06 Mart 2017 00:33

Haydi, şimdi buyrun Menbiç’e!

Haydi, şimdi buyrun Menbiç’e!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye ve desteklediği ÖSO gruplarının Menbiç’e yönelik harekâtı, Rusya’nın karşı hamlesiyle boşa düşürüldü. Bilindiği gibi başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, iktidar sözcüleri her fırsatta Fırat Kalkanı operasyonunda El Bab’dan sonra sırada YPG’nin öncülük ettiği Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) elinde bulunan Menbiç’in olduğunu söylüyorlardı. Hatta Menbiç’in sınır köylerine ÖSO grupları tarafından Türkiye’nin topçu desteğiyle saldırılar da düzenlenmişti. İşte bu saldırılar karşısında Rusya’nın girişimleriyle Demokratik Suriye Güçleri, Menbiç’in sınır köylerini Suriye ordusunun denetimine bıraktı. Yani artık Menbiç’e saldırmak, Suriye ordusuyla ve dolayısıyla Rusya’yla karşı karşıya gelmek anlamına geliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceleri bu açıklamayı yalanlasa da Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Dairesi Başkanı Orgeneral Sergey Rudskoy, “Suriye’deki Rus birliklerinin yardımlarıyla varılan anlaşma uyarınca, 3 Mart’ta Suriye ordusu güçleri Kürt güçlerinin kontrolündeki bölgeye giriş yaptı” açıklamasını yaparak varılan anlaşmayı resmi olarak doğrulamış oldu. ABD cephesinden de anlaşmayla ilgili olarak ‘bilgilendirildikleri’ açıklaması yapıldı.

Peki, bu anlaşma ne anlama geliyor?

Türkiye ve desteklediği gruplar, bugün Suriye ordusu ve Rusya ile çatışmayı göze alamayacaklarına göre, bu anlaşma, Fırat Kalkanı operasyonunun sınırlarının belirlenmesi anlamına geliyor. Daha önce defalarca belirttiğimiz gibi Fırat Kalkanı operasyonu Rusya’nın ‘olur’u ile gerçekleşebilmiş ve hatta bu operasyonun son aşamasına Rusya hava desteği vermişti. Çünkü her şeyden önce Kürt kantonlarının (Kobanê ve Afrin) arasına bir tampon bölge oluşturan bu operasyon, Suriye sorununda inisiyatifi elinde bulunduran Rusya’nın ‘Kuzey Suriye Federasyonu’nu ilan eden Kürtleri daha sınırlı bir özerkliğe razı etmesine hizmet ediyordu. Rusya’nın ‘olur’unun diğer tarafında ise, bu operasyon karşılığında Halep’teki çetelerin tahliyesi/tasfiyesi sürecinde bu çeteler üzerinde önemli bir etkisi bulunan Türkiye’nin Rusya’ya yardımcı olması yer alıyordu. 

Ancak Erdoğan iktidarı, bir süreden beri Rusya ile varılan bu anlaşmanın sınırlarını aşmaya yönelik girişimler peşinde koşuyor. Özellikle ABD’nin yeni Başkanı Trump’un Rusya’nın en önemli bölgesel müttefiki olan İran’ı hedefe koyması sonrasında Türkiye’nin Trump yönetimine yanaşması, Rusya’yı rahatsız ediyordu. Dolayısıyla Türkiye ve desteklediği grupların Suriye’deki pozisyonunu güçlendirecek olası bir Menbiç operasyonuna Rusya daha en baştan set çekmiş oldu. Öte taraftan Türkiye, her ne kadar ABD ile Rakka operasyonu için pazarlık yapmaya devam etse de, Rusya bu operasyonun zaten Suriye’de siyasi bir çözüm için görüşmeler/müzakereler yaptığı Kürt güçleri (DSG) tarafından yapılmasını tercih ediyor. Yani ABD ile anlaşma olsa bile Türkiye’nin karadan Rakka’ya girmesi öyle kolay değil. ABD’nin bu operasyonun DSG olmadan başarısının mümkün olmadığını görmesi nedeniyle Türkiye’yi DSG/YPG ile ortak operasyona ikna etmeye çalışması, ancak Türkiye’nin en azından kapıda bir başkanlık referandumunun bulunduğu süreçte böylesi bir ortaklığa ‘evet’ demesinin mümkün olmaması da meselenin bir başka yönünü oluşturuyor.

Türkiye’nin bölgede (Ortadoğu) Kürt sorununa müdahale girişimleri kapsamında değerlendirilebilecek bir diğer önemli gelişme, Êzidî Kürtlerin yaşadığı Şengal’de yaşandı. Bilindiği gibi PKK/HPG, 2014’te IŞİD saldırısı karşısında Êzidî Kürtlerin savunulmasında önemli bir rol üstlenmiş, ardından da Êzidî Kürtlerden oluşan Şengal Savunma Birlikleri’nin (YBŞ) oluşturulmasına ön ayak olmuştu.  Irak merkezi hükümeti tarafından da halk savunma birliği olarak görülüp maaş bağlanan YBŞ’nin varlığı (ve dolayısıyla bölgedeki PKK etkisi) uzunca bir süredir Barzani yönetimini rahatsız ediyordu. İşte Barzani’nin Türkiye ziyaretinin hemen ardından Türkiye’nin de “ikinci Kandil” olarak hedef gösterdiği Şengal’de YBŞ ve ‘Roj Peşmergeleri’ arasında çatışmalar yaşandı. Roj Peşmergeleri, Barzani yönetimi ve Türkiye tarafından Rojava’ya gönderilmek üzere eğitilen güçlerden oluşuyor. Fakat Rojava kanton yönetimlerinin (ve PYD’nin) YPG dışında ikinci bir askeri güce izin vermeyecekleri açıklaması nedeniyle bu birlikler Rojava’ya giremiyor. Bu nedenle Barzani yönetimi, Roj Peşmergeleri’ni YBŞ’nin yerine Şengal’e yerleştirerek PYD’ye yanıt vermek istiyor. Ancak YBŞ, Peşmergelerin IŞİD karşısında savunmasız bırakıp kaçtığı Şengalli Êzidîlerin oluşturduğu bir askeri birlik. Dolayısıyla Türkiye ve Barzani’nin bütün girişimlerine rağmen YBŞ’nin yerine Roj Peşmergelerinin yerleştirilmesi kolay değil.

Özetle sadece Suriye’de değil; Barzani yönetimiyle işbirliğine rağmen Irak’ta da Türkiye’nin girişimlerinin sonuç alması öyle kolay görünmüyor. Ve bu gelişmeler, AKP-Erdoğan iktidarının bölgede savaş ve gerilime dayalı politik hattının giderek daha fazla açmaza sürüklenmekte olduğunu haber veriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...