02 Nisan 2017 01:00

'Nisan 1 şakası' gibi 'evet' isteği!

'Nisan 1 şakası' gibi 'evet' isteği!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Diyarbakır’da miting düzenledi. Cumhurbaşkanının geçeceği yolları ve meydanları, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi’nin kayyım yönetimi bayraklar ve Erdoğan posterleriyle süsleyerek karşıladılar.  

Cumhurbaşkanının Diyarbakır’a resmi geliş nedeni, “Yapılacak toplu açılış törenine katılmak”tı. Gerçek geliş nedeni ise; ülkeyi “Tek parti, tek adam yönetimine” götürecek anayasa değişikliği için Diyarbakır halkını “evet” demeye ikna etmekti!

Nitekim mitingde söylenenlerde baştan aşağı, “tek adam yönetimi”nin ülkeyi nasıl “uçuracağı”, Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde ne hizmetler yapıldığı ve sorunların nasıl hızla çözüleceği, bunun için referandumda “evet” demelerinin yeteceği idi. Diyarbakır halkı, bugün Türkiye’nin siyasi bilinci en yüksek halk kesimidir. Son 30 yılda başlarına gelenlerle Diyarbakır halkı, sermaye politikacılarının sorunlarını nasıl istismar ettiklerini ve ancak kendi talepleri etrafında birleşip mücadele ettikleri ölçüde taleplerinin gerçekleşebileceğini yaşayarak öğrenmiş bir halktır. Bölge halkının taleplerini istismarda Erdoğan’ın başında bulunduğu AKP bütün diğer sermaye partilerini fersah fersah geçmiştir. Bu yüzdendir ki, Cumhurbaşkanının vaatlerinin Diyarbakır halkının son 30 yılda kan ve gözyaşıyla su verilmiş siyasi bilincine çarparak kırılacağını söylemek yanlış olmaz. Kaldı ki, bugün Erdoğan-AKP hükümetlerinin bölge politikası, Kürt sorununun “ezilerek çözülmesi” biçiminde formüle edilen 100 yıllık ırkçı-milliyetçi temelde çözümün envai türde şiddet biçimlerini devreye sokmada öncekilerle kıyaslanamayacak bir düzeydedir.

Nitekim referandum tartışmasının başlamasından sonra Kürt halk kesimleri arasında yapılan haberler de Kürt sorununun barışçıl çözümünü ve özgürlüklerin geliştirilmesini içermeyen bir anayasa değişikliğinin anlamsız olduğu, “tek adam rejimi”ni kabul etmeyeceklerini, bu yüzden “Hayır” diyeceklerini göstermektedir. Dahası son günlerde yapılan anketlerde bölgede “Hayır”ın 7 Haziran’da HDP’ye verilen desteğin düzeyine ulaştığını göstermektedir. Nitekim, AKP’nin kurmayları bile bölgeden yüzde 30-39 evet çıkmasını büyük bir başarı olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rapor olarak sunmuşlardır. 

Cumhurbaşkanının Diyarbakır halkına neler vaat ettiği ve “evet” çıkarsa neler “kazanılacağı”na dair söylediğini bugün gazetemizde ve diğer medya organlarında ayrıntılı olarak okuyacaksınız. Ama, Erdoğan’ın “evet” istediği Diyarbakır halkından bunu hangi koşullarda istediğine kısaca bakalım.

Cumhurbaşkanı;

- Bölgede bir çok kentin haritadan silinircesine yakılıp yıkıldığı çocuk ve kadın cesetlerinin sokaklarda çürüdüğü ve 20 yıl önce köylerinden sürülerek kentlere yerleşmek zorunda bırakılmış yüz binlerce yoksul Kürt emekçisinin evlerini ve kentlerini terk etmeye zorlandığı,

- Bölgede yüzde 70’ler düzeyinde destek bulan, ülkenin üçüncü büyük partisi haline gelen HDP’yi legal siyaset alanının dışına itmek için her gün yeni operasyonlar yapıldığı, bölgenin aylardır ağır savaş uçakları ve ağır silahların da kullanıldığı askeri bölge ilan edilmiş olduğu, 

- HDP Eş Genel başkanlarının da içinde olduğu 13 HDP milletvekili ve on bin dolayında HDP ve DBP’li siyasetçinin tutuklandığı, 

- Yüz dolayında HDP’li, DBP’li belediyenin eş başkanlarının ve pek çok yöneticisinin tutuklanıp, yönetimlere “kayyım” atandığı,

- Bölgenin kentlerinin ve kırlarına yönelik operasyonların aralıksız sürdürüldüğü,

- Kürt sorununun barışçıl çözümüne sadece Türkiye’de değil bölgede de karşı çıktığı koşullarda referandumda “evet” denerek kendilerine destek verilmesini istemektedir.

Bütün bu ağır koşullara; her gün derinleşen ve yayılan yoksulluğu, bölgede yüzde 30’lara varan işsizliği (yüzde 50’ler düzeyindeki genç işsizliğini), her gün sayısı artan esnaf iflaslarını, eğitimin çökmesini ekleyin. İşte bu tablonun sorumluları, kendilerini daha çok yetkilendirmek için “hazırladığımız  tek parti, tek adam rejimini yasallaştırabilmemiz için referandumda ‘evet’ deyin” demektedir. 

Bunun tek mantıklı açıklaması; bu çağrının bir “Nisan 1 şakası” olması olabilir! Çünkü bölgenin ekonomik ve siyasi karakterli bütün gerçekleri, Diyarbakır ve bölge halkının yaşadıkları, firesiz “Hayır” demeyi bağırmaktadır! “Cazibe merkezleri”, Barzani’nin desteği, gerçekleri ters yüz eden kara propaganda ve bölge halkına yönelik asla tutulmayacak hamasi vaatler de bu gerçeği değiştiremeyecektir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa