31 Ocak 2017 01:00

'FETÖ'cüler ellerini ovuşturarak izliyor olmalı!

'FETÖ'cüler ellerini ovuşturarak izliyor olmalı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kardak krizi'nin 21. yıl dönümünde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanları, bir hücümbotla Kardak Kayalıklarına giderek fotoğraf çektirdiler!

20 yıldır hiçbir yıl dönümünde bir kez bile Kardak’ı ziyaret etmeyen komutanların, onca işleri arasında, önceki gün el ele tutuşup Kardak’a gitmelerine, komutanlar “Kardak yıl dönümü” ötesinde bir gerekçe göstermediler. Ama, bu ziyaretin Yunanistan’ın ‘FETÖ’cü sekiz rütbeli askeri geri vermeyeceğinin mahkeme kararlarıyla ortaya çıkmasından sonra yapılmasını fark eden herkes, “Kardak ziyareti”nin Yunanistan’ın bu tutumuna karşı askeri olarak en yüksek makamlardan verilmiş bir mesaj olduğu biçiminde yorumladılar. Nitekim Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Yunanistan’ın ‘FETÖ’cü askeri iade etmemesi karşılığında “Geri İade Anlaşması” dahil Yunanistan’la Türkiye arasındaki bazı anlaşmaların gözden geçirileceğini açıklayarak, Hükümetin sorunu nasıl ele aldığını göstermişti.

Olup bitenleri izleyen ve Erdoğan-AKP yönetiminin ‘FETÖ’cülükle mücadeleyi dış politikasında da merkeze doğru çekmiş olmasını bilen herkes de bu ziyareti böyle anladı.

Yani artık, uzun yıllardan beri “iyi” denen ve neredeyse en sorunsuz komşusu olan Yunanistan da böylece, “Türkiye’yi kuşatıp diz çöktürmek isteyen düşmanlar” arasına girmiş bulunuyor. Dün Yunanistan’la ilişkilerde eski defterleri açan gazetelerin manşetinde ve birinci sayfalarında  bu tutum yansıdı. 

Ve gidişat bu “FETÖ’cü subay sığınması”nda sorunun Yunanistan’la sınırlı kalmayacağı, Türkiye’nin Almanya ile de bir “FETÖ’cü sığınmacı” krizinin eşiğinde bulunulduğu artık bir sır değil.

Almanya’da NATO görevinde bulanan 40 dolayında askeri personelin Almanya’ya sığınma talebinde bulunmaları ve Almanya’nın muhtemelen bu subayları iade etmeyeceği dikkate alındığında, yakında Almanya ile de açık polemiğe girileceğini söylemek yanlış olmaz.

2 Şubat’ta Türkiye’ye gelmesi beklenen Almanya Başbakanı Merkel’in bu ziyaretinde de en önemli sorunun “FETÖ’cü sığınmacıların Türkiye’ye verilmesi” olacağını söylemek yanlış olmaz.

Türkiye’nin Fethullah Gülen’in iade edilmesi üstünden nasıl sert tartışmalara girdiği dikkate alındığında, şimdi de Yunanistan arkasından Almanya’yla da benzer bir karşı karşıya geliş yaşanacağı anlaşılmaktadır. Türkiye batılı ülkelerin ‘FETÖ’cüleri iade etmede gönülsüz davranmasını “FETÖ’cü darbecilere destek, Türkiye’yi parçalamak, dize getirmek isteyenlerin tutumu olarak görmektedir. En azından propaganda böyledir. Ve bu yüzden de ‘FETÖ’cü sığınmacıların o ülkelerin iç hukukunun gereklerini, insan hakları vb. umursamadan iade edilmesini beklemektedir. Sorunun bu yanı elbette ki tartışılabilir ama şu da bir gerçek ki ‘FETÖ’cülerin iadesi ile ilgili politika, Türkiye’nin kendi ayağına kurşun sıkmasına da dönüşmüştür ve bunda ısrar edilirse, Türkiye’nin giderek pek çok ülke ile diplomatik bir krize sürükleneceği de apaçıktır.

