17 Mart 2017 01:00

Suriye'de 'aşiret ordusu'yla yeni cephe mi açılacak?

Suriye'de 'aşiret ordusu'yla yeni cephe mi açılacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Turkish NY.com’da önceki gün yayımlanan habere göre; Suriye’de PYD-YPG’nin ve IŞİD’in kontrolündeki bölgelerde yaşayan 50 Arap aşiretinin lideri Urfa’da, Harran Otelinde toplandı.

Haberde; Suriye’nin Rakka, Haseke ve Deyr ez-Zor bölgelerinde yaşayan 50 Arap aşiretinin lideri olduğu belirtilen kişilerin, “El Cezire ve Fırat Bölgesi Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Genel Kurultayı” adı altında toplandığı belirtiliyor. Aşiret reislerinin, kuracakları askeri gücün adını da “El Cezire ve Fırat aşiretleri ordusu” koyduğu, komutanları da ÖSO ve Esad ordusundan kaçan subaylar olacağını belirlemiş!

Toplantıya katılan aşiretler adına açılış konuşmasını yapan Şeyh Rafi er-Raco Ukla’nın, “ABD’nin çağrılarını duymasını istedikleri”ni dile getirip, desteklerinden dolayı Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’a teşekkür ettikten sonra “İnşallah Rus ve İran işgali, PYD, IŞİD ve Hizbullah terörü son bulur” dileğinde bulunduğu belirtiliyor.

REJİM, PYD-YPG, HİZBULLAH, İRAN VE RUSYA’YA KARŞI 

Yukarıdan TurkishNY.com’dan özetlenen geniş aktarımdan anlaşıldığı gibi, Urfa’da yapılan toplantıda 50 aşiretin lideri;

- IŞİD, PYD-YPG güçlerine, Esad rejimi, İran, Rusya ve Hizbullah’a karşı savaşmak üzere, “El Cezire ve Fırat Aşiretleri Ordusu” adında bir aşiret güçleri ordusu kurmak için bir araya gelmişler.

- ABD’nin çağrılarını duymasını ve kendilerine destek vermesini istiyorlar.

- Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a kendilerine verdikleri destek için teşekkür ediyorlar.

Burada olanlardan doğru sonuçlar çıkarmak için şu saptamaları da yapmak gerekiyor:

1- Toplantı Urfa’da yapılıyor. Dolayısıyla toplantı Türkiye’nin himayesinde yapılıyor. Toplantıya Katar ve Suudi Arabistan’ın da destek verdiği açıkça ilan ediliyor.

2- Toplananların, IŞİD ve PYD-YPG’nin kontrolü altındaki topraklardaki aşiretlerin liderleri olup, bunların bugüne kadar IŞİD’e karşı ya da PYD-YPG’ye karşı herhangi bir mücadele içinde oldukları duyulmamıştır. Yani bu aşiretler bugüne kadar “Gelen ağam giden paşam” taktiği ile durumu idare eden bir “taktik” izlemişlerdir. 

3- Urfa’daki toplantı; Suriye krizine bir yandan Astana’da öte yandan Cenevre’de çözüm arandığı ve Suriye topraklarında ve Irak’ta IŞİD’in hızla yenilgiye gittiği, Suriye rejiminin Suriye topraklarının yüzde 70’ini kontrolü altına aldığı ve bu 6-7 yıldır süren krize çözüm için adımların atıldığı koşullarda yapılmaktadır.

SURİYE SAVAŞINDA YENİ BİR CEPHE AÇMA HAMLESİ

Bu aşiret ordusunun, Türkiye’nin Trump yönetimine sunduğu ve halen yanıt beklediği, Demokratik Suriye Güçlerinin (SGD) dışlanarak Rakka’yı almak üzere düzenlenecek askeri operasyonun yerel ayağını oluşturacağı anlaşılmaktadır. Yani bu yeni “ordu”, her bakımdan bir “Türkiye projesi” olarak durmaktadır. Nitekim aşiret liderleri, düşman güçler olarak Rusya, İran, Hizbullah, Esad rejimi, (Durumu kurtarmak üzere de IŞİD’i) hedefe koyarken, ABD’ye ise “Bizi duy ve kullan ey Amerika!” diye selam durmaktadırlar. 

