14 Nisan 2017 00:50

Ayrımcılığa ve şiddete karşı...

Ayrımcılığa ve şiddete karşı...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, futboldaki cinsel şiddet söylemleri ve cinsiyetçi tezahüratlara karşı farkındalık yaratmak amacıyla, 13-14 Mayıs’ta, “Futbolda Cinsel Şiddet ve Cinsiyet Ayrımcılığı” konulu bir sempozyum düzenleyecek. Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek olan sempozyuma, çeşitli üniversitelerden akademisyen ve öğretim görevlilerinin yanı sıra eş cinsel olduğunu açıkladıktan sonra mesleğinden uzaklaştırılan hakem İbrahim Dinçdağ, Taraftar Hakları Derneği başkanı Burkal Efe Sakızlıoğlu ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği temsilcisi avukatlar da katılacak.

Sempozyum boyunca, futbolu şiddet ve cinsiyetçilik içeren söylemlerden arındırma ve bu tür söylemlere alternatifler yaratabilme hedefi doğrultusunda, “Tezahüratta Mağdursuz Küfür Atölyesi”, “Ayrımcılıkla Mücadele Yöntemleri ve Önleyici Yaklaşımlar”, “Medya, Cinsel Şiddet, Dil ve Çözüm Önerileri” gibi çeşitli atölyeler de düzenlenecek. 

Ele alınacak konular arasında engelli sporculara ve LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık ile sporda çocuk istismarı da var...

Sorunun kaynağı hiç kuşku yok ki mevcut toplumsal yapıda egemen olmanın “keyfini” süren verili/benimsenmiş/kanıksanmış erkeklik halleri ve erkeğin cinsiyet hiyerarşisindeki tahakkümcü pozisyonunun sonucu olarak ortaya çıkan ve yoğun cinsiyetçi küfürler içeren dil... Çok büyük çoğunluğu erkeklerce doldurulan stadyumlar da, cinsiyetçiliğin ve cinsel şiddet arzusunun küfürlü tezahüratlar aracılığıyla pervasızca dile getirildiği mekanlar... 

Sporu/futbolu cinsel ilişkiyle özdeşleştiren hastalıklı zihniyet, galibiyeti elbette erkeğin “muzafferliğine” yakışan şekilde “koymalı”, “geçirmeli” sözcüklerle kutlayacaktır... Yenilgi, bu zihniyet için cinsel ilişkide pasif ve edilgen kalıp üzerinden zevk alınan anlamına geldiği için asla kabullenilmez ve bu durumda mutlaka bir arıza çıkarılır... Haşa, hiç kimse bizi yenerek zevk alamaz!.. Bizim üzerimizden zevk alınmasına kesinlikle izin vermeyiz!.. “Erkeklik gururu” diye bir şey var yani!..

Kendisini diğer cinsel kimlikler karşısında üstün ve ayrıcalıklı gören ataerkil bakış açısı, bir yandan namusu kadın cinselliği üzerinden tarif ederken, diğer yandan yeri geldiğinde başkalarının “namusuna” göz dikmeyi olağan/hak sayan ikiyüzlü bir yaklaşımla taciz, tecavüz arzusunu dışa vuran küfürler üretiyor. Baskıcı, zorba erillik ürünü küfürler cinsiyet ayrımcılığını beslemekle kalmıyor, cinsel şiddeti de körüklüyor. Yani kısacası, cinsiyetçi zihniyet küfür, küfür de şiddet doğuruyor...

Sadece futbolda değil toplumun diğer alanlarında da ortaya çıkan adi şiddet vakalarının çoğunun temelinde küfür ya da karşılıklı küfürleşmenin bulunduğu bilinen bir şey. “Küfür etti, öfkelendim, dayanamadım vurdum” ifadesi kim bilir kaç sanığın ifadesinde yer almıştır... 

Erkekler, kendilerini en çok tribünlerde özgür hissediyorlar. Burada diledikleri ve içlerinden geldiği gibi bağırıp çağırıp bastırdıkları/gizledikleri duygu ve düşüncelerini özgürce(!) açığa çıkarabiliyorlar... İşin içine rekabet ve kazanma arzusu girince elbette açığa çıkanlar da rakibi aşağılayarak kompleks gidermenin ve -psikolojik- cinsel tatmin yaşamanın en önemli aracı sayılabilecek cinsiyetçi küfürler oluyor... Stadyumlar ve spor salonları, kompleksli ve tatminsiz erkeklere ideal bir rahatlama ortamı sunuyor. 

Kitleleri önemli oranda etkileme gücüne sahip devlet ve medya da aynı hastalıklı zihniyetin temsilcisi. Devlet, erkeğin cinsiyetçi icraatlarından rahatsızlık duyduğuna dair hiçbir işaret göstermez, hatta tam tersine vurdumduymazlıkla, görmezden gelmelerle bu icraatlar karşısında onaylayıcı bir tutum sergilerken, medya da kullandığı dil ile cinsiyet ayrımcılığını besleyip yeniden üretiyor...

Futbolu, herkesin mutlu olabileceği bir şekilde icra edebilmenin yolu, patriarkal anlayışı işin içinden arındırıp onur, vicdan ve empati temelinde yükselen yeni bir kültür oluşturmaktan geçiyor...

Ne zaman ki erkekler, kendileri dışındaki cinsel kimliğe sahip insanların da en az kendileri kadar hak ve özgürlük sahibi olduklarını kabul edip onların kişiliklerine ve yaşam tarzlarına saygı duymayı özümseyecekler, işte o zaman yenmeyi/yenilmeyi de cinsellik üzerinden ifade etmekten kurtulup her türlü skoru doğal ve olgunlukla karşılayacak bilinç aşamasına gelmiş olacaklar... 

Bu sempozyumun; hem baskılar, kısıtlamalar, dayatmalar ve tabular üzerinde yükselen cinsiyet hiyerarşisine karşı verilen mücadelenin, hem de yeni bir spor kültürü yaratma hedefinin önemli bir adımı olmasını umuyoruz...

Eşit, özgür ve huzurlu bir futbol ortamı için cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel şiddet üreten bütün insanlara, kurumlara, olgulara karşı çok daha gür bir ses çıkarmak gerekiyor...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...