25 Şubat 2017 01:00

Saraylara, salonlara 'saha'dan yanıt!

Saraylara, salonlara 'saha'dan yanıt!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki akşam, 22-26. dönemlerde AKP’den milletvekilliği yapmış eski vekilleri Saray’da topladı. Ve onlara “Siz de çalışacaksınız” direktifi verdi!

Toplantıya İngiltere’de olan (Üç gün önce gelmiş olması gereken ama gelemeyen) Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; katılamazken, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun ise tam da toplantı günü umreye gitmesi gerektiği için bu toplantıya katılamadığı söylendi. Ama Davutoğlu’ya toplantıya katılması için davetiye gitmediği de belirtiliyor.

Yarın ise Başbakan Binali Yıldırım, AKP’nin vekillerini, il yöneticilerini ve eski il başkanlarını toplayarak, “hücum” direktifi verecek.

Toplantılara eski milletvekilleri ve eski il başkanlarının davet edilmesine bakınca, Cumhurbaşkanı ve AKP’nin referandum mücadelesinde yedekleri de “sefer görevi”ne çağırarak cepheye sürerek kampanyayı başlatacakları anlaşılıyor. Bu da AKP cenahında, “cepheden” gelen haberlerin iyi olmadığı, bu yüzden de yedekler de dahil bütün güçlerin cepheye sürüleceğini gösteriyor.

İŞÇİLER EMEKÇİLER ‘EVET-HAYIR’I NASIL TARTIŞIYOR

Tabii burada, AKP içindeki hizmetleri hor görülen, “üç dönem” vb. uygulamalar, “Senin adamın benim adamım” çatışmaları içinde ayak altında kalan ve bugün “sefer emri”yle Saray’a çağırılan “yedek”lerin kendilerine verilen “Çalışacaksınız” emrini ne kadar içten yerine getirecekleri tartışılırdır. Ama, Evrensel’in bir haftadan beri, iş yerlerinden, “çay ocakları”ndan, işçi duraklarından, kahvelerden, emekçi semtlerinden yaptığı haberler, vatandaşın “evet-hayır”  tartışmasını, “Referanduma sunulacak 18 madde ne diyor”la sınırlı yapmadıkları da görülüyor.

Çünkü “18 madde” sonuçta teknik bir düzenleme ve yetkileri tek elde toplayan, cumhurbaşkanı ve partisinin yönettiği bir “tek adam tek parti yönetimi”ni tarif ediyor. Ama vatandaş daha ötesinde, bu yönetimin hangi amaçla getirildiğini de dikkate alarak, “evet mi hayır mı” demesi gerektiğini tartışıyor.

Evrensel’in işçiler ve emekçilerin çeşitli kesimleri  arasından yaptığı haberlerinde şimdilik de olsa, öne çıkan yan bu. 

Çünkü, bu düzenlemede işçilerin, emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, gençlerin, yıllardan beri süren mücadelelerinde öne çıkardıkları talepleri ya da var olan haklarının kaldırılacağına dair maddeler yok. Ama, bütün bu haklar tek adama ve tek partinin iradesine teslim edildiği için emekçiler tartışmayı, “Bu anayasa değişikliğini kim niçin istiyor” ve “Bu değişikliği isteyenler emekçilerin talepleri, özgürlük, demokrasi vb. konusunda hangi tutumu almış, neler yapmışlardır?” sorularının yanıtlarını dikkate alarak yapıyorlar. Yani sorunu daha esaslı bir noktadan tartışıyorlar.

Evrensel’e gelen çeşitli emekçi kesimlerden mektuplara ve “saha”dan yapılan haberlere bakıldığında, örneğin; 

-İşçiler; “evet çağrısı yapanlar, grevlerimizi yasaklayanlar, iş güvencemizi ortadan kaldıranlar, ‘Taşeronu kaldıracağım’ diyerek oyumuzu alıp kaldırmayanlar, ücretleri enflasyonun altında tutanlar, İşsizlik Fonu’nu sermayenin yağmasına açanlar, işçiye vadedip sermayeye verenlerdir” diye,

-Kamu emekçileri; “evet” deyin diye kapımıza dayananlar, iş güvencemizi OHAL’le ve KHK’lerle bir kalemde kaldıranlar ve kamuda partizanlığı yayıp, devlet kurumlarını parti kurumları haline getirenler kimlerdir” diye

-Kadınlar; “evet” çağrısı yapanları, kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddet için “kitapta” yer bulan, kadının sokağa çıkmasını, gülmesini bile zapturapt altına almak isteyenler,  TV kanallarından kadın düşmanı fetvalar verenler, “Erkekle eşitlik kadın fıtratında yoktur” diyenler olduğunu görerek,

-Gençler; gelecek güvencesi, AKP’nin gençlerin dinamizmini, isteklerini yeni bir dünya isteklerini istismar etmesinin farkına varmış olarak,

-Emekliler; kendilerini ömürlerinin bu son yıllarında içine sürüklendikleri yoksulluğa, çocuklarını, torunlarını gelecek güvencesizliğine mahkum edenlerin evet çağrısını yaptığının farkında olarak,

-Kürtler; AKP’nin nasıl bir icraat içinde olduğunu gören, yakılan kentleri, barış masasını tekmeleyenlerin, içeride ve dışarıda savaş politikası izleyenlerin kendilerini “evet” demeye çağırdığını unutmayarak,

-Aleviler; mezhepçilik yapanların, Alevileri dışlayanların, Alevileri bölerek yedeklemek için dolaplar çeviren, cemevlerine ibadethane bile diyemeyenlerin kendilerini “evet” demeye çağırdığının farkında olarak,

-AKP ve MHP’ye oy vermiş kesimlerin önemli bir bölümü de, bugün kendilerini vatan, millet, din, derken aslında en büyük sermaye kesimlerinin çıkarlarının gerçekleştirilmek istendiğinin bir biçimde farkına varanlar da “evet” deyip dememeyi tartışıyorlar.

BU TARTIŞMA EN GENİŞ KESİMLERİ KAPSAMALI

Elbette ki, bu sözünü ettiğimiz “evet mi hayır mı” tartışması, iki tarafın da en önünde olan işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler...arasında cereyan ediyor. Ama tartışmanın Saray’ın salonlarında, arenalardaki parti toplantılarının gündeminde olduğundan farklı tartışıldığını gösteriyor. Ve emekçiler arasında, referandumun ilerleyen süreçlerinde de “evet-hayır” tartışmasının benzer merkezli olarak yayılacağını gösteriyor. 

Onun içindir ki “evet cephesi”nin ana gövdesi ve lideri AKP’nin tartışmayı “18 maddenin”ne demek istediği gibi teknik bir tartışmaya indirgeyerek, tek adam yönetiminin “güçlü, istikralı Türkiye’nin şartı” olarak öne sürme propagandasının başarılı olması çok zor olacaktır.

Erdoğan-AKP yönetimi de bunun farkında olduğu için, “yedekleri” de daha kampanyanın başında cepheye sürerek işe başlamıştır. 

Buna, hayır cephesinin yanıtı: Saraylarda, salonlarda değil, iş yerlerinde, çay ocaklarında, emekçi semtlerinde, kadınlar, gençler,...her kesim içinde “hayır”ı güçlendirmek için yapılacak çalışma olmak durumundadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...