07 Şubat 2017 00:59

Türkiye mozaiğini ‘evet’ değil ‘hayır’ temsil ediyor

Türkiye mozaiğini ‘evet’ değil ‘hayır’ temsil ediyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir tartışmada taraflardan birisinin elindeki savunma malzemesi azsa ve bu malzemenin inandırıcılığı zayıfsa, tartışma bir süre sonra ya savunma malzemesini tüketenin havlu atmasıyla biter ya da savunacak elle tutulur bir şeyi kalmayan taraf, demagojiye başvurarak, -kendi iddiasını doğrulayacak gerçekleri bulmak yerine- izleyenlerin kafalarını karıştırarak kendisini haklı gösterecek yalana, demagojiye başvurur.

Referandum tartışmasının gündeme gelmesinin üstünden çok zaman geçmedi, hatta referandum süreci henuz resmen de başlamadı. Ama “evetçilerin” elinde “evet”i savunacak gerçek, bir tartışmada insanlara sunacakları akla uygun, hayatın gerçekleriyle savunabilecekleri dayanaklarının olmadığı şimdiden ortaya çıkmış bulunuyor. Bu yüzden de “evetçiler” daha şimdiden yalana, demagojiye başvurmaya başladılar. 

GERÇEK, ‘HAYIR’DAN YANADIR!
 “Evetçi” kampanyanın başındaki iki önemli aktörden birisi olması beklenen ve “Başkanlık sistemi gelmesi için gerekiyorsa Bin Ali feda olsun” diyerek yola çıkan Başbakan Binali Yıldırım; “Şimdi bu anayasa değişikliği nedir biliyor musunuz hemşehrilerim. CHP’nin karşı durduğu şey.. Neden Evet diyoruz konusu...’FETÖ, PKK, HDP ‘Hayır’ diyor onun için evet diyoruz. ‘Hayır’cılara bakın ona göre kararınızı verin. Bölücülüğe ‘evet’ diyen, FETÖ’ye ‘evet’ diyenlere bu millet nisanda, referandumda dersini verecek” diyerek açtı kampanyasını!

Bu birkaç cümlede neler yok ki!

* Başbakan FETÖ ve PKK gibi yasadışı ilan edilmiş örgütlerle yasal, Meclisin üçüncü büyük partisini yan yana koyarak, çarpıtmanın da ötesinde bir kara propaganda ile başlatıyor “evet” kampanyasını.

* Böylece Başbakan “evet” kampanyasını belden aşağı vurarak, en iğrenç propaganda yöntemi olan kara propagandaya sarılarak sürdüreceklerini birinci ağızdan ilan etmiş oluyor.

* Bunların da ötesinde Başbakan “hayır cephesi”ni sanki FETÖ; PKK, HDP’den ibaretmiş gibi gösteriyor. Oysa “Hayır cephesinde” CHP, MHP (yüzde 70-75’i), HDP, DBP, SP, eski AKP’li, ANAP’lı, SHP’li, DYP’li vekiller var. Dahası BBP ve kimi sağcı odakların da “Hayır” cephesine katılması mümkün. Yani AKP içinde de azımsanmayacak bir “Hayır”cıların olduğu biliniyor. “Peki, “Başbakanın Evet cephesinde kim var?” denirse, AKP ve geleceğini AKP’ye biat etmeye bağlamış MHP’nin çeyreklik bölümü!

* Sadece bu kadar da değil Kürtler, Sünniler, Aleviler, Türkiye’nin aydın-demokrat birikimi ‘hayır’da birleşiyor. Yani “Türkiye’nin mozaiği”ni “evet” değil “Hayır” temsil ediyor.

‘EVETÇİLER’DE TEK AMAÇ HALKIN KAFASINI KARIŞTIRMAK
Başbakanın mantığından yürüyerek soralım: FETÖ, PKK, HDP yan yana yazılıyor ama örneğin IŞİD, El Kaide yok “Hayır” diyenler içinde. Çünkü biliyorlar ki, IŞİD, El Kaide gibi cihadist gruplar da “evet” diyecekler! Yani onlar “evet” kampında bulunuyor. Bu mantığa göre  IŞİD, EL Kaide evet diyor ve AKP evet diyor öyleyse IŞİD’le El Kaide’yle aynı saftadır demek doğru mudur? 

Ahmet Hakan dün, Hürriyet’teki köşesinde Yıldırım’ın mantığının ne kadar saçma olduğunu göstermek için soruyor: “Siz de Allahuekber diyorsunuz  IŞİD de diyor, o zaman siz IŞİD’çi misiniz?” 

