demişlerdi? Dedikleri şuydu 59 füze yetmez, daha fazlası gönderilmeli, Suriye daha fazla yıkıma uğratılmalıdır. Dolu dizgin özelleştirme ile ülkenin birikimlerini satıp, dipsiz kuyu gibi “dev yatırımlara” aktarıp kullanandan ve kullanmayandan haraç alanlar, kalan zenginleri varlık fonu ile batıdan gelecek dolarlara, avrolara ipotek edenler ne diyorlar? Daha fazlası gelsin, ekonomide batı, emperyalizm karşıtlığı olmaz diyorlar. Sanki ekonomik bağımlılık, siyasi bağımlılığın, emperyalizme köleliğin temeli değilmiş gibi!

Hayır çıkması elbette bütün bunların hemen halkın ve ülkenin yararına çözülmesi anlamına gelmiyor. Ama bu hayır, mevcut gidişata karşı çıkmanın, ona karşı mücadele etmenin, ülkeyi “milli ve yerli” demagojileri ile emperyalizme peşkeş çekenlere dur demenin güçlü bir adımı olacaktır. Bunu uzun süreli bir mücadele olarak düşündüğümüzde, hayırın kazanması önemli bir etabın önde bitirilmesi olacaktır. Tıpkı bir savaşta önemli bir muharebenin kazanılması gibi!

Şimdi bütün halkın önünde duran soru şudur, ileriye mi, yoksa geriye mi gidilecek? Tarihsel olarak ülkenin kuruluş döneminden sonra geçtiği diktatörlük dönemine, tek adam olmak isteyen tarafından hatırlatılmalar yapılması boşuna değildir. Kemal hiç olmazsa emperyalizmin uşağı değildi, dünya da ve ülkede barışı savunabilmiş, demokrat olmasa da, eleştirilecek pek çok yönü olsa da laik bir yönetim kurmuştu. Ama şimdiki hem utanmaz bir uşak, hem demokrasi karşıtı, hem mezhepçi, hem de ülke içinde ve dışında gerici bir savaştan yanadır. İleriye mi, yoksa geriye mi gidilecek sorusunun yanıtı da işte tam da buralarda yatmaktadır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...