27 Mart 2017 00:31

Türkiye’ye karşı bütün ülkeleri birleştirme başarısı!

Türkiye’ye karşı bütün ülkeleri birleştirme başarısı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her şey “2. İstiklal Savaşı” denerek başladı!

Oysa AKP 2003’te hükümet olduğunda ne kadar gayr-ı milliydi. Avrupa diyor başka bir şey demiyordu. AB ile müzakerelere başlandığında 40 gün-40 gece düğün dernek yapılmıştı. Şimdi “Haç-Hilal kavgası” denirken, “GOP” eş başkanlığını kapmakla öğünülüyor, “Medeniyetler ittifakı” için toplantılar düzenleniyordu. Amerikan desteği ve iktidar ortaklığı yapılan “FETÖ” ile Avrasyacı generallerle Balyozla savaşılıyordu. Üstelik içeride de yalandan olsa bile “etnik milliyetçiliğe karşıyız” denip “Türk” yerine “Türkiye milleti” söylemiyle Anayasa’nın şimdi “haşa” denen ilk dört maddesinin değiştirilmesi de dahil PKK ile müzakerelere başlanmıştı.

Özetle içeride ve dışarıda millilik, milliyetçilik iddiası şiddetle reddediliyordu. MHP bu nedenle AKP ile savaş halindeydi!

Sonra “yerli-millilik”le milliyetçiliğin daha fazla pirim yaptığı keşfedildi. Ya da demokratlık gösterisiyle kazanılacak olanlar kazanılmış, sıra milliyetçilikle kazanılacaklara gelmişti. Yoksa ha o ha bu fark etmezdi. Önemli olan dünya işleriydi. Dolarlar, residanslar, köprüler, saraylar!

Ama milliyetçiliğin getirileri keşfedilince, birden, neredeyse otobüs biletlerinin bile dolarla alınıp-satıldığı gayr-ı millilik döneminden dövizlerin TL’yle bozdurulduğu millilik dönemine atlandı. Dolar hesapları ve dolarla hesaplamalar kapandı mı derseniz, aynıyla devam, ama “millilik” işe yaramaktaydı!

Sonra gelsin yüz milyarlarca artırılan dövizle borçlanmaya rağmen “artık IMF bize değil biz IMF’ye borç veriyoruz” iddiaları. Hem büyümüştük. Hem de müthiş “yerli-milli”ydik! “İstiklal Savaşı” bile verir olmuştuk. Hollanda’ya dersini vermiş, Almanya’yı da unutmamış, “Eyy Almanya...” deyip üstlerine yürümüştük! Neredeyse 3. Viyana kuşatmasını başlatacaktık! AB’den çıkmayı gündemimize  almıştık. Sanayinin yarısından çoğu, borsanın ¾’ü yabancıların elinde olsa bile, pek milliydik!

Birçok cephede birden savaşmayalım denip Viyana kuşatması ertelendi! Çünkü Cerablus’tan Bab’a “vatan savaşı” verilmekteydi! ABD ile olmayınca Rusya ile anlaşıp girmişti AKP Suriye’ye. Rus S-400 füzeleriyle silahlanmak için alım pazarlığı yürütülmekteydi. Doğrusu “milli” bir savunma sistemine kavuşacaktık!

İşler tam iyi gitmekteyken... Rusya su koyuverdi! Önce Bab’ta, sonra Münbiç’te Kürt hamiliğine soyunup, kollarında YPG armaları, Türkiye’nin önünde set oldular. Ardından Afrin’de. İki kentte de askeri “üs” –ya da ya da Demirel’in Amerikan üsleri için dediği gibi– üs değil, “tesis” kurdular. Ve tek değiller! Amerikalılar, AKP’nin, aralarındaki çıkar farklılığından yararlanıp kendilerini Rusya ile dengeleyip Suriye içlerinde ilerlediğini görünce, onlar da, Heseke’den sonra Münbiç’te üslendiler. Üstelik Rakka civarındaki Tabka’ya paraşütle Amerikan-YPG karma birlikleri indirdiler. Amerikan ve Rus genelkurmay başkanlarını Antalya’da bir araya getiren AKP ise, hala ABD’den, Rakka’ya ortak harekat önerisine yanıt beklemekteydi!

Hiçbiri gel-geç önlemler değil.

Rusya, daha Fırat Kalkanı’na yeşil ışık yaktığı dönemde, Eylül’de Suriye’deki Hmeymim hava üssünde, ardından Moskova’da PYD’yle görüşmüş, sonra Kürtlere özerklik raporu açıklamıştı. Moskova’da bir de büro açtı PYD. Bu arada Kasım ve Şubat’ta bir Suriye ve sonra bir Rus uçağı “yanlışlıkla” fazla ileri giden Türk birliklerini vurdu. Esad birlikleri Bab’ın güneyinden ilerledi, Münbiç’te YPG birkaç sınır köyünü Esad rejimine devretti. Ve tıkanma gerçekleşti: TSK, Rusya’nın “buraya kadardı” dediği Halep-Bab karayolundan öteye gidemedi. Ne Münbiç’e ne Rakka’ya doğru! Rusya’ya güvenilerek Suriye topraklarında yürütülen “vatan savaşı” bu kadar olurdu!

ABD’nin son önlemi, Türkiye’den uçuşlarda elektronik aygıt yasağı oldu. Türkiye, “haydut” olmasa bile, 8 “tehlikeli ülke”den biri sayıldı. Ne Rusya ne ABD’ye “Eyyy...”le başlayan tehditler yapılabildi! Sadece “üzüntü” duyulabildi!

Milliyetçilikle gelinen yer, herkesi Türkiye karşısında birleştirme başarısıyla uluslararası ilişkilerde tam tecrittir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa