28 Mart 2017 00:34

Başkanlık hız, istikrar ve güç kulesi midir? (2)

Başkanlık hız, istikrar ve güç kulesi midir? (2)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin referanduma dönük ‘evet’ reklamlarında da hep o vurguyu görüyoruz. 
Örneğin inşaatta çalışan biri kadın diğeri erkek iki kişi beliriyor ekranda.
Erkek olanı ‘evet’e ikna etmeye çalışan kadın nedenleri sıralıyor... 
Meclis gereksiz kavgalarla zaman kaybetmeyecek, hızlanacak. 
Ekonomi coşacak. 
Milli Gelir artacak hepimiz kazanacağız. 
Kişi başı 10 bin dolar olan milli gelir seviyesi katlanacak. 
Türkiye dünyanın 10. büyük ekonomisi olacak.
Kadının formülü basit hızlanacağız, uçacağız!
Bu teze göre dünya ekonomisi nasıl giderse gitsin Türkiye etkilenmeyecek. Dünya ticaretinin daralması, ihracatın artık giderek zorlaşması falan hikaye! 
Ya da ülkeler arası gerilimler, rekabetler, çatışmalar hiç etkili olmayacak. Ortadoğu yansa da sorun yok. Rusya ile gerilim artsa da problem değil! Nasıl olsa hızlı meclis tüm sorunları halleder.   
Ve ya sanayiinin, teknolojinin gelişmemesi hiç sıkıntı değil. İnşaata, ranta, ucuz emeğe dayalı ekonominin teklemesi önemli değil. Yükte ağır pahada ucuz mal satarak dünyanın 10. büyük ekonomisi olmanın imkansızlığını dert etmeye gerek yok! Meclis bir hızlansın yeter, gerisi teferruat!
Öyleyse soralım! 
Meclis torba yasalarla, Kanun Hükmünde Kararnamelerle sık sık devre dışı bırakıldı. 
Jet hızıyla gece yarıları yasalar iktidarın istediği biçimde hayata geçirildi. 
Ortada bir hız sorunu olmadığı halde ülke ihracatı niye düştü? 
Çat, 100 bin kişi işten atıldı. 
Hop şirketlere el konuldu. 
Tak yayın organları, dernekler kapatıldı. 
Bir çırpıda vekil dokunulmazlığı yok edildi. 
Hızdan başımız döndü de... Şak diye Rusya ile sorunlar niye hallolmadı mesela?

KARŞILIKSIZ TEZLERDE PAPAĞAN TEKRARI
Hükümetin ajansı gibi çalışan TRT röportajlarında da benzer bir durum var.
Esnafa, eczacıya, küçük sanayiciye mikrofon uzatıyorlar. Hep ‘hız şart’ vurgulu cevaplar alıyor.
‘Gensoru kalkacakmış ne diyorsunuz?’ diye sorulan kişi cevap veriyor.
Etkili olmadığı çok açık!
Zaman kaybı.
Halk yetkiyi vermiş zaten bir daha sorgulamaya ne gerek var?
Cevaplar, gensorunun kaldırılmasına yönelik eleştirilere dair Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şu söyledikleriyle aynı: “Bazıları diyor ki ‘gensoru kalkıyor’. Hayırlı olsun. Gensoru mekanizması parlamentoyu çalıştırmama mekanizmasıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak suretiyle hızla yürüyen bir yürütmeyi göreceksiniz. Asıl gensoru mekanizması nerede çalışacak. 5 senede bir milletin karşısında çalışacak.”
Evet bu iktidar döneminde gensoru özelliğini yitirdi. 
Bakanlar hakkında gensoru açılması talepleri hep reddediliyor, işe yaramıyor!
Buradan yola çıkarak da iktidar; “Gensoru verilse ne olur. Sadece Meclis meşgul ediliyor” diyor.
Görünüşte haklı! 
Oysa bazı meselelerin Meclis’te ele alınması, toplumun meseleleri öğrenmesine, tarihe not düşülmesine yarıyor.
Örneğin 301 işçinin katliama uğradığı Soma’da...  
Dönemin enerji bakanı, işçilerle iftar açıp reklam yapıyordu. 
İktidar, ucuz kömür, bedava dağıtılan kömür kaynağı gördüğü Soma’da ekonomik ve siyasi kazanç elde ediyordu.
Riskli damarlara girilmesi, ocağın altyapısına uygun çalıştırılmaması, modern kölelik düzeni kurulmuş olması gibi öğelerle hiç ilgilenmeyen devlet ise... Acımasız sisteme gözetmenlik etmekle meşguldü!
Tüm bunlara rağmen Soma’daki faciayla ilgili enerji ve çalışma bakanları hakkında verilen gensoru önergelerinin gündeme alınması reddedildi.
Reddedildi edilmesine de iktidarın suç ortaklığı da tarihe perçinlenerek not düşüldü.
Ayrıca soruyorum: Millet oyuyla yetki verdi de böylesi bir cinayetin üstü örtülsün diye de yetki verdi mi?
Gensoru kaldırılarak hiçbir şeyin konuşulmaması sağlanacak.
Neler olduğunu öğrenememiş milletten de 5 yıl sonra hesap sorması istenecek.

ÖYLE BİR TUZAK YOK AGA!
Meclis hızlanırsa olacaklar için TRT ekranından  bir KOBİ sahibi bağırıyor: Orta gelir tuzağından kurtulmak için evet! 
Ortada öyle bir tuzak yok. Bilimsellikten uzak bir kavram. 
Ülkelerin ekonomik kapasitelerini geliştirememelerinin sebebi ekonomik alt yapı ile ilgilidir. Şifası da meclisin hızı değildir. 
Papağan gibi tekrarlanırca tezler gerçek olmuyor maalesef. 
‘Hız, istikrar, güç’ ütopyasını değerlendirmeye  yarın devam edeceğiz!


MADDELER İKNA ETMEYİNCE...

İKTİDARIN referandum performansını dün özetlerken... AKP’nin ilk iddialarının kendisiyle nasıl çeliştiğini ve kendi tabanını dahi tatmin etmekten uzak kaldığına dikkat çekmiştik. 
Bugün de... 18 maddeye getirilen eleştirilere yapılan karşı atağın (cevapların çarpıtmaya dayalı olması nedeniyle) birkaç küçük itiraz ile etkisiz hale geldiğine birkaç örnekle dikkat çekeceğiz. 
İktidarın iddiası: Cumhurbaşkanı yani başkan, Meclis’i feshederse kendisi de fesh olur. Çünkü en fazla 2 kez hakkı var. 
Gerçek:  Görünüşte doğru. Fakat önlem alınmış. Meclis seçim kararı alırsa başkanın hakkı yanmıyor. 
İktidarın iddiası: Sıkı yönetim son buluyor. 
Gerçek:  Görünüşte doğru. Anayasa’daki sıkıyönetim maddesi ile diğer maddelerdeki sıkıyönetim ifadeleri çıkarılıyor. Lakin başkana verilen OHAL yetkisi ile bu boşluk dolduruluyor.
Cumhurbaşkanının yargılanmasından yargı bağımsızlığına... 
Sıralamakla bitmeyecek görüntü ile öz arasındaki çelişkilere dair ayrıntılı bilgi için Çağrı Sarı arkadaşımızın analizine bakılabilir: “https://www.evrensel.net/haber/313332/afise-cikan-yalanlar”.
İktidarın yansıttığı görüntüyle ile kafası karışan, kararsız bir seçmenin konuşulduğunda görüntünün etkisinden çıkıp gerçeğe dönmemesi imkansız!
Bu nedenle, bugüne kadar hep, kendi tezlerinin sürükleyicisi olmaya alışmış olan iktidar... İlk defa savunma yapıp cevap yetiştirmek zorunda kaldığı için oldukça zorlanıyor. 
Cevapların gerçeği gizlemeye yönelik olması ise işi hepten zora sokuyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...