19 Şubat 2017 00:59

'Evet'çiler için sahadan gelen haberler iyi değil!

'Evet'çiler için sahadan gelen haberler iyi değil!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün Maraş’ta yaptığı mitingle “referandum kampanyası”nı resmen başlattı. Cumhurbaşkanının bugün de Gaziantep’te mitingi var. Cumhurbaşkanı önümüzdeki iki ay boyunca bütün büyük şehirlerde miting yapacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu mitingleri “temel atma”, “toplu tesis açma”... gibi törenleri vesile ederek yapacağı belertiliyor. Ki, bu hizmetlerin devletin ya da yerel yönetimlerin hizmetleri olduğu düşünlüğünde; Cumhurbaşkanının devletin ya da yerel yönetimlerin hizmetlerini şahsi hizmetleri gibi sunarak oy toplamasının seçim ahlakı açısından çok tartışılacağı da açık. Öyle ya devletin yatırımla yaptığı işlerin, “temel atma” ya da “açılışlarının” yine devletin parasını ödediği uçak, helikopter gibi araçların da kullanılarak yapılması, amacının da referandumda “evet” için destek istenmesi olması, herhalde bu kampanya için ayrıca tartışılacak bir şey olacağa benzemektedir.

“Seçim ahlakı” denilince, daha ilk günden, kör gözüm parmağına ihlaller de çıktı. 

Gaziantep Valiliği, OHAL’i gerekçe göstererek, 15 Temmuz’dan beri kentte sürdürülen bütün kitlesel eylem, etkinlikler yasağını en son 28 Şubat’a kadar da uzatmıştı. Ancak Valilik, 13 Şubat günü aldığı bir kararla, bu yasakları kaldırdı!

Herkes yasakların, Cumhurbaşkanının 19 Şubat’ta yapacağı miting için kaldırıldığını söylüyor.

Emek Partisi Gaziantep İl Örgütü de bu çifte standardı, siyasi ahlak açısından tartışmalı kararı eleştirdi ve yasakların bundan böyle yeniden getirilmemesini istedi.

AKP’DEN ‘TEMBEL ESKİCİ’ TAKTİĞİ

AKP ise referandum mitinglerine 25 Şubat’tan sonra başlayacak.

Yani, her koşulda, seçime, her göreve hazır olduğu sıkça ilan edilen, hatta ikinci ağızdan “İç savaşa hazırlandığı” bile söylenen koskoca AKP teşkilatı, referandum için hazır değilmiş, bu süre içinde hazırlıklarını tamamlayacakmış!

Ama bu “hazırlık sorunu” öyle bildiğimiz türden, bir hazırlık gibi görünmüyor. Tersine öyle görünüyor ki AKP, Cumhurbaşkanının ne diyeceğine, nasıl bir hat ve söylem tutturacağına, hatta hangi şehirlerde miting yapacağına göre kendisini ayarlamak, Cumhurbaşkanını izleyerek, kendisine “vazife çıkarmak” için, 10 günlük bir zaman koymuş!

Bilinen bir fıkradır: Tembel eskici; “Eskiler alırım!” diye bağırmaya bile erindiği için, başka bir eskicinin peşine düşer, öndeki eskicinin; “Eskiler alırım. Eski elbiseler, eski eşyalar alırım...” diye bağırmasını izler, öndeki eskici nefes aldığında da, “Ben de!” diye bağırırmış!

Galiba AKP’nin referandum kampanyasındaki taktiği de böyle, “Ben de taktiği” diyeceğimiz bir tarzda olacak! Cumhurbaşkanı Erdoğan söyleyeceğini söyleyecek, nefes aldığı aralıklarda da Başbakan Yıldırım, “Ben de!” diye bağırıp; yollar, trafik, köprüler, tüneller konulu “kamyon arkası laflar” kıvamında bir söylemle referandum kampanyasına katılacak!  “Evetçilerin” en radikali olan Bahçeli’nin MHP’si ise, kampanyasını AKP ile mümkün olduğunca ortak bir çalışma olarak sürdüreceğini açıkladı. Ama, bütün o bilinen afra tafrasına karşın bu kampanyada bölünmüş, süngüsü düşmüş, sahada da AKP’nin yedeği haline gelmiş, kendi karakterini kaybetmiş bir MHP göreceğimiz anlaşılıyor.

HAVADA 7 HAZİRAN ÖNCESİNİN PIRILTILARI VAR!

Cumhurbaşkanı-Hükümet-MHP yönetimi; “hayır”a yönelik karalama, tehdit içerikli propagandayı yükselterek, bilinen “Biz biliriz” havası ve kibirli tutumlarıyla “evet”in çoktan kazanmış olduğu havalarına girseler de “sahadan” gelen haberler hiç iyi değil. Hava bir çok bakımdan 7 Haziran öncesindekini çağrıştırıyor. 

Örneğin AKP’ye de hizmet veren ANAR’ın yaptığı son ankete (ocak ayı) göre, AKP tabanının yüzde 35’i, MHP tabanının ise yüzde 50’si “evet” dememekte ısrar ediyor. 

Dahası AKP’ye yakın köşe yazarları da, son iki üç hafta içinde, “evet”e desteğin düştüğünü yazıyorlar. Nitekim, gazetemize gelen işçi, emekçi mektuplarında ve işçiler, emekçiler arasından yapılan haberlerde de önceki seçimlerde AKP ve MHP’ye oy veren emekçilerin “anayasa değişiklikleri” ile ülkenin devasa sorunları arasında bir bağlantı kurmakta zorlandıkları, bütün yetkinin tek kişi elinde toplanmasını yanlış buldukları, bu nedenle de “evet”e soğuk baktıklarına dair pek çok işaret var.  Bu bir kaç veri bile, “evetçilerin” işlerinin, geçmiş yıllardaki gibi olmadığı, tersine çok zor olduğunu gösteriyor.

İNİSİYATİF VE PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK ‘HAYIR’ CEPHESİNDE

Üstelik bu durum onların pek alışık olmadığı bir durumdur. Bu yüzden de strese girmeleri ve yeni yanlışlar yapma ihtimalleri de yükselmektedir.  

Kuşkusuz “evetçilerin” karşı karşıya olduğu sorunlar “hayır” cephesi için bir avantajdır. Ama sadece “evetçilerin sıkıntıları” “hayır”ın kazanması için yetmez. Çünkü evetçilerin sıkıntılarının “hayır” olarak sandığa yansıması için; “evet denirse” nelere evet denmiş olacağı, “hayır denirse” nelere hayır denmiş olacağının geniş halk kesimleri içinde anlaşılmasını sağlayacak çok ciddi bir çalışma şarttır da!

Henüz kampanyanın başındayız,. Ama, “evetçilerin” barutunun ne kadar olduğu ve bunu onların nasıl kullanacağı, daha da önemlisi halkın onların söylemlerinin frekansını algılamasının, geçmiştekinin tersine, hayli zorlaştığı da görülmüştür. 

Şu anda inisiyatif de, psikolojik üstünlük de “hayır” cephesindedir. Bu avantajı elden bırakmayan, bilinçli, disiplinli, yaratıcı, tüm enerjimizi seferber ettiğimiz bir çalışmayla eksiğimizi tamamlamalıyız!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...