Rant siyaseti
Fotoğraf: Envato
2013 skandalından itibaren siyaset, saldırı gölgesine savunma politikası güderek rayından çıkmış bulunmaktadır. Gerçi o tarihten önce de siyaset makul rayında değildi, fakat 2013 yolsuzluk davaları ertesinde halkın bölünme derinliğine paralel olarak devlet yönetimi de siyaset ve ekonomi olarak bölünmüş bir görüntüde götürülmeye başladı. Her siyasi iktidar ekonomiyi iktidar süresinin uzatılması amacıyla kollar. AKP dönemi de böylesi doğal görüntü sergilemeye yeltenirken, öylesine can havline kapıldı ki, günü kurtarma pahasına siyasette kalma süresini adeta bireysel biyolojik süreye eşitlemeye çalışılıyor gibi bir yola girildi. Bunun en belirgin örneğini, iktidara inanılmaz olanaklar sunan küresel serseri sermayenin istihdam sağlayıcı sanayi yatırımlarına değil de, siyaseti boyama malzemesi olarak inşaat ve bazı altyapı yatırımlarında kullanılması oluşturur. Alt yapı yatırımlarının ekonomi açısından önemi büyük olmakla beraber, her ekonomik kararda olduğu gibi, söz konusu yatırımların da gerek maliyet, gerek nüfus hareketleri itibariyle dengeli ve bir plan çerçevesinde yapılması gereklidir.
Ülke nüfusunun büyük bölümünü İstanbul ve çevresine yığmak, sonra da bu bölgede trafik sorununu çözmeye çalışmak siyasi yatırım olabilir, fakat ekonomik olarak plansızlık ve dengesizlik göstergesidir. İstanbul önemli bir kavşaktır, o nedenledir ki eski dönemlerden beri her yönetimin başkenti ve/veya çok önemli ticaret ve ulaşım merkezi olma işlevi görmüştür. Tüm bu özelliklerine rağmen İstanbul ve çevresinin böylesine rant alanı haline getirilmesi aslında inşaat gibi ölü yatırımlarla Anadolu’nun çeşitli merkezlerindeki kaynakların rant olarak İstanbul’a akmasına ve şişmiş görüntüsü ile zenginlik oluşumu olarak algılanmasına neden olmaktadır. Oysa rant adı verilen yapay gelir, fazla detaya girmeden, aslında bir bölgedeki gelirin başka bir bölgeye taşınmasından başka bir şey değildir. Diğer bir deyişle, bir bölgede rant olarak karşımıza çıkan parıltı, başka bir bölgede çöküşe ya da gerilemeye neden olan kaynak kaydırmasıdır.
Geç kapitalistleşen ekonomilerin genel görüntüsü olan ülke nüfusunun bir bölgede toplanması olgusu çarpık kentleşmeye yol açmakta ve kentsel hizmetlerde ve kanalizasyon vs. gibi altyapı hizmetlerinde ciddi aksamalarla toplumsal maliyetleri yükseltmektedir. Aşırı yoğun kentlerde gerek okulların gerek işyerlerinin meskenlerden uzak olması yapay trafik sıkışıklıkları ve kalabalıklaşma maliyeti oluşumu ile ekonomik kaynak ve zaman maliyeti oluşturmaktadır. Nüfusun belirli yoğunluğa ulaşmasına kadar kentsel hizmet maliyetleri giderek düşerken, optimal nüfus miktarının aşıldığı belli bir noktadan sonra maliyetler artmaya başlar. Böylesi aşırı kalabalıklaşma halinde trafiği çözmeye yönelik her çaba nüfus yoğunluğunun iyice artmasına yol açarak, ilave maliyetler oluşturur.
Siyasi kafa kendisini rant cazibesine öylesine kaptırmış olmalı ki, siyaset alanında da rant politikası ile işleri götürmeye çalışmaya başladı. Baştan beri AKP, malum ve meşum politikası olarak toplumsal huzursuzluk yaratarak, halkı bölmek ve böylece kendi tabanını genişletme ve tahkim politikasını güttü. Bu politikanın tuttuğu kanaati partide o denli yerleşti ki, referandumun tehlikeye girdiği algılaması karşısında siyasi rant hırsı ile gurbetçi vatandaşları da tedirgin etmekten bir nebze olsun çekinmedi. Almanya ve Hollanda olayları birer siyasi hatadır, ancak bu hata elde olmadan değil, bilinçli olarak oluşturulmuş gibi bir hava taşımaktadır. Şöyle ya da böyle her iki ülkede de sergilenen vahim yanlışlıklar oradaki vatandaşları tedirgin edip, belki de bazı haklarının kaybına neden olacakken, bir parti temsilcisi, marifetmiş gibi, referandumda bekledikleri oyların arttığını utanmadan söyleyebildi. İşte siyasal rant budur; gurbetçi vatandaşların tedirginliği yanında belki bazı haklarının kaybı ve Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaşarak Ortadoğu çukuruna gömülmesi pahasına AKP iktidarının biyolojik yaşam sürelerine bağlanma hırsı.
Rant üzerinde sörf yaparak yaşam süresini uzatmaya çalışan bir siyasal partiden topluma ve insanlığa bir fayda oluşamaz. Zira, rant ekonomisi gerçek gelir oluşturmadığı gibi, rant siyaseti de topluma gerçek yarar sağlamaz.
- Servet vergisi 20 Nisan 2024 05:45
- Bir bayram yazısı 13 Nisan 2024 04:34
- Seçimden ekonomiye 06 Nisan 2024 05:34
- Hükümetin çarpık altyapı algılaması ülkeyi felakete sürüklemektedir 30 Mart 2024 04:50
- Enflasyon olgusuna bir de şöyle baksak 23 Mart 2024 04:45
- Halkın tercihi emperyalistinki ile örtüşürse! 16 Mart 2024 04:51
- Günlerin gerçek anlamları 09 Mart 2024 05:14
- İstanbul’un trafik sorunu ve seçimler 02 Mart 2024 04:40
- 47. iktisatlılar haftası 24 Şubat 2024 04:06
- Akademinin kaybı 17 Şubat 2024 05:55
- Seçim kızıştıkça görüntü hüzün veriyor 10 Şubat 2024 04:45
- Emperyalizmin böl-yönet siyaseti ülkeyi parçalar 03 Şubat 2024 04:53