10 Şubat 2017 01:00

Muhalefetin söz hakkına KHK darbesi!

Muhalefetin söz hakkına KHK darbesi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Daha 7 Şubat günü çıkarılan 686 sayılı KHK ile üniversiteler ve milli eğitimde laik ve demokratik eğitim mücadelesi veren akademisyenleri, eğitimcileri ihraç eden Hükümet, 687 sayılı kararname ile de adalet anlayışını, nasıl bir seçim özlediğini ve antidemokratik tutumunu referanduma da yansıtmıştır.

Dün sabah Resmi Gazete’de yayımlanan 687 sayılı KHK ile Hükümet, özel TV ve radyoları, seçim dönemlerinde Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) denetiminin dışına çıkardı.

Bu değişiklikle, özel radyo ve televizyonların propaganda döneminde; “Seçime katılan bütün siyasal partilere dengeli ve adil yayıncılık ilkeleri çerçevesinde yer vermesi” hükmü kaldırılmış oluyor. Böylece artık, radyolar ve TV kanalları, seçim dönemlerinde seçime katılan partiler arasında “eşitlik” gözetmeden yayın yapabilecekler!

Oysa, az çok demokrasiden, seçim adaletinden söz edilen ülkelerde, kamuoyunun bilgilendirilmesinin az çok adil biçimde yapılması için TV ve radyoların yayınlarına kimi sınırlamalar getirilmiştir.

Bizde 1990’larda özel radyo ve TV kanallarının serbest olmasından beri var olan bu düzenleme, dün 687 sayılı KHK ile ortadan kaldırılmıştır. 

Ve bu alanda OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerle, AKP ve Hükümet, hoşuna gitmeyen yayın yapan onlarca TV kanalı ve radyoyu kapatmıştır. Hükümet, özel TV ve radyoların yüzde 90’ını (Devletin radyo ve TV kanalarının da yüzde 100’ü Hükümetin emrinde) “yandaş” ya da Hükümet tarafından zaten teslim alınmış hale getirmişti. Şimdi de bu son KHK ile Hükümet, referandumu tek sesli, sadece AKP ve MHP’nin sesinin duyulacağı, tüm muhaliflerin bugüne kadar yasalarla tanınan radyo ve TV’lerden yararlanmalarını da imkan dahilinden çıkarmaktadır.

Böylece referandum süreci başlarken Hükümet; denetimindeki yüzlerce TV kanalı ve radyonun muhaliflerin görüşlerine hiç yer vermeden, sadece iktidarın borazanlığını yapmasını yasayla güvenceye almıştır.

Bu, bir yandan elbette AKP Hükümetinin nasıl tek sesli bir düzen amaçladığının yeni bir göstergesi olurken, aynı zamanda referandumun meşruiyetinin de tartışmaya açılması demektir.

Çünkü “cumhurbaşkanlığı sistemi” adı altında “tek parti tek adam rejimi” getirmeyi amaçlayan anayasa değişikliğini Meclisten;

*  AKP ve MHP’li vekillerin kaba gücü,

*  “Gizli oy” kuralının ihlal edilmesi,

*  Meclisin üçüncü partisi HDP’nin Meclis faaliyetinin tutuklamalar ve gözaltılarla engellenmesi,  

*  Mecliste maddelerin içeriğinin tartışılması engellenerek yangından mal kaçırır gibi geçirilerek anayasa değişikliğinin meşruiyeti tartışılır hale getirilmişti.

Şimdi de AKP Hükümeti OHAL’in kendine tanıdığı KHK çıkarma yetkisini istismar ederek, özel TV ve radyolara muhalif görüşleri de yansıtma zorunluluğu getiren yasal düzenlemeyi kaldırarak, referandumun meşruiyetini de tartışılır hale getirmiştir.

OHAL yönetimi, KHK’lerle yönetim, AKP’nin nasıl bir düzen özlediğinin ifadesidir. Bu yüzden de hiç şaşırtıcı olmamıştır. Ama aynı zamanda AKP ve Erdoğan’ın referandumdan “hayır” çıkma ihtimalini, böyle bir “hayır”ın kendilerine nasıl ağır bir fatura çıkaracağını görmesindendir ki; adalet, demokratik normlar, “Dünya alem ne der” gibi gerçekleri umursamadan, yalanlarını açığa çıkarabilecek en küçük “sızıntılara” bile izin vermek istememektedirler.   

Böylece Hükümet bu KHK ile muhalefetin sesini kesmeyi, yalanlarının üstüne kalın bir sis perdesi örtmeyi amaçlamıştır. Böylece referandumun meşruiyetine dayanak olabilecek son dayanaklardan birisi daha çekilmiş olmaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...