Ahmet Hakan, Başbakan Yıldırım’ın bu mantığın Aristocu mantık olduğunu da ima diyor. Ama Başbakanın bu mantığına “Aristo mantığı” demek bile Aristo’nun kemiklerini sızlatır. Çünkü Aristo’nun yalanı doğru göstermek gibi bir art niyeti yoktur. Aristo, kendi mantığı içinde tutarlı olmak ister. Ama Başbakanın mantığı, daha baştan kendi yalanını gerçek gibi göstermek için kuruyor. 

Çünkü Başbakan Yıldırım başta olmak üzere “evetçiler”; halkın, bu anayasa değişikliği ile neleri kaybedip neleri kazanacaklarını bilmesini değil, kafaları karıştırarak, tek kişinin yönettiği bir Türkiye’nin Türkiye’yi daha güçlü, daha demokratik, daha huzurlu bir ülke yapacağını iddia ediyorlar. Ve “evetçiler”, gerçekte altında hiçbir desteği olmayan yalanlarının tartışılmasını önlemek için; “Hayır diyenler bölücüdür, teröristlerdir” diyen bir kara propagandayı asıl tutamakları olarak devreye sokmuş bulunuyorlar.

Bu da”evetçilerin” güçlü değil güçsüz olduklarını çünkü zamanı gelmiş bir gerçeğin ortaya çıkmasına karşı savaştıkları anlamına gelmektedir. 

‘HAYIR CEPHESİ’ HALKIN GERÇEĞİ ANLAMASINI İSTİYOR!
Çünkü bugün ülkeyi “Terörle Mücadele Yasası”, OHAL, KHK’lerle yönetip, darbe girişimleri ve tehdidinin ortamına sürükleyen gücün ülkeyi 15 yıldır tek parti iktidarıyla yöneten, son iki buçuk yılda da açıkça “fiili başkanlık sistemi”yle yöneten Erdoğan-AKP yönetimi, şimdi kendini daha da güçlendirerek ülkeyi içine sürükledikleri kaostan kurtaracaklarını iddia etmektedir.

Çünkü bugünkü rejim ister başkanlık ister “Partili Cumhurbaşkanlığı” sistemi deyin, ülkenin bugünkü kaosa sürüklenmesinden sorumludur. 

Şimdi bugünkü durumdan birinci dereceden sorumlu olanlar, halka “Bize daha fazla güç verin, fiili durumu anayasal güvenceye kavuşturun ki, ülkeyi bu içine sürüklendiği belalardan kurtaralım” demektedirler!

İstek böyledir ve ama şu da bir gerçektir ki; “yaptıkları yapacaklarının garantisi olan”  AKP ve arkasındaki güçler, ne kadar güçlenirse, ne kadar yetki alırsa ülkeyi o ölçüde büyük badirelere sürükleyecektir. 

Açıktır ki, Başbakanın bu mantığının Aristo mantığı ile bile savunulacak bir yanı yoktur. Bu yüzden de Erdoğan-AKP yönetimi ve onu sözcüleri Nazi propagandacılarının icadı olan kara propagandaya sarılmaktadırlar. 

“Hayır” diyenler ise en başta; neden “hayır” denmesi gerektiğini açıklayarak, bu anayasa değişikliğini ülkenin başına hangi belalar açacağını anlatıyorlar ve “hayır” denirse Erdoğan AKP yönetiminin 15 yıllık icraatı da dahil ülkenin sürüklendiği savaşlı, OHAL’li, KHK’li, darbelerin tehdit ettiği siyasi ortama son veren ve halkın, ülkenin yönetimine müdahil olacağı siyasi koşulların oluşmasının yoluna girilmesini amaçlıyorlar. Çünkü, yalana, kara propagandaya dayanan AKP’nin devasa propaganda aygıtını, ancak gerçeğin gücüne dayanarak etkisizleştireceklerini biliyorlar.

Çünkü “hayır”; Erdoğan-AKP iktidarının keyfi yönetimine son verecek yeni bir süreci başlatatırken; MHP-AKP koalisyonunun ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren ve tek adam rejimine sürükleyen heveslerin de önünü kesecek önemli bir dayanaktır.  

Biz bunun için hayır diyoruz.

Başbakanın önceki gün söylediklerinden çıkan açıkça şudur: 

“Evetçiler”in tek tutamağı yalandır, gerçek 

“HAYIR”dan yanadır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...