‘Futbolun içinde bunlar var’ mı?
Fotoğraf: Envato
Şimdilerin gözde klişesi, “Futbolun içinde bunlar var”...
Sporun özüne/anlamına uygun olmayan davranışları, eylemleri bu sözle olağanlaştırıp meşrulaştırıyorlar. Çıkarları gereği, gerilimin, şiddetin, provokasyonun, küfrün, tacizin, tehdidin oyunun doğal bir parçası olduğunu kabul ettirmek derdindeler. Evet, bunların hepsine yönetici demeçlerinde, medya organlarında ve yeşil sahalarda tanık oluyoruz ancak bu durumun sorumlusunun futbol olduğu söylenebilir mi? Gerilim, şiddet, provokasyon, küfür, taciz, tehdit futbolda değil, ticari bir ürüne dönüştürdükleri bu oyunu ne pahasına olursa olsun kazanmak ve pazarlamak hedefiyle icra edip kazanacakları paranın hayaliyle ellerini ovuşturanların zihninde var... Yaptıkları açıklamalarla taraftarları kışkırtan, hakemleri baskı altına almaya çalışan yöneticiler; profesyonellik adı altında türlü gaddarlıklar, provokasyonlar ve sahtekarlıklar sergileyerek sahada üstünlük sağlamaya çalışan futbolcular; yalanı, kışkırtmayı bir satış stratejisi olarak özümsemiş medya ve her çeşit kompleksini tuttuğu takımın alacağı galibiyetle tedavi etme peşinde tribünlerdeki yerini alırken bir yandan da koro halinde cinsiyetçi küfürler eden gözü dönmüş taraftarlar oyunun baş kahramanlarıyken, ortaya rezil bir tablo çıkmasından doğal ne olabilir ki?
Şaşılacak tek şey, farklı kültürel iklimlerde yetişmiş olmalarına karşın yabancı oyuncuların da bu ortama kolaylıkla uyum sağlaması. Burada işlerin ne şekilde yürüdüğünü anlar anlamaz ona göre yeni davranış kalıpları belirledikleri söylenebilir...
Pek çoğuna göre daha seviyeli bildiğimiz bir yorumcu, spor üzerinden gerilim satmanın normal olduğunu dile getirip Amerika’daki profesyonel dövüş organizasyonlarını örnek gösteriyor. Orada aslında hiçbir fiziki temas olmadığını, yaratılan yapay gerilimin de gayet güzel bir şekilde satıldığını anlatıyor. Bizde de satış uğruna belli bir miktar gerilimin kabul edilebileceğinden söz ediyor. Kafalar bir kere satışa, pazarlamaya koşullanmayagörsün, işte o zaman saçmalamakta sınır tanınmıyor...
Gerilim, su gibi musluğu kapatınca bir anda son bulacak biçimde dökülmüyor ki ortalığa. Gerip gerip sonra da “Tamam bu kadar yeter” diyerek gerginliği bir noktada sabitlemek, kontrol altında tutabilmek mümkün mü? Gerginlik, karşılıklı söylemler ya da eylemler aracılığıyla adım adım yükselir ve sonunun nereye varacağını da hiç kimse kestiremez.
Bir miktar gerginliğin satış için gerekli olduğunu savunacaksın, taşkınlıklar ya da acı olaylar yaşandıktan sonra ise sorumlu arayacaksın... Yüzsüzlük günümüzde pek bir sorun teşkil etmiyor nasıl olsa...
Gerilimi kontrol altına alabilmenin hiç kolay olmadığını son derbide gördük. Araya girenler olmasa Tosiç, Van Persie’yi adeta parçalayacak gibiydi. Şenol Güneş de o kadar çok öfkelenmiş ve kendisini öylesine kaybetmişti ki rakip oyuncularla dalaşmakla kalmadı, yardımcısı Tamer Tuna’yı sert bir şekilde kenara itti. Şenol Güneş’in gergin ve öfkeli hali basın toplantısında bile hâlâ sürüyordu...
Akıl ve mantığın, dolayısıyla nesnelliğin devre dışı bırakıldığı, bunların yerini ipe sapa gelmez duygu ve düşüncelerin doldurduğu taraftarlık anlayışına da değinmek şart. Bazıları taraftarlık kimliğini o kadar önemsiyor ki, ciddi ciddi tuttuğu kulübün onur ve adalet, diğerlerinin ise rezillik timsali olduğuna inanacak kadar bönleşiyor. Sonra gelsin arkasından, “şerefli tarih”, “temiz takım”, “halkın takımı”, “emekçilerin takımı”, “onurlu mücadele” gibi boş ve komik söylemler...
Bütün olumlu/yüce değerlerin kendi kulüplerine ait olduğu inanışı üzerinden sosyal medyada hakaret ve cinsiyetçi söylemler içeren polemiklere girişmeleri ise komiklikten öte tam bir zavallılık...
Şu iyice anlaşılmalı ki kurallarını endüstrinin belirlediği yozlaşmış bir futbol düzeninde hiçbir kulüp temiz değildir. Çünkü böyle bir düzende hiçbir kulüp çıkarına ters düşmek pahasına onurlu, erdemli mücadeleyi, adaleti, eşitliği dert etmez. Başarılı olmak ve rant hedefini gerçekleştirmek için her türlü fırsatı kullanır. Bir anlamda endüstriyel dayatmaların ve profesyonelliğin gereğidir bu...
İş o noktaya geldi ki, futbolun endüstrinin pençesinden kurtarılabileceğine ve onurlu, erdemli mücadele duyarlılığıyla, rakibe saygı duyarak, eğlenerek, keyif alarak oynanabileceğine neredeyse artık hiç kimse inanmıyor...
- Fanatizm faşistliktir! 11 Nisan 2024 05:05
- Değerler eriyor, rezillik genişliyor 04 Nisan 2024 04:28
- Yeter ki gereken dersler çıkarılsın 28 Mart 2024 04:16
- Yol uzun, mücadele zorlu 21 Mart 2024 04:24
- Şampiyonluk değil çirkeflik yarışı 14 Mart 2024 04:39
- Futbolumuzun seviyesi(zliği) 07 Mart 2024 05:35
- Spor bunun neresinde? 29 Şubat 2024 04:00
- İkiyüzlülüğün ahlakı 22 Şubat 2024 04:46
- Her şey eskisi gibi 15 Şubat 2024 04:37
- Yöneticilikte ergenliğe takılanlar! 08 Şubat 2024 04:35
- Futbolun cazibesi 01 Şubat 2024 04:21
- Standart 25 Ocak 2024 04:00