Fitch ve Ekonomi...

İlk kez C.Bşk. tarafından açıklanan, senaryo yazarlığını da onun yaptığı AKP “hikayesi” şu: “Türkiye hızla kalkınıp büyüyor ve güçleniyor. ‘Küresel bir güç’ haline geliyor. Batılılar bunu istemiyor ve her ‘silahı’ kullanarak engellemeye çalışıyorlar.! Önce terörle denediler.. Hendeklerle, canlı bombalarla başaramadılar. 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulundular, olmadı. Sonra dövizle, ‘ellerinde silah olan’la yapamadıklarını ‘ceplerinde dolar olan’la yapmaya, ekonomimizi yıkmaya çalışıyorlar. Ve tabii derecelendirme kuruluşları...”

“Türkiye düşmanlığı”... Ve karşılığı: “İkinci İstiklal Savaşı!...”

D. Perinçek, allayıp pulluyor: “ABD-Türkiye Savaşı yaşanıyor. Bu bir ‘vatan savaşı’dır.”

Milliyetçilik tırmandırılıyor. Bu hikayeyle büyüyor çocuklarımız. Kürt Savaşı bu hikayeyle meşrulaşıyor. “FETÖ” ve başındaki zat bu hikayeyle “Haşhaşi”leştiriliyor. Bu hikayeyle herkes dolarlarını bozdurmaya çağrılıyor. Bu hikayeyle “C.Bşk.’lığı sistemi her şeyin ilacı” olarak sunulup, referanduma, üstelik OHAL’le gidiliyor. Ve yine aynı hikayeye dayanarak Binali Bey patronlara “yaza kadar sabredin” diyor! Eee, “vatan görevi”.. Sabretmeleri lazım. Sabretmeyip ne yapacaklar!

Ama nasıl sabretsinler? Özel sektörün “dış piyasalar”a borcu sadece son dönemde 87 milyar dolar artmış. Artıyor da artıyor!
Ekonomik durum şu: Temel bir gelir kalemi olan turizm neredeyse durmuş vaziyette. Eskiden savaşın kıyısındaydı Türkiye. Şimdi içinde. Birlikleri Suriye’de ve oradan durmadan terör ithal ediyor. Her yanında bombalar patlıyor. Ve suikastler. Tur iptalleri. Turist ayağını kesiyor. Meyve-sebzede yaşananlar. İhracatta sert düşüşler. İçeride; dalında bedava, çarşı-pazarda uçuşan fiyatlar.

Sürükleyici sektör, inşaat. Betonlaşmayan yer kalmazken, dolardaki ve ne kadar bastırılsa da faizdeki yükselişten de olumsuz etkilenerek zaten arza paralel büyümeyen pazarların tıkanması. %25 indirime ve çoğu müteahhidin ÖTV ödemesini “üstlenmesine” rağmen düşük seyreden satışlar. Bir başka eski yüz akı sektör tekstilde tıkanma. Durgunluk. Neredeyse sadece devlet ihaleleri: Tümünün belirli geliri yapımcı şirketlere garanti edilerek bütçeye, yani halkın sırtına yıkılan “3.” Ve “Osmangazi Köprü”leriyle “Avrasya Tüneli” bitince “3. Havaalanı...” “Çanakkale Köprüsü...”

Yine çaresiz kalınmış, kontratlarda dolar kuru yılbaşı düzeyinde tutulacak deniyor. 1 Dolar = 3,5 TL bile değil yani. MB anketine göre yılsonunda da 3,5 olacakmış! Ama dolar şimdiden 3,8’lerde. Böyle gözü gerçeklere kapalı ekonomi yönetimi mi olur? Zaten kapitalizmin yasaları hükmünü icra ediyor ve yönetime gelmeden sorun çıkıyor. Bir de ideoloji. Ya da her şeye rağmen piyasaları canlandırma istemi. Ama “vermeyince mabut n’eylesin Mahmut”! Evet, ekonomik canlanma için faizlerin düşük olması gerek. Ama koşulları varsa! Dolar alıp başını gidiyor, hemen her sektörde satışlar düşüyorsa? Sadece irade ile olmuyor!

Bir de belirsizlikler eklenince... Önce “darbeci” diye sol yayınevleriyle TV kanalları ve radyoları bile kapatma. Sadece kapatma olsa.. Koca koca holdingler dahil, tüm mal varlıklarına el koyma. Hani mülkiyet kutsaldı?! “FETÖ”cü diye binlerce Cemaat karşıtı demokrat dahil 137 bin kişiyi işten çıkarma. Sadece o olsa... Tüm gelirlerini kesip ailece aç bırakma. Gazetecilere tutuklama. Gösteri ve toplantılara yasak. Ve bunları mümkün kılan OHAL’i genelleştirmek üzere Anayasa değişikliği için referandum. “Hayır” yayını yapacak TV kanalı bırakılmamışken. Valiler toplantıları yasaklayabiliyorken. Ve değişiklikle tüm yetkiler tekelde toplanmak isteniyorken. Yasama ve yargı yürütmeye bağlanma çabasındayken. Yani: Faiz şöyle olsun. Olsun. Şu tutuklansın. Tamam. Rektör şu olsun. Olsun. Abdülhamid bile Meclis’le dengelenmeye çalışılırken, her şey ama her şey, tek kişinin kararına bırakılsın. Neden? “İstiklal Savaşı böyle başarıya ulaşır.” “Terör ‘evet’le önlenir”. “Memleket böyle kurtulacak!”

Sonra: Moody’s ve S&P’un ardından onun da kredi notu “yatırım yapılamaz” olunca, “Fitch’in kararı siyasi!” Hangi karar siyasi değil ki?