Söylenmek istenenin anlaşılması için soruna bir de şöyle bakalım:

‘FETÖ’cüler sığınma sorununu Türkiye için ciddi bir diplomasi krizine dönüştürmek istese, ancak böyle olmasını, Türkiye’nin böyle davranmasını isteyebilirlerdi. Türkiye ile Yunanistan, Almanya, ABD... öteki ülkeleri böyle karşı karşıya getirmek isterdi. 

Nitekim şu anda, NATO’da görevli 230 kadar askerin ‘FETÖ’cü olduğu belirtilmektedir. Bunların her birinin bulundukları ülkede sığınma başvurusu yaptıkları (yapacakları) ya da ‘FETÖ’cülerin planlı bir biçimde başlıca Avrupa ülkelerinde ‘FETÖ’cü kişilere “sığınma” başvurusu yapabileceği ve bu ülkelerin bunları iade etmeyeceğini (iç hukukları gereği) var sayarsak, Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkileri ne olur?

Burada “Var sayarsak” dediğimiz durum aslında şu anda olmaktadır ve önümüzdeki günlerde Türkiye, Avrupa ile “FETÖ’cü sığınmacılar” krizi yaşayan bir ülke haline gelme yolunda hızlı adımlar atmaktadır. 

Bu yüzden de; “Şu anda FETÖ’cüler Türkiye’nin, ‘FETÖ’cüleri iade için yaptığı girişimlerini, herhalde ellerini ovuşturarak izliyordur” diyoruz.

TRUMP’ÇI İSLAMOFOBİ'YE TÜRKİYE'DEN BİR SES YOK!

Trump’ın 7 Müslüman ülkenin vatandaşlarının vizeleri askıya alması ve ABD’ye girişlerinin yasaklanmasına tepkiler hem ABD’de hem de dünyada hızla yükseldi. 

- ABD’de Müslüman ya da Müslüman olmayan Amerikalılar “Hepimiz göçmeniz!” sloganıyla hava alanları önünde gösteri yaparken, dört eyalet mahkemesi daha Trump’ın kararını geçici olarak askıya aldı.

- ABD’nin 16 eyaletinin başsavcıları ise Trump’ın bu kararının Amerikan Anayasasına, dini özgürlüklere ve temel insan haklarına aykırı olduğunu açıkladılar.

- Sinema Oyuncuları Birliği, “Amerikalı gaziler”,... gibi kimi çevreler de Trump’ın kararına karşı çıktılar. 

Trump bu tepkilere karşın kararının arkasında durduğunu açıkladı. 

Tepkiler dünyada da yayılıyor. 

Kanada Başbakanı, “ABD’nin almadığı göçmenlere kapımız açık” diye açıklama yaparken, Arap Birliği de Trump’ın kararına karşı çıktı. Almanya Başbakanı Angela Merkel de Trump’ın kararını açıkça eleştirdi. İran ise Trump’ın kararını düşmanca olarak gördüğünü de ifade ederek, ABD vatandaşlarının İran’a girişini yasaklayarak karşı bir önlem aldı! 

Trump’a destek ise Yunanistan’ın faşist Altın Şafak Partisi, Avusturyalı faşistler ve Fransa’da Le Pen’cilerden geldi.

Ancak bütün bu tepkiler içinde bugüne kadar “İslamofobi”  propagandası üstünden Obama yönetimi ve AB ülkeleriyle yerli yersiz çatışmalara giren Türkiye’nin hükümet düzeyinde, resmi bir tepkisini duymadık.

Bu da Erdoğan-AKP Hükümetinin, Irak ve Suriye’de çöken dış politikasının Trump’ın desteği ile ayağa kaldırabilecekleri konusunda Trump’tan beklentilerinin devam ettiğini gösteriyor!

Gerçi dün “Saray”ın ve Hükümetin Gayriresmi Sözcüleri Hande Fırat ve Hakan Çelik bugün yarın Hükümetin de tepki vermeye başlayacağını söyleseler de bugüne kadar Türkiye’den bir tepki gelmemiş olmamasını İslam dünyası ve dünya demokratik kamuoyu ibretle izliyor olmalı!

Bundan sonra da Türkiye’den yükselecek, “Biz de bu kararlara karşıyız” demenin bir anlamı olur mu?” denirse; bu sorunun dünyanın bugünkü koşullarında yanıtı “Herhalde olmaz!” biçimindedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...