03 Mart 2017 00:38

Irkçı hezeyanlar ve birlikte yaşamanın yolu

Irkçı hezeyanlar ve birlikte  yaşamanın yolu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barzani’nin ziyaretinde Türk bayrağının yanına Irak bayrağının yanı sıra Irak Kürdistan Federe yönetimini sembolize eden Kürdistan bayrağının asılması, medya ve soysal medyada ırkçı hezeyanları hortlattı. Öyle bir hava yaratıldı ki, Barzani’ye, Kürdistan bayrağına ve Kürtlere en çok küfür ve hakaret edenler en vatanseverler oldular. Ancak bu hezeyanlar Kürtlerin büyük çoğunluğunun kafasında aynı soruyu yeniden canlandırdı: Bunlarla nasıl birlikte yaşayacağız?

İşin ilginç tarafı şu: Kürtlere ve değerlerine nefret kusan bu çevrelerin büyük çoğunluğu referandumda ‘hayır’cı tarafta yer alıyor. Bu çevreler Kürtlere karşı güvensizliklerini her fırsatta dillendirseler de Kürtlerin tutumunun referandum sonuçları için büyük önem taşıdığını kabul ediyorlar. Şimdi hem referandum sonuçları için Kürtlerin oyları belirleyici olacak diyeceksiniz, hem de Kürtlere her türlü küfür ve hakareti etmekten geri durmayacaksınız. Yani bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Daha önce Barzani’nin ziyareti için iktidarın, Erdoğan’ın daveti ile gerçekleştirilen bu ziyaret üzerinden referandum öncesinde Kürtlerde beklenti yaratmayı amaçladığını söylemiş ve Barzani’yi eleştirmiştik. Tıpkı Merkel’in ziyareti nasıl Erdoğan iktidarının meşruiyetini arttırıp bir destek anlamı taşıyorsa, Barzani’nin ziyareti de öyleydi. Ama daha fazlası değil. Dolayısıyla şunu da açık olarak söylemek gerekir ki, bu ziyarete karşı ortaya konan ırkçı-şoven tepkiler, iktidara Barzani’nin ziyaretinden daha fazla hizmet etmektedir. 

Kürt hareketin bütün bileşenleri (HDP, DBP, HDK, DTK) daha en başından referandumda ‘hayır’ tutumunu açıkladıkları halde MHP’den ihraç edilmiş olsa da MHP’nin ‘hayır’cı kanadını temsil eden Meral Akşener, devletin Öcalan ile referandum konusunda pazarlık yaptığı iddiasını gündeme getirerek Kürtlere karşı güvensizlik yaratmaya çalışmıştı. Geçtiğimiz günlerde CHP’nin Dersim Milletvekili Gürsel Erol da PKK’nin referandumda ‘evet’ konusunda  ‘derin devlet’le anlaştığı iddiasını gündeme getirerek Akşener’i takip etti. AKP-Erdoğan iktidarı bunları parayla tutsa, herhalde kendilerine daha fazla hizmet etmelerini sağlayamazdı! Geçen hafta Van’da referandum için konuştuğumuz bir vatandaş (Tevfik Koçer) “CHP, Yenikapı ruhu deyip AKP’nin peşinden gitmeseydi bugünlere gelmezdik. Referandumdan ‘evet’ çıkarsa CHP de biter. CHP’nin aklı varsa bugün Kürtlerle birleşir” diyordu. Oysa CHP’nin az sayıdaki Bölge milletvekillerinden biri olan Erol, maalesef akla zarar açıklama ve söylentiler peşinde koşuyor!

Irkçı-şoven çevrelerin Barzani ve bayrak üzerinden yaptıkları küfür ve hakaretler bize bazı kaynaklarda Pir Sultan’a ve bazılarında ise Şah Hatayi’ye atfedilen bir Alevi deyişini hatırlatıyor: Küfür içinde iman vardır!

Yapılan küfür ve hakaretler tam da bu deyişteki diyalektiği yansıtmaktadır. Federe Kürdistan’ın başkanı olarak Barzani ve dalgalanan Kürdistan barağı, bu çevrelerin 90 yıldır inkar edip bir türlü görmek istemediği bir gerçeği gözler önüne sermektedir. Kürtler bu coğrafyanın en kadim halklarından biridir. Ülkeleri yüz yıl önce dörde bölünmüş, o günden bugüne her parçada ulusal harekeleri farklı bir seyir izlemiştir. Nihayetinde Federe Kürdistan ve bayrağı, Kürtlerin ayrı bir ulus olma gerçekliğinin ve bir ulus olarak sahip oldukları hakların somut bir ifadesidir. 

Küfür ve hakaret edenler aynı hakikatin Türkiye Kürtleri için de geçerli olduğunu görüyor ve zaten bundan dolayı saldırıyorlar. Ancak Kürtlerin bugüne kadar ısrarla savunduğu birlikte yaşam duygusunu en fazla tahrip eden yine “ülke bütünlüğü” adına yapılan bu ırkçı-şoven saldırganlıktan başkası değildir. 

Son söz olarak söyleyelim: Referandumdan ‘hayır’ çıkarmak, dayatılan dikta rejimine karşı halkların hayrına bir gelecek kurmak için önemli bir olanaktır. Ancak bu olanağı gerçekliğe dönüştürmek için ‘evet’çi cephe kadar ırkçı-şoven söylemlerle Kürtlere saldırarak ‘hayır’ cephesini daha baştan bölüp güvensizlik duygusunu yaratanlarla da mücadele etmek gerekmektedir. Çünkü halkların ortak vatanda ve demokratik temelde birlikte yaşamasının yolu, ancak gericiliğin bu iki biçimine karşı mücadele ile mümkündür.

Öyleye soralım: Gerçekten de ‘hayır’ oyunu dikta rejimine ve iktidarın savaş ve baskı politikalarıyla toplumu böylesine kamplaştırmış olmasına karşı barışı, huzuru, demokratik bir ülke kurmanın olanağı olarak kullanmak varken, yatıp kalkıp ülkede en büyük mağduriyeti yaşayan ve bu nedenle referandumda ‘hayır’ diyeceğini açıklayan Kürtlere saldıranlar acaba kime hizmet ediyor?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...