‘Şizofrenik akıl’: MHP, AKP, din, çıkar, kapitalizm
Fotoğraf: Envato
Her şeyi açıklayan bir şey bulabilseydik, bütün sorunlarımız çözülürdü ama her sorunu çözen tek bir çözücü yok, en azından o çözücünün çözemediği bir kap da gerekiyor.
Cinci hoca demiş ki Trump’ın içine cin kaçmış. Durkheim, yüzyıllık mezarında ters dönüyor, hatta taklalar atıyordur herhalde: “Zaman içinde insanın insana karşı yükümlülükleri çoğalıp, belirginleşip, ön plana geçerken diğerleri geriledi. (…) Artık günah işlemek en önemli hata değildir. Günümüzde gerçek günahın ahlaki bir hata yapmak olduğu söylenebilir(…) İlkel insan aşamasında bu birbirinden ayrılması zor görünen ahlaki ve ilahi ilişkisi zaman içinde giderek çözülmüştür. Bu ilişkilere kesin bir son verildiği gün tarihin gösterdiği yönde hareket edilmiş olduğu söylenebilir. Hazırlık aşaması uzun yüzyıllar sürmüş olan bir devrim varsa o da budur.” (Durkheim, 2010:29-30).
Durkheim’in güzel rüyaları iki dünya savaşı ile tarumar olduğu gibi Horkheimer ve Adorno “Akıl Tutulması” ve “Minima Moralia”dan, “ötekini” araçsallaştıran, araçsallaştıramadığını düşmanlaştıran araçsal akıldan, büyük bir ahlaki çöküntüden söz ediyordu.
Ahlaki çöküntü arttıkça “kurtuluş” ideolojileri yükselişe geçiyor, güvensizlik duygusu arttıkça güvenlikçi arayışı artıyor. Duygu (korku, kaygı, bulantı” odaklı bir sanrılar sistemi, akıldan kopuk bir doksa iki kişi veya öteki ile olan ilişkiyi çözebilme potansiyeline sahip mi, bunu başlangıçta akıldan koparak riske ediyor. Ancak akıl da sadece bireysel düzeyde daha fazla çıkar arayışına girmişse ötekini araçsallaştırdığından ahlakın kaynağı olmaktan çıkıyor, tekniğin aracı haline geliyor.
Bahçeli ile okumuş yazmış bozkurtların arası açılmış, kürsüler devriliyor. Akşener, kınamızı yaktık geldik diyor, analar yakar kınayı, gelin olan kızlar yakar kınayı, askerler yakar kınayı diye sürdürüyor sözlerini. Demek ki analar, kızlar, askerler ağır bir cefa içindeler, kına yakıyorlar. Sözler bitmiş, bir gerilim var havada, kan kokuyor her yan.
“Hayatta en hakiki mürşit müspet ilimlerdir” çağı yüzyıllık paranteze alınmış durumda, yerine de daha akılcı olanı geçmemiş, bireysel olanı hem aklı hem de doğayı yemiş, Comte ve Marx köleciliği ilkel döneme göre ilerleme sayıyorlardı, şimdi akıl o kadar ilerledi ki, yanındakini bile köleleştirebiliyor.
Bir diğerini kullanma düşmanlık hukukunu getiriyor, Dünya düşmanlarla dolup taşıyor. Hobbes, insan insanın kurdudur, derken bir üstün aklın yine de insanlığı kurtarabileceğine, Weber’in anlatımıyla “tek meşru şiddet olarak devletin” geriye kalanları hizaya sokabileceğine inanıyordu.
Hiza var mı, bilemem ama devletin de ne meşruluğu ne de hizaya sokma gücü kaldı, yine ağır zararlar verdirebiliyor.
Bahçeli partidaşlarına ağır zararlar verdiriyor, partidaşlar da Bahçeli’ye. Söz bitiyor, kürsüler devriliyor. Var olan her neyse kendi çapında bir gücü bulunuyor, hiç gücü olmayan var olamayan anlamına geliyor ki muhalifler de Bahçeli’ye ağır zararlar verdiriyor.
Denize düşen yılana sarılırmış, Bahçeli-Erdoğan birbirine sarılıyor. Havada samimiyetsizlik kokuyor, özgür irade araçsal irade karşısında balatalar yanacak derecede zorlanıyor.
Hava kurşun gibi ağır.
Ahlaki sağduyu, bir diğerine yönelik sağduyu, her şeye rağmen yalan söylememe sağduyusu bir kuş tüyü kadar hafiflemiş, ar damarları bu kadar çatlayınca hemen herkes dayanacağı daha ağır bir kurtarıcı arıyor.
Şizofreni biopsişik değil, uygarlığa dair. Antinomi veya paradoks da değil büyük bir ahlaksızlık halinde “kullanım değerine” düşmüş bulunuyor.
Alıcısı kaç para verirse satış fiyatı o kadar, bir başka dille satış fiyatına eşitlenmiş değeri de o kadar sayılıyor, alıcı her gün değişiyor, mal el değiştirdikçe hızıyla ters orantılı şekilde değişim değeri düşüyor, malın kullanım değeri, kullanıldıkça düşüyor.
Sosyal ilişkiler maddi kıymetle ölçüldüğünde, insanların boyu oyu ile ölçüldükçe zaten bir şizofreni daha baştan buna eşlik ediyor.
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45