09 Nisan 2017 02:00

'Evetçiler'in adaleti; Yorumsuz!

'Evetçiler'in adaleti; Yorumsuz!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün köşe yazımızın başlığı “yorumsuz” olduğuna göre hemen haberlere geçelim: 

Haber 1- Yer, İstanbul’un Beylikdüzü ilçesi. Metrobüs durağına iki çadır kurulmuş. Çadırlardan birini ‘evet’ diyen AKP’liler, diğerini de ‘hayır’ için faaliyet yürüten CHP’liler kurmuş. Günlerdir de bu çadırların ‘sakinleri’, aralarında hiçbir sorun çıkmadan, basının “Görmeyi istediğimiz tablo bu” dediği türden bir faaliyet sürdürüyorlar. Ama iki gün önce belediyenin zabıtaları geliyor: “Hayır çadırını yıkacağız” diyorlar. Gerekçeleri de “hayır çadırının prefabrik yapı, dolayısıyla gecekondu statüsü”nde olduğu! Belediye yönetimi böyle karar almış! “Hayırcılar, bizim çadırımız dört metre kare, ‘evetçi’lerin çadırı bizimkinden büyük” deseler de zabıtalar, “Nuh demiş peygamber dememiş”, “Ne belli referandumdan sonra da sizin burada durmak istemeyeceğiniz?” diye de gerekçelerini büyüterek, çadırı yıkmışlar!

Haber 2- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TRT Haber’de canlı yayına çıkması için TRT’ye çağrılmış. TRT, Kılıçdaroğlu’yu elbette kendiliğinden çağırmamış. Araya Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş sokulmuş da öyle çağrılmış! Kılıçdaroğlu’ya saat 19.00’da TRT Haber’de canlı yayına çıkarılacağı söylenmiş; o da buna uygun bir saatte TRT’de olmuş. Ama ne görsün ekranda Cumhurbaşkanı konuşuyor. Hangi fani Cumhurbaşkanına “zaman doldu” diyebilir ki! Tabii Kılıçdaroğlu’nun yayına çıkması 19.30’a ertelenmiş! Dahası da var. Cumhurbaşkanı ve Başbakanı canlı yayına çıkardıklarında bütün kanallarından yayın yapan TRT, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını sadece TRT Haber’den yayımlamış! Kılıçdaroğlu yayının geciktirilmesi ve sadece tek kanaldan verilmesini, adaletsizlik olarak eleştiriyor, TRT’ye kendisinin ve ‘hayır’ diyenlerin de vergi ödediğini söyleyerek yapılanın yanlış olduğunu söylüyorsa da TRT yetkilileri, “Siz de Cumhurbaşkanı olsanız, sizin için de başka bir konuğu bekletirdik” diyerek, nasıl bir ayrımcılık yaptıklarını, adaleti makama göre dağıttıklarını itiraf etmekle yetiniyorlar. 

Haber 3- Cumhuriyet gazetesinin 11 yazarı ve yöneticisi beş ayı aşkın bir zamandan beri (31 Ekim 2016’dan beri) tutuklular. Önceki gün de Gazetenin Muhasebecisi Emre İper, aynı dosya kapsamında gözaltına alındı. Gazetecilerin tutuklanmasından beş ay sonra iddianame daha avukatlara verilmeden yandaş medyanın “infazcıları”na ulaştırıldı. Ve en az iddianame kadar ucube iddialarla linç kampanyası yenilendi. Karalama, yalan, mesnetsiz iddialar yenilerek iç boş iddianameye inandırıcılık kazandırılmaya çalışıldı. İddianamenin başlıca dayanağı ise, “Cumhuriyet’in yayın çizgisinin değişmiş” olması, gazetenin mizanpajının “sürmanşet” atılacak biçimde değiştirilmesi ve bu alanın FETÖ propagandası için kullanılmak istendiği ve bazı ByLock kullanan kişilerin Cumhuriyet’in yazarlarını aramış olmaları! Bütün bunların ötesinde bütün tarihi ‘FETÖ’nün dayandığı dünya görüşüne karşı mücadele içinde olmuş bir gazetenin yazarlarının ve yöneticilerinin ‘FETÖ’cülükle suçlanması!

Türkiye’de yakın geçmişteki yargılamaları bilen hukukçular, “Bu ülkede sıkça sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu, DGM’ler kuruldu, bu mahkemeler çokça da eleştirildi ama böylesi hiç görülmedi” diyorlar

Haber 4- Aralarında Atilla Taş, Murat Aksoy gibi tanınmış gazetecilerin de yer aldığı Zaman gazetesinde çalışmış 29 gazetecinin 21’i yargılandıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Ama savcılık, bu kişiler için serbest bırakılma işlemleri sürerken haklarında yeni bir dava için yeni gözaltı kararı çıkardı. Bu kişiler halen gözaltındalar ve önceki gün de gözaltı süreleri uzatıldı! Yani 10 gün önce mahkeme kararıyla serbest bırakılan kişiler 10 gündür gözaltında ve muhtemelen de yeniden tutuklanacaklar. Bitmedi! Bu kişileri serbest bırakan yargıçlar HSYK tarafından açığa alındı ve haklarında soruşturma başlatıldı. Bundan böyle tutukluları hangi mahkemenin serbest bırakmaya cesaret edeceği merak ediliyor. Çünkü hukukçular, böylece mahkemelere yeni bir format atılmak istendiğini söylüyorlar.

Son bir haftaya sığan dört olay ‘evet’in arkasındaki zihniyetin ‘adalet’ ve ‘özgürlüklere saygı’ anlayışını hiçbir yoruma mahal bırakmayacak bir açıklıkla göstermektedir. Bu zihniyetin sahipleri; bir de 16 Nisan’da ‘evet’ çıkarmayı başarır ve bu anlayışlarına “anayasal dayanak” sağlarlarsa ülkeye nasıl bir “adalet ve özgürlüklere saygı” anlayışının egemen olacağını varın siz hesap edin! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...