Elbette burada biraz tarih bilen, dünyanın gidişatıyla ilgilenen herkesin aklına da; “21. yüzyılda bir ‘aşiretler ordusu’ kurup bu orduyu en büyük emperyalistin komutasına vererek, bölge gericiliklerinin desteğinde bir kurtuluş nasıl sağlanabilir?” sorusu gelmektedir. Dahası bu girişimle tam da IŞİD’in ve öteki cihatist grupların çöküşünün hızlandığı bir zamanda bölgede yeni karışıklıklar ve çatışmalar çıkararak, IŞİD’e hizmet edileceği gibi, Suriye’nin bölünmesi için de yeni bir adım atılacaktır. Böylece IŞİD’le ideolojik hatta siyasi bakımdan bir farkı olmayan aşiretlerin (*) silahlandırılması, onlardan bir ordu çıkmasa da bölgede yeni silahlı güçlerin sokulması anlamına geleceği gibi bu güçlerin önemli  bir bölümünün de silahlandıktan sonra IŞİD’e biat etmesi bile sürpriz olmaz. Kısacası böylece yapılanla rejime, Rusya’ya, İran ve Hizbullah’a karşı Suriye’de yeni bir güç oluşturmak ve “yeni bir cephe” kurulmak istendiği apaçıktır.

RUSYA İLE YENİ BİR ÇATIŞMA ALANI

“Aşiret ordusu” girişimi, aynı zamanda Rusya-Türkiye ilişkilerinde “bir adım iler iki adım geri” dönemine girildiğinin de yeni bir işaretidir.

Astana’da Rusya ile Suriye’de iş birliğini konuşurken, Urfa’da, aşiret reislerini toplayıp, Rusya güçlerine karşı savaşacak yeni ordu kurmanın anlaşılması zor olacağı gibi, Rusya’nın da bunu görmezden gelmesi beklemez.

Çünkü bu girişim, “Ne yapalım Moskova’da PYD’nin bürosu var!” denerek dengelenebilecek bir girişim değildir.

Elbette burada akla; “50 aşiret reisi Urfa’da bir araya gelip yer içer, ‘nabza göre şerbet’ türünden konuşmalar yapabilirler. Ama gerçekten bir araya gelip ortak bir orduda savaşacak bir birlik-bütünlük disiplini içine girebilirler mi; yoksa daha oteldeyken bile ittifak içinde ittifaklar, komplolar içinde komplolar için yeni girimlere başlamışlar mıdır; bunların kaçı IŞİD’le bağlantılı olarak toplantıya katılmaktadır” ve dahası, “ABD böyle bir planı benimser mi?..” gibi sorular ve daha fazlası gelmektedir.

Akla gelen diğer bir soru ise, “Eğer ABD Rakka’da PYD-YPG’yi tercih ederse bu aşiret ordusuyla Türkiye-Katar-Suudi Arabistan ne yapacaktır?”

‘AŞİRET ORDUSU’ TÜRKİYE’NİN DE HAYRINA DEĞİLDİR

Dünyanın gözü önünde 50 aşiret reisinin Suriye’de rejime, Rusya’ya, Hizbullah ve İran’a karşı yeni bir savaş cephesi açmak üzere, Türkiye’nin himayesinde bir araya gelmesi kimse tarafından hayra yorulacak bir girişim değildir. 

Bu en başta da Türkiye için hayra yorulacak bir girişim olamaz. Çünkü, bugün Türkiye’nin de çıkarına olan Suriye’de yeni cepheler açmak değil, barışın sağlanması, Suriye haklarını birleştirecek demokratik bir Suriye’nin kurulması için katkı yapmaktır.

AKP Hükümetinin çıkarları ile (Ki bu çıkarlar Avrupa ile krizde de açıkça görüldüğü gibi gerilimden beslenmeyi gerektiriyor) Türkiye’nin demokratik ve saygın bir ülke olmasının gerekleri çatıştıkça da Türkiye yalnızlaşmakta, itibar erozyonu büyümektedir. 

Ortaçağ dünyasında yaşayan aşiretlerin ordusu Türkiye’yi yeni Osmanlıcılığın sürüklediği köşeden kurtaramayacağı gibi, sorunları daha da büyütecektir. 

Bunu anlamayan bir dış politikanın da gideceği bir yer yoktur. 

(*) Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Rakka’da bir referandum yapılsa PYD-YPG yerine IŞİD’in yönetiminde olmayı tercih ederler” demesi boşuna değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...