06 Mart 2017 00:32

Dış politika ve tek adamcılık!...

Dış politika ve  tek adamcılık!...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önce “Hürriyet Krizi” patlak verdi. “Karargah Rahatsız” haberi müthiş bir tepkiye neden oldu. En hafifinden 28 Şubat’ta “silahsız kuvvetler”in inisiyatif alışına benzetildi. Öyleydi ya da değildi; altı üstü bir haberdi –ama mağdurluk edebiyatına ihtiyaç vardı. Önemlisi C. Bşk. parladı. Tıpkı Cumhuriyet’in “TIR haberi”nde olduğu gibi “rezalet”le başladı, “bedel ödeyecekler”le bitirdi. Ödeniyordu da. Savcılar harekete geçti: Habere soruşturma açıldı ve A. Doğan’ın mahkemeye “zorla getirilmesi” kararı çıktı. Şimdi böyleyse, bir de bütün hakimleri C. Bşk. atadığında ne olur diye düşünülmeden edilemedi!

Sonra “Almanya Krizi” patladı. İlk Die Welt temsilcisi Deniz Yücel tutuklandı, Almanya “Deniz’e özgürlük” diye ayağa kalktı. Ve Adalet ve Ekonomi Bakanlarına toplantı izni verilmedi. Resmi gerekçe park yeri eksikliğiydi. Ancak son tutuklamayla tetiklense bile, asıl gerekçenin genel bir tepkinin yanı sıra –doğru ya da yanlış– birkaç kez iletilen şu tutum olduğu biliniyordu: “Türkiye’nin sorunlarını Almanya’ya taşımayın, buradaki Türkiyeliler arasında huzursuzluk çıkmasın.”

Tepki olağanüstü oldu. C.Bşk. Die Welt temsilcisini “Alman ajanı” ilan edip “PKK’lı olmak”la suçladı. “Bakanlarımızı konuşturmuyorlar. Fakat Cemil Bayık’ı Kandilden bağlıyorlar, orada konuşmasını yapıyor.” Ve asıl patlama: “Bunlar teröre yardım ve yataklıktan yargılanmalı.”

Demek ki güç yetse, Almanlar da, başbakanlarından başlayarak yargılanacak! Nasılsa “bağımsız mahkemeler karar veriyor”du. Adalet Bakanı Die Welt temsilcisinin tutuklanmasına tepkiler karşısında öyle demişti. Türk mahkemeleri Almanya’nın yargılanması konusunda yetkisizdi, ama neredeyse iki ülke arasında savaş hali oluştu.

İlk tepki yine Bozdağ’dan geldi. Türkiye’de en son 8 Mart toplantıları yasaklanmamış, MHP muhaliflerinin “Hayır” toplantıları bile engellenmiyormuş gibi, Almanya’da toplantı yapıp konuşmasına izin verilmemesini kastederek, “faşist bir uygulama” dedi, Bakan. Almanyanınki “faşist” ise “bizdeki yasaklar ne” sorusu ortada kalsa da, “eski alışkanlıkları” denip “faşizm” suçlaması sürdürüldü. Yeni Şafak “Hayırcıların patronu Almanya” manşeti attı. Gezi’yi, 17-25 Aralık’ta ayakkabı kutularından fışkıran dolarları, 15 Temmuz’u –organize etti demese bile– Almanya desteklemişti. PKK ve “FETÖ”ye kucak açmıştı! Her türlü melanetin müsebbibiydi.

Almanya ya da bir başka emperyalist ülkeyi savunmak bizim işimiz değil. Dikkat çekmek istediğimiz, iç politika gibi dış politikayı da tek bir kişi kararlaştırdığında, bir toplantı ya da bir başka şey vesile edilip, Baykal’dan başlayarak, CHP’yi ve başka partileri de peşine takmak üzere, sorun Türkiye sorununa dönüştürülerek, Almanya ile krize yol açılmasıdır.

Dün –uçağı düşürülerek– Rusya ile kriz yaşanmıştı. Şimdi Trump’un PYD kararı beklense bile ABD ile de hiç değilse yarı-kriz yaşandığı söylenebilir.

Biliniyor, Rusya ile aranın düzeltilmesi için “özür” dilenmiş ve Suriye politikası değiştirilmişti. Almanya, Türkiye ekonomisini –sebze, meyve ve turizmle zorlamış– Rusya’dan çok daha ileriden zorlayacak olanaklara sahip. Yine öyle olacaksa, üst perdeden tavırların ardından “özür” gelmesi doğru ve ciddiye aldırıcı bir dış politika yöntemi değildir! Ve tek kişilik karar mekanizmasıyla bu tür durumlar çoğalacaktır!

Örneğin, dostlar bunca azaltılıp hemen herkes düşman bellenince, karşıda, Rusya’nın yönlendirmesiyle Esad’la PYD birbirine yakınlaştırılacak, Münbiç-Rakka efelenmesine karşın “Fırat Kalkanı” 2 bin km2’lik toprak işgaliyle sınırlanacak, ABD’yle Almanya da ses etmeyecektir.

*

Kıssadan hisse: Memleket... Sadece grevler ve toplantılar yasaklanıp gazeteciler hapse tıkılarak sağlıkçı ve öğretmenlerle akademisyenlerin binlercesi işten atılarak sürekli kılınacak OHAL’le demokratik hak ve özgürlüklerin çiğnenmesinde perva tanınmayacağı için değil... Dış politikada da “bir alamete binip kıyamete gitmemek” için tek kişi yönetimine bırakılamaz.

“Nasılsa bir şey değişmeyecek” deyip sandığa gitmemek en kötüsüdür! Çünkü çok şey değişecektir, şimdiden değişmektedir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...