08 Şubat 2017 00:29

İşin esası

İşin esası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gazetemizde son iki gün TBMM tarafından kabul edilen ve Nisan ayı ortalarında referanduma sunulması beklenen Anayasa değişikliği metninin madde madde neler getirdiğini anlatmaya çalıştım. Bütçenin Meclis tarafından geri gönderebileceği hatasını ise teknik nedenlerle düzeltemedim. Öyle bir şey yok. 
Değişikliği madde madde açıklama biçimini gereksiz, halka anlatmada yararsız bulan okuyucular da oldu. Sen bize önemli konuları herkesin anlayabileceği şekilde yaz, biz hukukçu değiliz dediler. O şekilde de yazmaya çalışıyorum. Bu köşede birkaç kez yazdım.
Anayasa değişikliği ile Tayyip Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğünün kurulması hesaplanmış. Bu değişikliğin kritik birkaç maddesi var. Bunlar; Cumhurbaşkanının TBMM’sini fesh edebilme yetkisi, bütçenin TBMM tarafından değil de Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanması, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte yapılması, Cumhurbaşkanının olağanüstü hal vb. ilan edebilmesi, Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisinin genişliği ve yargı bağımsızlığına aykırı hükümlerdir. Can alıcı hususlar bunlardır.
Değişiklikle getirilmek istenen sistemde; Cumhurbaşkanı istediği zaman seçime giderek TBMM’sini fesh edebiliyor. Böylece, Mecliste partisinin azınlıkta kalmasını önlüyor. Cumhurbaşkanının partisinin Mecliste sürekli çoğunluk olmasını garantiliyor. Meclis üzerinde vesayet kuruyor. Yürütmenin yasamaya üstünlüğünü sağlıyor. Yürütmenin başındaki cumhurbaşkanı ile onun partisinin çoğunlukta olduğu Meclis düzenlemesi Meclis’i fonksiyonsuz kılıyor. Meclis adeta ortadan kalkıyor. Göstermelik oluyor. Meclis bütçe dahi yapamıyor. 
Bütçe yapan, sınırsız örtülü ödenek kullanan, ülke ekonomisinin yönetimine tek başına karar veren cumhurbaşkanı, ülkenin kaderini belirliyor.
Getirilmek istenen sistemde Cumhurbaşkanı ve O’nun başında olduğu parti Anayasa Mahkemesi üyelerini ve Hakimler Savcılar Kurulu üyelerini tek başına belirliyor. Böylece Yüce Divan Cumhurbaşkanı tarafından oluşturuluyor. Hakim ve savcıları mesleğe alan, terfi ve tayinlerini yapan, disiplin cezalarını veren ve meslekten çıkarabilen kişileri Cumhurbaşkanı seçiyor. Yargı tamamıyla Cumhurbaşkanına bağlı duruma getiriliyor. Böylece Cumhurbaşkanı, yardımcıları,bakanları, partisinin milletvekilleri, parti üyeleri ve aileleri yargılanamaz hale geliyor, dokunulmazlık kalıyor. 
On beş yılık AKP iktidarının özellikle son beş yılında bunları zaten yaşamıyor muyuz denebilir. Evet, yaşıyoruz. Ama, mevcut sistemde 7 Haziran 2015 seçimlerinde olduğu gibi AKP iktidarının iktidarı kaybetme ve yargı önünde hesap verme ihtimali vardı. 7 Haziran 2015 seçiminden sonra AKP’yi MHP kurtardı. Şimdi bu ihtimal neredeyse sıfıra indiriliyor getirilmek istenen sistemle. Bu tek adam diktatörlüğünün seçim sistemi de dar bölge seçim sistemi olacaktır. Türkiye AKP seçmeni gözetilerek 600 seçim bölgesine bölünecek ve AKP bu sistemle hep 300 milletvekilinden fazlasını alabilecektir. Yapmaya çalıştıkları o. Değişiklik metnine bunun için yeni seçim yasası bir sene içinde de yapılmış olsa, ilk seçimde uygulanır geçici maddesini koymuşlar. 
Yani sözün özü; AKP tek adam diktatörlüğü ile uzun yıllar, hatta devamlı iktidar olabilmesinin bütün hesaplarını yapıp ona göre bir değişiklik tasarısı hazırlamış. Şimdi tek kaygısı, ekonomik kriz vd. nedenlerle referandumda “hayır” oyu çıkması. Uzun yıllar sürmesi planlanan bir tek adam diktatörlüğünü durdurmanın en yakın ve olanaklı yolu ise bu planın referandumda bozulması.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa