02 Nisan 2017 01:00

Renk düşmanlığına hayır!

Renk düşmanlığına hayır!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Irak’ın işgali ile başlayan süreç sonunda bugün Ortadoğu’nun durumu içler acısı. Türkiye’nin durumu da öyle. Türkiye’nin içine sürüklendiği durum tam bir bataklık. Geçenlerde bu durumu özetlemek isteyen bir yazar, Türkiye’nin tam bir Ortadoğu ülkesine dönüştürüldüğünü söylüyordu. Bu benzetme bile, Ortadoğu’da ve Türkiye’de yaşayan insanları umursayanlar için çok ağır. Milyonlarca insanı korkunç bir girdaba iten güçler ise durumdan pek rahatsız değiller.

Bu gidiş içerisinde sosyal bilimcilere çok iş düşüyor. Bir yandan süreci ve acıları belgelemek, diğer yandan incelemek ve daha önemlisi, bu gidişi engellemek için kafa çalıştırmak gerekiyor. Bu da korkunç çarkları olabildiğince yakından incelemek demek. Olanlar kendiliğinden olmuyor; kurgular ve hesaplar var. Sonra bunların beklenen ve beklenmeyen sonuçları var. Bütün bunları gözler önüne sermek için korkunç dinamikleri ve ortaya çıkan karmaşayı takip etmek ve incelemek gerekiyor.

Bu karmaşa içerisinde incelenmesi gereken meselelerden biri, IŞİD tarafından yürütülen propaganda çalışmaları. Bu çalışmalar Türkiye’de de etkili oluyor. Dahası, yıllardır sıkı dinciliği kendine iş edinen yerli örgütlenmeler de bu tür propaganda yürütmeye yatkınlar ve giderek daha keskin söylemler geliştiriyorlar. 

Araştırmacılar, IŞİD tarafından yürütülen propagandanın gri alan bırakmamaya önem verdiğini gösteriyor. Yani, bir tarafta kutsal bir savaşın neferleri ve kutsal bir varlık var. Diğer tarafta ise kâfirler ve kâfirlerin kurduğu düzen. Kâfirlerin farklı dilleri, farklı kültürleri olabilir. Kurdukları düzenler farklı adlar taşıyor olabilir. Bu ayrımların hiçbir önemi yoktur. Kâfirlerin hepsi birdir. Yani, dünyayı anlamak hiç de zor değildir. Dünya, müminler ve kâfirlerden oluşmaktadır. 

Özetle, IŞİD propagandacıları dünyayı siyah-beyaz olarak sunmak için büyük çaba gösteriyorlar. Bu basit kurguya inanabilecek kişileri etkilemeyi, yakın çevrelerinden ve var olan bağlarından koparmayı, siyah-beyaz bir dünyaya kapanmalarını sağlamak istiyorlar. Bu yolla özellikle gençleri kendi yanlarına çekmeye çalışıyorlar. 

Bu propagandaya göre IŞİD bembeyaz. Geriye kalan ise simsiyah. Bu, henüz renkli görüntü çekemeyen bir makine değil. Tam tersine, renkli görüntüyü ısrarla silen; gri bile çekmeyen bir kamera. Gri alan soru işareti demek, belirsizlik ve kuşku demek. IŞİD ise soru işareti taşımayan, hiç duraksamadan, bir robot gibi verilen emirleri yerine getirecek neferler arıyor.

Bu propaganda tanıdık gelebilir. Türkiye son on yıl içerisinde müthiş bir akıl tutulması içerisinde. Özellikle son yıllarda tartışma ve diyalogu reddeden, her konuda “ak-kara” ayrıştırması yapan bir yaklaşım siyaseti çöle dönüştürdü. Öyle ki, iktidar kimi beğenirse “ak”, kimi beğenmezse “kara” yapıyor. Bugün “ak” olan, yarın “kara” olarak sunulabiliyor. 15 Temmuz’un ardından artık gri bile yok... “Ya bizdensin, ya da hainsin”, “Ya sev, ya terk et!” iyice egemen oldu. Kutuplaştırma siyaseti ile komşu komşusuna yabancı, hatta düşman yapılmak isteniyor.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da Sarıyer’de asılan bir pankartta, Abdülhamit figürü yanında şöyle ifadeler yer alıyordu: “İçinde ihanet barındıran kelleler ibret için kesilecek; toprak kanlarıyla sulanacak.” Kutuplaştırma siyaseti artık bu kadar açık olarak ifade ediliyor.

IŞİD renkleri sevmiyor; griyi bile istemiyor. “Ne mozaiği ulan!” sloganı ile ifade edilen betoncu siyaset ile “ak-kara” siyaseti el ele verdi; Türkiye’nin renklerini yok etmeye çalışıyorlar. Bu çocuk haklarının yok olması demek. Çünkü renkleri görmeyen siyaset her şeyden önce ayrımcılık demek. Çocukların çıkarlarının önde tutulmaması demek. Daha kötüsü yaşama, korunma, gelişme ve katılım haklarının her biri için tehlike demek.

Renklere düşman olan bir rejim, çocuklara ancak acı getirebilir. Renk düşmanlığına karşı çıkmak, hem de çok güçlü bir “Hayır!” ile karşı çıkmak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...