10 Şubat 2017 00:59

Hayırın anlamı

Hayırın anlamı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muhtemelen şu günlerde referandumun nisan ortalarında yapılacağı kesinleşecek. Referandumda ‘evet’ çıkması, tek adam ve onun emrindeki tek parti diktatörlüğünün anayasal temellere kavuşturulması anlamına geliyor. Erdoğan ve yandaşlarının politik yaşamı daha da gerginleştirerek, ortamı daha fazla terörize ederek, ‘hayır’ kampanyası yürütecekler üzerinde daha fazla baskı uygulayarak evet oylarını garanti etmeye çalışacakları anlaşılmış durumda. Devletin, hükümetin, önemli bir sermaye kesiminin, tüm gerici örgütlenmelerin ve denetim altındaki medyanın bu amaç için seferber oldukları görülüyor.

Buna karşın çok geniş bir çevrede ‘hayır’ için harekete geçmiş durumda. Kuşkusuz ‘hayır’ diyen her parti, akım ve çevrenin kendi gerekçeleri var. Böyle olması hayırcıların zayıf ve dağınık olduğunun değil, toplumun kendi iç dinamiklerinin harekete geçtiğinin, bu dinamizmin güçlenerek yaygınlaşacağının ve etkisini artıracağının kanıtı durumunda. Kuşkusuz ‘hayır’cılar içinde bir araya gelerek kampanya yürütenler de olacaktır. Hangi gerekçe ile ‘hayır’ derlerse desinler hayırcıları birleştiren ortak bir amaç var. Bu amaç nasıl ifade edilmiş olursa olsun, tek adam, tek parti diktatörlüğüne gidişin önünü kesmektir.

Özellikle umutsuz bazı çevrelerde şöyle bir düşüncenin olduğu görülüyor. Deniyor ki, ‘hayır’ kazansa ne olacak, mevcut “fiili durum” devam etmeyecek mi? Bu oldukça sığ ve yüzeysel bir bakış açısıdır. Diğerleri bir yana başlıca iki neden oldukça önemlidir. Birincisi, bu anayasa referandumu “fiili durumu” anayasal bir çerçeveye oturtmak için yapılmaktadır. Referandumun en büyük destekçisi de -Bahçeli- mevcut durumun bir çelişki olduğunu söylemektedir. Anayasa değişikliğinin reddedilmesi mevcut fiili durumu ve bu süre içinde yapılmış tüm işlerin gayrimeşru ve yasa dışı olduğunu açıkça bir tartışma konusu olarak ülkenin önüne getirecektir. Bunun önemli politik gelişmelerin önünü açmayacağı söylenemez. Moral olarak güçlenmiş, güçlerini toplamış bir halk muhalefeti kuşkusuz ilerlemenin yolunu da bulacaktır.

İkinci olarak, her ne kadar cumhurbaşkanının geniş yetkileri olsa da, her yönü eleştiri konusu olsa da mevcut sistem parlamenter rejim esasına göre işlemektedir. Bugün halkın önüne keskin bir şekilde bu rejimden yana mısın, yoksa açıkça diktatörlük anlamına gelen başkanlık -savunucuları yanıltıcı bir biçimde cumhurbaşkanlığı sistemi demektedir-sisteminden yana mısın sorusu gelmektedir. Bu durumda açık ve net bir biçimde diktatörlüğe hayır demek gerekmektedir. Politika da sorunlar bazen halkın önüne bu biçimde gelebilir ve bundan kaçmanın, onu görmezden gelmenin olanağı olmaz. Başkanlık saldırısını püskürtmek, demokrasi için mücadeleyi genişletmenin, oradan ilerlemenin de yolunu açacaktır.

Kısaca şöyle özetleyebiliriz ki, bugün halkın önüne getirilmekte olan anayasa değişikliği doğrudan doğruya rejim sorununu ortaya atmaktadır. Getirilmek istenen rejim başında tek adamın bulunduğu faşist bir yönetim biçimidir. Halkın ileri ve uyanmış kesimleri bunun farkındadır. Ama yine biliyoruz ki bu kesimlerin bunun farkında olmaları hayır oylarının ardında yeterince güç birikmesine yeterli değildir. Evet oyu verecek halk kesimlerinin, kararsız olan kesimlerin düşüncelerini ve kararlarını etkilemek için özel bir çaba gösterilmesinin gerekliliği ortadadır. Ülkenin içinde bulunduğu durumu ve götürülmek istendiği yönü sağduyu ile ve sabırla tartışmak, halen uyuyanları sarsıp uyandırmak, Erdoğan ve Bahçeli’nin kutuplaşma ve gerginlik politikalarını boşa çıkarmak, ileri kesimlerin görevidir ve onların bunu yapmaktaki başarısı hayır oylarının üstün gelmesini kesinlikle belirleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...