‘Milli irade’ye son kez mi başvurulacak?

AKP ile birlikte, “yerli milli”nin yanında en çok duyduğumuz sözcüklerden biri de “milli irade”. Sanki millet ve iradesi pek önemliymiş, sanki Cengiz Bey örneğin küfrü basmıyormuş ve sanki kabullenilmeyen 7 Haziran’ınki başkasının iradesiymiş gibi. İkisini de en çok “Reis” kullanıyor!

“Reis”. Bugün Tayyip Bey.. Yarın başkası. Eskiden “Milli Şef”le “Führer” vardı! Şimdi yoklar.

“Reis” en son hastane açılışında Mersin’de sordu “millete”: “Eski Türkiye’nin hastaneler sistemine evet mi hayır mı?” Eski sistem kötü ya, yanıt “hayır” olmalı, ama “evet” demek üzere meydana getirilmiş “millet” cevabı bastırdı: “Evet”! Ama “Reis” “demek ki boşuna çalışmışız” demedi, eski hastane sistemini beğendiğini dile getirmesine rağmen “Maşallah millet ‘evet’ diyor” dedi.

Karışıklıktır, olur; soru yanlış sorulur, cevap yanlış verilir, önemli değildir. Önemli olan; sonrasında artık tek başına “Reis” tarafından kullanılması için, farkında olmadığı sanılarak, millete “irade”sinin son defa soruluyor olmasıdır. Tabii milletin “evet” diyeceği umularak!

Neden? Çünkü bir daha millete soru falan sorulmaması öngörülmektedir. “Millet” sandığa gidip “evet” pusulasını attığında, “milli irade” beni işaret etti diyerek, ondan sonraki bütün kararları tek başına “Reis” verecek çünkü.

Şimdi zaten öyle olmuyor mu? “Milli irade” deniyor, AYM üyelerini “Reis” atıyor. “Milli irade” deniyor, “HSYK” üyelerini, rektörleri, vali, kaymakam, tapu müdürü... kim varsa, “Reis” atıyor. Başbakan bile şimdiden fazlalık. OHAL, şu bu, ne karar verilecekse, KHK’lerle “Reis” kararlaştırıyor, onlar uygulanıyor: Görevden al, alınıyor. İşten çıkar, çıkarılıyor. Gazeteci değil, bedelini ödeyecek, ödüyor. Malına mülküne el koy, konuyor... Şimdilik “fiilen” böyle. “Millet” “evet” derse, bir daha avucunu yalayacak, ne irade ne başka şey, irade Zat-ı Şahanelerinin olacak!

“Ahvadından” olmakla övünülen Fatih, Kanuni, Abdülhamid gibi bilumum Sultanlar “irade” mi paylaşırlardı? Dönüp “millet”e “ne diyorsun” diye mi sorarlardı? Şimdi de sayıları 600’e çıkarılacak vekillerin 650’si “olur” derse yargılanacak deniyor “Reis”! “Kırmızı ayın son Çarşambasında” yani... Ya da “Kaf Dağı’nın ardında” olacak yargılama!

Neden referandumda “evet” çıkarsa, “milli irade” son kez tecelli etmiş olacak? Sonra bir daha seçim olmayacak mı, olacak. Olacak, ama, sonraki seçimler “laf olsun torba dolsun” seçimi olacak. Çünkü artık “millet”in oyu, yani iradesiyle belirleyeceği vekiller ve vekillerden müteşekkil Meclisin hükmü okunmayacak, ama memleketi tek başına “Reis” yönetecek. Artık “Reis” kim olursa... “İrade” son kez kullanılmış ve götürülüp ona teslim edilmiş olacak çünkü. Al “irade”yi.. Ver “irade”yi... Sonra? Sonra, tam “Ali kıran baş kesen”... Kimse artık “Reis”e “kaşının üstünde gözün var” diyemeyecek!

“Eee kardeşim, vermeseydin iradeni” mi? Ama neyin oylanacağı bile bilinmiyor ki referandumda. Orası gargaraya getiriliyor. Oysa fırdöndü gibi. “Evet” çıkarsa, “Reis” için “Hepsini Al” gelmiş olacak! Alıp götürecek hepsini! Yasama.. Yargı.. Yürütme... Hepsi. Süpermen gibi. Her şeyi görecek, bilecek, karar verecek, yapacak. Aslında şirk koşmaya benziyor. Her şeyi gören, bilen, kararlaştıran... Bir tek yaratıcılık yok! Belki onu iddia eden de çıkacak.

Soru şu: Bırakın CHP’liyi, EMEP’liyi, HDP’liyi, hatta MHP’liyi; hangi iradesinin kıymetini bilen AKP’li gider de iradesini tek bir kişiye teslim eder? İnsanoğlu “çiğ süt emmiştir”, hata da yapar, “kandırılır” da! 80 milyonun tümünü kandırmak mümkün değildir, ama tek kişi haydi haydi yanılır, kandırılır. Memleketi belki ilerletir, ama batırır da! Osmanlı batmadı mı?

    *

Meclis Katibi Elif Hanım, müthişsiniz, onca 17-25 Aralık parası-pulu, onca Saray ve binden çok odası varken, referandumda devlet olanakları har vurup harman savrulacakken, getirdiniz israfçılığı, “iletişim gideri”ne kilitlettiniz! Siz de müthişsiniz ak-troller, Saray müsrifliği dururken...