24 Şubat 2017 01:00

Dön dolaş ABD'ye yanaş!

Dön dolaş ABD'ye yanaş!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun bir zaman İsrail için “terörist devlet”, “katil devlet” gibi ifadeler kullanmış, ancak geçen yıl “birbirimize ihtiyacımız var” diyerek İsrail ile anlaşmıştı. Üstelik bu anlaşma başta Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması olmak üzere daha önce şart koşulan maddeler İsrail tarafından gerçekleştirilmediği halde yapılmıştı. Biz o zaman iktidarın bu ‘kıvrak’ tutumu için “dön dolaş İsrail’e yanaş” demiştik!

Bugünlerde iktidarımız ‘kıvraklık’ konusundaki maharetlerini ABD’ye yönelik tutumunda sergiliyor.

Hatırlanırsa 15 Temmuz darbe girişiminden sonra iktidar ve medyası hep bir ağızdan darbenin arkasında bir “üst akıl” olduğunu söylüyordu.  Ve bu ‘üst akıl’ olarak işaret edilen yer ABD’den başkası değildi. O zamanlar ABD büyükelçisinin ülkeden kovulmasından, NATO üslerinin kapatılmasına ve hatta Türkiye’nin NATO’dan çıkmasına kadar çok şey yazılıp söylendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar ve medyadaki sözcüleri o kadar çok Amerikan karşıtı söylemlere sarılmışlardı ki Perinçek, Erdoğan’ı “ABD’ye karşı vatan savaşının başkomutanı” ilan etmişti. 

‘Baş düşman’ımız ABD ve en büyük müttefikimiz Rusya oluvermişti. Artık gerçek dostumuz, darbe girişimi ile ilgili istihbaratı iktidara verdiği söylenen Rusya idi. Cumhurbaşkanımız Putin’e “ saygıdeğer, kıymetli dostum Putin” diye hitap ediyor, Türkiye’nin eksen değiştirip Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) girebileceği konuşuluyordu.  Daha birkaç hafta öncesine kadar iktidarın sözcüleri İncirlik’ten kalkan ABD uçaklarının IŞİD’i bombalamadan döndüğünü, El Bab’da bize gerçek hava desteğinin Rusya tarafından verildiğini söylüyordu.

İşte aynı iktidar, bugünlerde ABD’nin yeni Başkanı Trump’tan randevu alabilmek için deyim yerindeyse kırk takla atıyor. Yine Suriye’de Kürtlerin öncülük ettiği Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile işbirliğini sona erdirmesi şartıyla Rakka operasyonunda ABD’nin askerliğini yapmaya can atıyor. Türk ordusu ve desteklediği grupların kolayca alınacağı propaganda edilen El Bab kasabasında bile nasıl bir batağa saplandığı ortadayken ABD’nin yeni yönetiminin gözüne girmek için Türk askerinin yeni bir ateş çemberinin içine sürüklenmesi bile göze alınıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın S. Arabistan ziyareti sonrasında Suriye’ye müdahale konusunda zaten en başından beri Türkiye ile işbirliği yapan S. Arabistan da devreye sokuluyor. S. Arabistan’ın yaptığı “istenmesi halinde Suriye’ye askeri birlik gönderebileceği” açıklaması ile DSG’ye karşı Türkiye-S. Arabistan ittifakının ABD ile pazarlık gücü arttırılmaya çalışılıyor.

Sadece bu da değil, bugünlerde Türkiye ve S. Arabistan, yanlarına İsrail’i de alarak İran’ı hedef yapan açıklamalar yapıyorlar. Daha bir ay önce Astana’da Suriye ve Bölge (Ortadoğu) sorunlarının çözümü için İran ile aynı masaya oturan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Münih’te yapılan ‘Güvenlik Konferansı’nda İran’ı “mezhepçilik yapmak ve Bölge ülkelerinin istikrarını bozmaya çalışmak”la suçladı. S. Arabistan ve İsrail de Bölge’deki en büyük tehdidin İran olduğu yönünde açıklamalar yaptılar.

İran’ın darbe girişimine karşı Erdoğan iktidarına destek mesajlarından sonra “İran ile derin dostluk bağları” üzerine nutuk çekenler ne oldu da İran’ı böylesine şeytanlaştıran söylemlere sarıldılar? 

Olan şudur: ABD’nin yeni Başkanı Trump, İran ile anlaşma imzalayan Obama’ya ateş püskürerek İran’ı “bir numaralı terörist devlet” ilan etti. İşte Erdoğan iktidarı ve müttefikleri (S. Arabistan ve İsrail) İran’ı hedef alan açıklamalar yaparak Turmp’a,  “senin arkanda saf tutmaya hazırız” mesajını vermiş oldular.

Anlayacağınız Trump yönetiminin Suriye ve Bölge’ye dair hangi politik yönelimi benimseyeceği konusundaki belirsizlikler devam ettiği için iktidarımız ve medyadaki sözcüleri, Trump yönetimine ABD’nin Bölgesel çıkarlarına hizmet etmeye çoktan hazır olduklarını göstererek “beni seç, beni seç” diyorlar. 

Peki, Trump kimi seçecek?

Elbette Amerikan tekellerinin çıkarlarını. 

Ve tabi bu çıkarların gerektirdiği yerde kendileriyle işbirliğine bu kadar hevesli bir Türkiye’yi kullanmaktan da geri durmayacak.

O değil de acaba Erdoğan iktidarında “anti-emperyalist kerametler” görüp bunca zamandır bizi ABD’ye karşı “vatan savaşı” verildiğine inandırmaya çalışanlar bu işe ne diyor?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...