01 Mart 2017 01:17

Halk iradesi ve demokrasi

Halk iradesi ve demokrasi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sabah gazetesi yazmış: 1961 Anayasası ile ilk defa Yüksek Hakimler Kurulu oluşturulmuş, 1971’te de Yüksek Savcılar Kurulu. YHK’de 18 üye varmış, başkanı kendi içinden seçiyormuş. YHK’nin 6 üye Yargıtay Genel Kurulu, 6 üye birinci sınıf hakimler içinden ve kendileri tarafından, 3 üye TBMM ve 3 üye de Cumhuriyet Senatosu tarafından seçiliyormuş.

12 Eylül Anayasası ile hakimler ve savcılar kurulları birleştirilmiş ve HSYK olmuş. Üye sayısı 7’ye indirilmiş. Başkanı adalet bakanı, adalet bakanı müsteşarı tabii üyesi olmuş. 3 üyesi Yargıtay Genel Kurulu, 2 üyesi Danıştay Genel Kurulu tarafından seçiliyormuş.

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği ile; HSYK üye sayısı 22’ye çıkarılmış. Adalet bakanı yine başkan, adalet bakanlığı müsteşarı genel sekreter. 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay, 7 üyeyi adli yargı, 3 üyeyi idari yargı, 1 üyeyi Türkiye Adalet Akademisi ve 4 üyeyi cumhurbaşkanı seçiyormuş. 

Yeni değişiklikle HSYK, HSK olarak ismini değiştirmiş. Üye sayısı 13’e inmiş. Adalet bakanı yine başkan, müsteşar yine üye. 7 üyeyi TBMM, 4 üyeyi ise cumhurbaşkanı seçiyormuş.

Sabah gazetesine göre cumhurbaşkanı ve TBMM halk tarafından seçildiğine göre, son değişiklikle getirilen sistem 1960’dan bu yana en demokratik yargı sistemini getiriyormuş.

Sabah gazetesine göre hepimiz Osmanlıların dediği gibi “trak-ı bi idrak” (anlama kabiliyeti olmayan Türkler) olduğumuz için bu sözlere inanacağız. 

Osmanlılara göre Anadolu ahalisi olarak bi-idrak sayılsak da aklımıza şu sorular geliyor haddimiz olmayarak. 

Seçim ve seçimde yüzde elli oy almak, halk iradesini temsil etmek anlamına gelir mi? Yüzde elliden fazla oyla seçilen iktidar demokratik iktidar sayılır mı? Sorunun cevabı “evet” ise Kaddafi, bin Ali, Mubarek, Saddam ve Esad halklarının iradesini temsil ediyordu ve aldıkları oy oranları da yüzde seksenlerden az olmadığına göre Dünyanın en demokratik iktidarları idi. Öyle mi?

İfade, basın ve örgütlenme özgürlüğü yoksa, basın iktidarın tekelinde ise, seçim sistemi adil değilse ve seçim yarışına eşit katılınmıyorsa seçimleri kazanmak sizi millet iradesinin temsilcisi yapar mı? Üstelik sizi seçen halk, seçtikten sonra beş sene bir daha geri çağıramıyorsa buna millet iradesinin temsil edilmesi diyebilir miyiz?Yargının millet adına karar vermesinin millet tarafından seçilmesinin başka yöntemleri vardır. Örneğin, jüri sistemi. Halk mahkemeleri. Hakim, savcı ve jüri üyelerinin doğrudan halk tarafından seçilme sistemi. Seçilen herkesin, seçenler tarafından geri çağrılabilme sistemi. En alt toplumsal birimlerden yukarıya doğru halkın doğrudan katıldığı meclisler sistemi. 

1960’lardan 67 yıl sonra partili hakim, savcı ve iktidara bağlı yargı sistemine gelmişiz. Siz kurnazlar, millet iradesi ve din diye diye yargıyı buralara kadar geriletmişsiniz. 

İşte, biz bi-idrak ahali, emekçiler böyle bir demokrasi ve millet iradesini idrak edemiyoruz. Kafamız basmıyor. Onun için “hayır” diyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...