Referanduma kadar havuç öne, sopa arkaya?

Her seçim döneminde her iktidar biraz havuç uzatır.
Normaldir!    
‘94 yıllık darbe sona erecek’.   
Tek adam diktatörlüğü...
Faşizme gidiş...
Parti devleti...

Benzeri tespitlerle tartışılan bir referandum sürecinde ‘havuç’ etkili olur mu? Yoksa millet, geleceğini başka türlü şekillendirecek böylesi önemli bir dönemeçte havuca hiç itibar etmez mi?  

İktidarın düşüncesi ekonominin etkili olacağı yönünde.
‘Evetçi’ anketçinin saha araştırmasında bile bu böyle...
Hani şu, 7 Haziran seçimleri öncesinde, AKP’yi yüzde 54.6 oy oranında gösteren MAK Danışmanlık Şirketi var ya...
Anaysa referandumuna ilişkin anketinin sonucunu yüzde 60 ‘evet’ olarak duyuran bu MAK’ın araştırmasına göre bile... Vatandaşın en önemli sorunu ‘terör’ değil. ‘FETÖ’ ile mücadeleyi dahi sorun olarak görenler sadece yüzde 5.
Her üç katılımcıdan biri “en önemli sorun ekonomi” demiş.

Fabrikadan gelen ve Evrensel’e yansıyan  haber ve mektuplarda da aynı şey göze çarpıyor. Ekonomi konuşulunca ‘evetçi’ işçilerin de süngüsü düşüyor.  

SOPALAR SAKLANDI

Hükümet de durumun farkında ve buna uygun davranıyor. Çalışma yaşamına dair tepki çekecek düzenlemeleri referandum sonrasına bırakması bundan.

Geçen hafta gündeme gelen birkaç örneği paylaşalım.  

* İşçilerin kıdem tazminatında yapılmak istenen değişiklik uzun süredir hükümetin gündeminde. Hükümet, kıdem tazminatını fona dönüştürüp işçilerin büyük güvencesini işlevsizleştirmeyi planlıyor.
Tepkilerden çekinen hükümet kıdem tazminatı değişikliğini referandum sonrasına bıraktı.

* Hükümetin, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nı değiştirerek, kamu çalışanlarının “iş güvencelerini” ortadan kaldıracak düzenlemesi hazır. Çalışanların tepkisini çekecek bu düzenleme de referandum sonrasına kalmış durumda.

* Kamudaki yaklaşık 720 bin taşeron işçisine, seçim öncesi verilen, kadro sözü de artık dillendirilmiyor. Kadro yerine “özel sözleşmeli personel” statüsü verecek olan hükümet düzenlemeyi referandum sonrasında gündeme getirecek.

Böylesi sıkıntılı konular referandum sonrasına ötelenirken, emekliye promosyon, anneanneye yardım referandum öncesi yaşama geçirilecek.

• Geçtiğimiz Cuma günü Mersin Şehir Hastanesinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bol bol vaatlerde bulunmuştu.

ŞİMDİ DE VERGİ HAVUCU

Havuçlar arka arkaya geliyor.
Başbakan Binali Yıldırım talimat vermiş.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken açıkladı.
230 bin esnaf 50 bin TL’lik esnaf kredisinden yararlanacak.
Şu ana kadar 15 bin kişiye verilebilen sıfır faizli KOSGEB kredilerinden artık 230 bin esnaf yararlanacak.
Referandum öncesi esnaf şöyle bir rahatlasın değil mi?
Peki ya...
Beyaz eşya ve bazı elektrikli ev aletlerinde...
Konutlarda...
Gemi ve yatlarda...

Nisan (öngörülen referandum bitiş tarihi) ayı sonuna kadar, vergilerin  sıfırlanmasına... Mobilyada yüzde 18’den yüzde 8’e düşürülmesine ne demeli?

Amaç, referandum öncesi tüketimi artırıp ekonomiye can suyu vermek.

‘Politik ahlakı’ tartışmalı olsa da, 2009 yılı ekonomik döneminde, 6 ay süreyle uygulanmış, tanıdık bir politika. Lakin biraz sorunlu!
Şöyle ki... KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler adaletsiz vergilerdir. Kaldırılmalıdır fakat burada adaletsizliği artıran bir uygulama var.

Bir. Dar gelirli tüketicilerin en temel gereksinimleri olan su, gıda, elektrik, doğal gaz, telefon gibi mal ve hizmetlerden tamamen kaldırılması yerine, sektörleri kurtarıcı indirimler yapılmakta.

İki. Yat, kotra, tekne ve gezinti gemileri gibi lüks tüketimde vergi indirimi uygulaması ile memur, işçi, işsiz, yoksul ve küçük esnaf aleyhine bir durum yaratılmakta.

Üç. Türkiye gelir adaletsizliğinde dünyanın önde gelen ülkeleri arasında. Zengin ile yoksul arasında uçurum var. Vergi adaletsizliğinde de lider ülkelerden biri. Şimdi bu adaletsizlik daha da arttırılmakta. Gelirlerinin tümünü zorunlu mallara (Gıda, ulaşım vb.) harcayanların vergileri sabit kalırken tüketebilenlerin vergisi düşürülmekte. Bu durum gelir dağılımını daha da bozacak.